"ERMAN'LA KIYASLANMAK SAYGISIZLIKTIR!.." AHMET ÇAKAR'DAN TARTIŞMALI SÖZLER!..
Bloomberg HT'de Gülin Yıldırımkaya'ya konuk olan Ahmet Çakar çok özel açıklamaların altına imza attı.
En yakın rakibi olarak gösterilen Erman Toroğlu hakkında oldukça ilginç ifadeler kullanan Çakar, eski meslektaşıyla kıyaslanmasının kendisine haksızlık olacağını savundu.
Toroğlu'nun Lig Tv'den ayrılma sürecine de değinen usta yorumcu, konuyla ilgili farklı yaklaşımlarda bulunurken, uzun süre tartışılacak değerlendirmeler yaptı. Ayrıca Lig TV Genel Müdürü Şansal Büyüka hakkında da çarpıcı ifadeler kullanan Çakar, yine bu konuda da gözünü budaktan esirgemedi.
Çakar'ın açıklamaları şöyle:
Sizin gibi Erman Bey var yine hakemlikten gelen. O da çok konuşulan ve beğenilen bir isim. Spor yorumculuğu ve hakemlik anlamında böyle bir kıyaslama yapacak olursanız sizce; Erman Toroğlu mu, siz mi?
Erman Toroğlu ile hakemliğimi kıyaslamak kendime hakaret olur. Ciddi söylüyorum. Kimse kırılmasın. Ben lafımı hiç esirgemem. Ben bunu zaten daha önce de bir çok programda söyledim. Erman Bey'le benim hakemliğimi kıyaslamak bana birazcık saygısızlık olur. Çünkü rakamlar konuşuyor. Açarsınız internete bakarsınız kim, ne yapmış diye.. Ama medya performansı olarak Erman Toroğlu müthiş bir fenomendir. Doğrusuyla, yanlışıyla, başını derde sokan söylemleriyle veya Türk futboluna verdiği yönle, Erman Toroğlu bir fenomendir. Ben farklıyım, o farklıdır. Asla 'ben ondan iyiyim, kötüyüm' demiyorum. Ama şu var: 12 yıldır medyada sürekli, o ve ben için için birbirimize bile itiraf edemediğimiz müthiş bir çekişme içindeydik. Müthiş bir kıskançlık, müthiş bir çekişme, müthiş bir ego yarışı diyelim. Birbirimize hiçbir zaman bunu itiraf etmedik. Çok sık beraber olduk.
İnsan olarak benim şuan çok mutlu olmam lazım. En önemli rakibim out oldu. Ama işin tuhafı bu beni boşluğa düşürdü. İşte zaten tuhaflık burada. Ben normal şartlar altında bunu söylüyorsam arkasında Erman Bey'in şuanda tasfiye edilmiş olması beni mutlu kılması gerekirken bunu size tüm samimiyetimle itiraf ediyorum Erman Bey'in bugün için, belki 6 ay sonra önemli yerlerde olacak... Ama bugün için konuşuyorum, tasfiye edilmiş olması bana keyif vermiyor, acı veriyor. Üzülüyorum. Onun adına değil, kendi adıma. Çünkü hayat egoisttir. Kimse kimseyi düşünmez. Önce kendinizi düşünürsünüz. Erman Bey'in tasfiyesinden ben ne elde ederim? Çok şey elde etmem gerekirken, pus.
Peki Erman Bey'in tasfiye edilmesini haksız mı görüyorsunuz?
Haklı da görmüyorum, çok haksız da görmüyorum. Aslında bu ticari bir şeydir. Şirket dedi ki 'seninle çalışmıyorum'.... Sebebi ne olursa olsun parayı ben veriyorsam seninle de artık çalışmak istemiyorum deme hakkı vardır. Bu sizin için de geçerli.
