20 Tem 2019 09:31 Son Güncelleme: 20 Tem 2019 12:14

Erhan Çelik’in gözaltına alınmasını Süleyman Soylu engellemiş

Savcılığın gözaltı kararı çıkardığı dönemin TRT Haber sunucusu Erhan Çelik’in evine giden polislerin, doğrudan İçişleri Bakanı Soylu’nun Emniyet’i aramasıyla geri çekildiği anlaşıldı.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesine ilişkin görüntülerin TRT 1 Ana Haber’de yayımlanmasına ilişkin TRT çalışanlarına yapılan operasyonun Emniyet’e gelen “siyasi müdaheyle” yarıda kesildiği ortaya çıktı.

Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ'ın haberine göre, hakkında savcılığın gözaltı kararı çıkardığı dönemin TRT Haber sunucusu Erhan Çelik’in evine giden polislerin, doğrudan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Emniyet’i aramasıyla geri çekildiği anlaşıldı.

Bakan müdahalesinin ardından soruşturma savcısı Adem Akıncı, Erhan Çelik ile ilgili Emniyet’e “çok ivedi” yazı göndererek, “İlgili yazımızın işlemsiz olarak bu aşamadan sonra herhangi bir işlem yapılmaksızın olduğu haliyle başsavcılığımıza gönderilmesini” istedi.

Erhan Çelik’in de arasında bulunduğu 4 kişiye bu nedenle gözaltı işlemi yapılmazken, kameraman ve montajcının arasında olduğu alt düzeydeki 6 çalışan bir gece gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un, 19 Aralık 2016’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde bir sergi sırasında polis Mehmet Mert Altıntaş tarafından vurulmasına ilişkin görüntülerin aynı akşam TRT 1 Haber’de sansürsüz yayımlanmasına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada 17 Temmuz’da operasyon yapılmıştı.

6 TRT çalışanının gözaltına alındığı ve önceki gün adliyede ifadelerinin ardından serbest bırakıldığı operasyonda o dönem TRT 1 Ana Haber sunucu Erhan Çelik’in de şüpheli olduğunu, evine giden polislerin “bulamadık” diyerek tutanak tutmalarını Cumhuriyet dün haber yapmıştı.

Savcı işlemi durdurdu

Kameraman ve montajcı gibi alt kadrodaki çalışanların gözaltına alınmasına karşın Erhan Çelik’e aynı yöntemin uygulanmamasında “siyasi müdahale” etkili olduğu ortaya çıktı. Cumhuriyet’in güvenilir kaynaklardan aldığı bilgiye göre, TEM polisleri, 17 Temmuz’da Erhan Çelik’in İstanbul’daki evine gitti. Polisler içeri girdiği sırada Ankara Emniyeti’nden telefon geldi.

Ankara Emniyeti’nde görevli üst düzey polis şefi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun aradığını, operasyonu durdurmalarını ve gözaltı işlemini yapmamalarını söylediğini iletti. Görevli polisler ise “Eve girdik, operasyonu tamamlamadan çıkamayız” yanıtını verince, karşıdaki Emniyetçi “o zaman tutanak tutun çıkın” dedi. Polisler, Çelik’in evde olmadığına ilişkin tutanak tutup buradan ayrıldı.

Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Adem Akıncı, İstanbul Anadolu Savcılığı’na 17 Temmuz tarihli “çok ivedi” ibareli bir yazı yazarak Çelik’e yönelik gözaltı yapılması talimatını geri çekti.

Çelik’in gözaltına alınmasına ilişkin savcılığın 16 Temmuz’daki talimatına işaret edilen yazıda, “İlgili yazı ile yakalanarak gözaltına alınması istenilen Erhan Çelik isimli şahsın belirtilen adresde bulunamadığı yönünde kolluk görevlileri tarafından bilgi verildiği, buna ilişkin tutanık tutulduğu öğrenilmiş olmakla, ilgili yazımızın işlemsiz olarak bu aşamadan sonra herhangi bir işlem yapılmaksızın olduğu haliyle başsavcılığımıza gönderilmesi hususunda gereğini rica ederim” denildi.

ERHAN ÇELİK’İN AÇIKLAMASI

Gazeteci Erhan Çelik, Twitter hesabında Cumhuriyet’in haberini paylaşırken, yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e çağrıda bulundu:

‘FETÖ soruşturmaları nasıl sulandırılıyor?’ sorusuna güzel bir örnek bu. İstanbul’da evimdeyim. Bırakın operasyonu ifadeye çağıran bile olmadı. Olayı duyan avukatım üç kez adliyeye gitse de ifademe gerek duyulmadı, bugüne kadar çağıran olmadı.

Yok sansasyonel bir şey yapayım düşüncesiyle hareket ediliyorsa yapanın elinde patlar ki aynı haberde ‘polis evinde bulamadı’ dedikten sonra ‘önümüzdeki günlerde ifadeye çağırabilir’ diye yazmasından da anlaşılacağı üzere büyük bir saçmalama söz konusu.

Diğer yandan söz konusu olayda ne direk habere karar veren, ne kamera gönderen, ne 3g cihazı ile görüntü geçen ya da bunların talimatını veren bendim. TRT’de böyle bir yetkim hiç olmadı. Bu, rahatlıkla TRT yönetimine de sorulabilir.

Ankara’da gerçekleşen olay benim İstanbul’da bulunduğum ve haberi Harbiye stüdyosunda sunduğum bir günde saat itibarıyla benim sunduğum bülten sırasında oldu. O saatte bülteni başkası sunsa bu kez o mu bunlara muhatap olacaktı? Emin değilim...

Yine de avukatım bir kez daha olayı soruşturan ilgili savcılığa başvurup bilgi sahibi sıfatıyla görüşüme başvurulmasını talep edecek. Pek çoğunun FETÖ’cüleri el üstünde tuttuğu dönemde bile o vatan hainlerinin düşman bildikleri, işinden ettikleri, bilinen tüm kalemşorlarıyla herkesin önünde saldırdıkları bana bu yaftayı yapıştırmaya çalışmak nafile ama FETÖ soruşturmalarının akıbeti açısından düşündürücü!

Başta Sayın Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı olmak üzere konuyu herkesin dikkatine sunuyorum. @RTErdogan @abdulhamitgul”