Patronunuz sayın Turgay Ciner dese ki 'Hanımefendi; Artık sizinle çalışmak istemiyoruz" Bitti... Sebebi ne olursa olsun... Sizin performansınızı beğenmiyor olabilir, özel hayatınızı beğenmiyor olabilir, aldığınız para fazla geliyor olabilir... Sebebi ne olursa olsun sonuçta patron karar verir. Ona da saygı duymak lazım. Erman Bey'in hataları oldu mu? Oldu. Bana göre zaman zaman suratına karşı yaptığım eleştirileri de burada söylemem gerekirse iki şeyi yapmaması lazımdır... Futbol yorumcusunun. Bilmediğiniz konuda ahkam kesemezsiniz. Ben şimdi çıkıp da desem ki bu Ergenekon olaylarında hükümet siyasi davranıyor. Şimdi hükümet bana karşı sinirlenecek. Bunu Fatih Altaylı söyleyebilir. O çünkü siyasi bir yazar. O çok önemli bir gazetenin Genel Yayın Yönetmeni. Ama bana derler ki sen kimsin?
Erman Toroğlu hangi bilmediği konulara girdi?
Hatırlıyorum birgün. Ertesi gün de telefonla aradım. "Ben masaya vurdu mu oturtan bir Genelkurmay Başkanı istiyorum" dedi. Şimdi bunu söylediğiniz vakit Türkiye'nin belki yüzde 50'si böyle istiyor ama yüzde 50'si de Türkiye'de demokrat bir Genelkurmay Başkanı istiyor. Bunu söyleme hakkın var mı? Var. Ama sen spor yorumcususun. Yarın birgün çeşitli insanları kendine karşı husumet besler hale getirirsin ki kısmen haklıdırlar. Çünkü sen spor yorumcususun. Spor yorumcusu siyaset konuşmaz diye bir kural var mı? Yok ama tehlikeli. Ben çok tırnak içerisinde televizyonda rezillikler yapmışımdır. Ama hiçbir zaman ben belden aşağı, müstehcen, Türk örf ve adetlerine aykırı espri yapmamışımdır. Cinsellik mesajları veren. 12 yıldır benim ağzımdan bir gün bir kişi biriyle ilgili onu böyle cinsel yönden, onu rencide edici, onun özel hayatını zorlayıcı bir espri duymamıştır. Şimdi bunlar tabi birleşince otomotikman birileri diyor ki "Fenebahçe Başkanı Aziz Yıldırım tasfiye ettirdi" Biri diyor ki "Digiturk daha efendi, daha seviyeyi makul hudutlara çekecek bir yorum anlayışına girdiği için tasfiye edildi" Fark etmez, sebep ne olursa olsun sonuç olarak şu anda Erman Bey acı çekiyor. Bu da beni üzüyor.
Ve hatta Şansal Bey de kısmen acı çekiyor olabilir. Hem o programı bırakmış oldu sonra da devam etmeyeceğim dedi. Sizce onun kararı doğru mu?
Şansal Bey iki türlü acı çekiyor. Bir, bir müddet sonra ona arkadaşını sattı imajı çıkacak. Erman'ı tasfiye ettiler sen niye orada devam ediyorsun? Bunu belki yakın dostları söylemeyecek. Ama yarın birgün bunlarla karşılaşacak. Şansal Bey bunu yaptı mı? Hayır... Hayat profesyoneldir. O gider, Şansal Bey devam eder. Devam etmesinin de doğru olduğunu düşünüyorum. Şansal Bey'in de o programda inanılmaz bir ego beslenmesi vardı. Ertesi gün bir yere gittiğinde Şansal'a bir dün akşam çok güzeldi dedikleri an 'teşekkür ederim' der. Ama bakın bu çok önemlidir. Böyle bir yere girdiğiniz zaman "Hocam dün akşam sizi seyrettik, ne kadar güzeldiniz" dendiği an inanılmaz mutlu olursunuz. Bunu kimse itiraf edemez. İşte buna narsist egonun beslenmesi diyoruz. Bu beslenme olmak zorunda. Veya şu da olabilir. "Dün akşam hiçbir fikrinizi beğenmedim" Bu da güzeldir. Bu çok önemli. Bunu da kaybetmiş olmanın yaratmış olduğu şeyle Şansal Bey otomatikman sıkıntı içinde.
Acun Ilıcalı'yı ağırlamıştım bu programda. Şansal Bey için tam tersini söyledi. Dedi ki 'Onun ekranda olmak gibi kaygısı hiç yoktur. Zaten son derece mütevazidir"
Şimdi mütevazi olmakla ekranda olmamanın getirdiği acının bağlantısı yok ki. Ben çok mütevaziyimdir. Ama ben ekranda olmadığım vakit 6 ay kudururum, kurdeşen dökerim.
Şansal Bey de döker diyorsunuz yani.
Döker, dökmezse zaten Şansal Bey, Şansal Bey olamazdı.
Yine Acun'un açıklamalarından birini soracağım. Siz Erman Toroğlu'nun iki hatasından bahsettiniz. Biri bel altı espriler, diğeri de bilmediği konularda konuşması. Yine Acun demişti ki o sporla ilgili bildiği konulardaki yaptığı yorumlardan doğan rahatsızlığı ortaya koymuştu. Dedi ki 'açıklamaları çok sivriydi' Yani kurumun da başını derde sokacak cinstendi, ligle arası kötüydü. Bir spor yorumcusunun böyle olmaması mı gerekiyor acaba? İlişkileri iyi tutmak veya iyi konuşmak gibi kaygı taşır mı?
Şu anda ben Kanalturk televizyonunda spor yorumları yapıyorum. Allah var ne patron ne genel Yayın Yönetmeni şöyle konuş, böyle konuş demedi, diyemez zaten. Kabul görmez. Şimdi nasıl istiyorsanız eleştirirsiniz karşınızda ancak belli bir hududu geçerseniz yargı çıkar. Lig TV federasyon ve kulüplerle sürekli münasebet halinde olduğu için çok da politizasyona açık bir kurum. Şimdi Lig TV'de çalışsam ben federasyonu ağır eleştirsem, federasyon diyecek ki aramızda maddi bir bağlantı var. Naklen yayın hakkı veriyorum. Maçların saatlerini ayarlıyorum. Bu adamı azcık sustur deme var mı yok mudur. Dünyanın her ülkesinde böyledir. Onun için orası zaten sansürize, birazcık sıkıntılı bir ortam. Şuandaki benim çalıştığım daha önceki çalıştığım kanallarda hiçbir zaman bana kimse şunu şöyle bunu böyle konuş demedi, diyemez de. Demesi için gerekli bir alt yapısı yok. Şimdi ben Habertürk'te sizinle spor spor programı yapıyorum. Habertürk'ün federasyonla, kulüplerle bir bağlantısı yok mu? Ama olursa birileri der ki birazcık dilini kısalım der. Patron der mi demez mi onu da bilmiyorum. Bunlar sıkıntılı işlerdir.
O zaman o sıkıntıya rağmen yıllarca iyi götürmüşler diye de değerlendirilebilir.
Tabii.
Siz mesela o kuruluşta çalışacak olsanız yine böyle sıkıntılar iletilse nasıl bir tepkiniz olur?
Şimdi bu sorudan sonra benim söyleyeceğim her laf speküle edilir. Bir de Türkiye'de insanlar şöyle yalan söyler. O kurumda çalışırsam ben yine bildiğimi okurum dersem bilin ki ben samimiyetsizim. Belli oranda o kurumda çalışıyorsanız özellikle Türk futbolunun marka değerini tehdit eder. Türk Futbol Federasyonu çok fazla canını acıtan bazı söylemlerinizi rötuş yapmak, azaltmak zorundasınız. Mesela bir cenazeniz var. Cenaze evine gittiniz. O anda arkadaşınız aradı onunla kahkaha tuttu konuşamazsınız. Oradaki insanlara da biraz saygı göstermek lazım. Yani bulunduğunuz ortamın, çalıştığınız kurumun o andaki durumun analizini yapıp belli oranda kendinize çeki-düzen vermek zorundasınız.
Spor yorumculuğu hakikaten zor bir iş. Ürkütücü de bir hali var. Sizin başınıza da hoş şeyler gelmedi, vurulma olayı yaşadınız. Ölümlerden döndünüz. Kimin yaptığı bulunabildi mi, ne oldu?
Bir rivayet faili meçhul diyor. Bir rivayet faili meşhur diyor. Ben şuanda muhtemelen faili meşhur bir faili meçhulum.
O zaman 3 isim vermiştiniz. Bunu teke indirdiniz mi?
İndirdim.
Paylaşmayı düşünüyor musunuz?
Düşünemem, karşıma hukuk çıkar.
Hukukla paylaştınız mı?
Ben 3 isim verdim. Artık bundan sonrası devletin kurumların işi. Ben 6 sene önce sade bir vatandaş olarak devletin polisine bu 3 kişiden şüpheleniyorum dedim. Şuanda 6 sene sonra yaptığım analizler çok somut bir şey yok bir kişiye indirdi.
O bir kişi hayatta mı şuan?
Üçü de hayatta.
Karşılaşıyor musunuz?
Çok ender.
Karşılaştığınızda ne yapıyorsunuz? Nasıl bir psikoloji?
Çok sık karşılaşmıyorum ama. Ben onu o beni görüyor zaman zaman televizyonda.
Gerçekten korkutucu bir şey. Mesela benim başıma gelse arabaya binerken, o semtten geçerken hatta onu da bırakın evde oturuken bile içeriden bardak düşse bile bir be oluyor diye insan tedirgin olabilir mi?
Tam tersi. İki şey oluyor. İtikatınız artıyor. İtikatınız neyse. Bu Allah da olabilir. Kader de olabilir. Alın yazısı da olabilir. İkincisi artık o korku olmuyor onu söyleyeyim size.
Bundan sonraki hayatta zaten şans olarak mı bana kaldı gibi görüyorsunuz? Her an ekstra hediye gibi.
Evet.
Ailenizin de psikolojisini etkilemiştir?
İlk etapta çok etkiledi. Çocuklarım çok küçüktü. Şimdi büyüdüler. Zaman zaman duyuyorlar. Tam bilmiyorlar ama. O zamanlar çocuklara polis hırsızı kovalarken yanlışlıkla kurşun gelmiş diyorduk. Çocuklarım çok küçüktü. Ailem, karım çok etkilendi. Benim onlara bunu çektirme hakkım yoktu. Buda vicdan azabıdır bende.
Orada kendinizi hatalı görmüyorsunuz heralde. Söylediğiniz sivri bir şey yüzünden muhtemelen olmuştur.
Birilerini ürkütmüş, belki de bazı konularda bilmediğimiz işlere girdik. Bir şeye ulaştığımızı zannettik. Ulaşmadık da... O korkudan belki beni susturmak için yaptılar ama hamama giren terler. Bazı işleri yapıyorsanız kabul edeceksiniz. Pilotsanız ve 20 yılda bilmem kaç saat uçuyorsanız ve bundan dolayı çoluğunuza çocuğunuza ekmek getiriyorsanız bir gün uçak kazasında öldüğünüzü farzederseniz bu mesleğin kötü şanslarından biri olarak değerlendireceksiniz.
O zaman şuanda da kendinizi güvende hissetmiyorsunuz?
Hissediyorum.
Koruma var mı?
5 sene koruma vardı. Sonra korumam kaldırıldı emniyet tarafından. Şuanda korumasızım. Allah koruyor, dostlarım koruyor.