ERHAN AFYONCU'DAN BÜYÜK İDDİA; İSTANBUL SURLARINA BAYRAĞI KİM DİKTİ?
İstanbul surlarına ilk bayrağı diken Fatih döneminde Balaban Bey olarak bilinirdi. Peki Ulubatlı Hasan nereden çıktı?
İstanbul surlarına ilk bayrağı dikenin Ulubatlı Hasan olduğu kabul edilir ve onun surlara tırmanışı, bayrağı dikişi tarih kitaplarında bir destan havasında anlatılır. Bu bilgi Hammer’den itibaren bilinse de bizim kitaplarımıza yaygın olarak Cumhuriyet döneminde girmiştir. Bu hadisenin kaynağı İstanbul’un fethi sırasında, bizzat orada bulunan Bizanslı tarihçi Francis’tir. Ancak bu bilgi Francis’in eserinin orijinalinde yoktur. Sahte Francis olarak anılan ve daha sonraki tarihlerde Francis’in eserine geniş ilaveler yapan Melissinos’un yazdığı kitapta yer alır.
Ulubatlı Hasan
Francis, İstanbul’un fethi sırasında hadiseleri canlı olarak yaşamış ve şehir Osmanlılar’ın eline geçince kaçmayı başarmıştı. Daha sonra 1477’de, 1401-1477 yılları arasındaki hadiseleri anlatan bir kitap kaleme aldı. Bu eser 1573-1575 yılları arasında Monemvasia Metropoliti Makarios Melissinos tarafından ilaveler yapılarak yeniden yazıldı. Melissinos, Francis’in eserine yaklaşık dört misli daha ilave yapmıştır. Melissinos’un yazdığı bu kitap "Pseudo (Sahte) Francis" olarak bilinir. Gerçek Francis’in 1966 yılındaki yayınında İstanbul’un fethi ile ilgili kısım 2 sayfa iken, sahte Francis’te ise 80 sayfadır.
Melissinos, İstanbul’un fethine çok geniş ilaveler yapmıştır. Bunlardan birisi de İstanbul surlarına ilk çıkanın yeniçeri Ulubatlı (Lupadionlu) Hasan olduğudur. Ulubatlı Hasan’la ilgili yukarıda bahsettiğimiz bilgiyi bir tarafa bırakın, ismi dahi Francis’in eserinin orijinalinde yoktur. Melissinos tarafından sonradan ilave edilmiştir. Ancak bu bilginin nereden alındığı hususu şimdilik karanlık bir noktadır. Muhtemelen Melissinos eseri renklendirmek için böyle bir ilave yapmıştır.
Ulubatlı Hasan’la ilgili bu bilgi başka hiçbir yerde yoktur. Gerek Türk kaynaklarında, gerekse İstanbul’un fethinde bulunmuş yabancı tarihçilerin eserlerinde Ulubatlı Hasan’dan bahsedilmez. Melissinos, Francis’in eserine ilave yaparken şimdi elimizde olmayan bazı kaynakları kullanmıştır. Eğer böyle bir kaynaktan bu bilgiyi almamışsa, Ulubatlı Hasan diye bir tarihî şahsiyet hiç mevcut olmamış olabilir. Belki de Melissinos tarafından tarih kitabını renklendirmek için böyle bir bilgi ilave edilmiştir. Zaten şehirde kuşatma altında bulunan birisinin, o kargaşa esnasında surlara çıkan ilk kişiyi sağlıklı bir biçimde zikretmesi de pek mümkün değildir. Bunlardan dolayı Ulubatlı Hasan diye bir tarihî şahsiyetin olabileceği kanaatinde değiliz.
Surlara ilk kim çıktı?
Türk ve Batılı yazarların eserlerinde İstanbul’a ilk giren kişi ile ilgili farklı rivayetler vardır. Tarihçi Bihiştî şehre ilk giren kişinin babası Karışdıran Süleyman Bey olduğunu belirtir. Bir Romen kaynağında ise İstanbul surlarına ilk çıkanların korkunç görünüşlü beş Türk olduğu ve dev cüsseli Mustafa Bey’in emrindeki askerlerle içeriye girdiği anlatılır.
Fatih dönemi kaynaklarında surlara ilk çıkan kişilerden biri de Arnavut devşirme Balaban Bey olarak gösterilir. Tarihçi Zinkeisen’in dönemin kaynaklarından zikrettiği bu bilgiye göre Balaban Bey, fethin üzerinden 11 yıl geçtikten sonra bile onun bu durumu konuşuluyordu. 1464’te Arnavutluk üzerine sefer yaparken Balaban Bey’in İstanbul’un fethi sırasında surlara ilk çıkan kişi olduğu söyleniyordu. İşin ilginci bu bilgiye nereden ulaştıklarını bilmiyoruz ama II. Meşrutiyet dönemi İstanbul’un fetih kutlamalarında şehre ilk giren Balaban Çavuş olarak gösterilmiştir.
Francis’in tahrif edilen eseri
Francis’in eseri hakkında bu eserin orijinalini de Türkçe’ye çeviren Türkiye’nin en önemli Bizans tarihçilerinden Levent Kayapınar sayesinde geniş bilgi sahibiyiz. Francis’in kitabının orijinali V. Grecu tarafından Georgios Sphrantzes, Ta Kath’ Eauton 1401-1477 adı ile 1966 yılında Bükreş’te Romence çevirisi ile birlikte basılmıştır. Francis’in eseri 73 sayfadır. Melissinos tarafından yazılan sahte (Pseudo) Francis de yine Grecu’nun yukarıda adını verdiğimiz eserine ilave olarak In anexa Pseudo-Phrantzes: Macarii Meliseni, Chronicon 1258-1481 adı ile kitabın 149-591. sayfaları arasında Romence tercümesi ile birlikte yayınlanmıştır. Melissinos’un yazdıkları 220 sayfadır. 73 sayfalık gerçek Francis, sahtede 220 sayfaya çıkmıştır. İlave edilen 150 sayfada gerçek Francis’te hiç yer almayan konular ya da yer alan konuların aşırı detaylandırılarak anlatımı vardır.
Melissinos, Francis’in eserini yer yer inanılmayacak derecede tahrif etmiştir. Örneğin Francis oğlunun Fatih’e suikast yaptığı gerekçesiyle öldürüldüğünü anlatırken, Melissinos aynı hadiseyi Francis’in oğlunun Fatih’in cinsel isteklerine cevap vermediği için öldürüldüğü şeklinde zikretmektedir.
Şehit Balaban Bey
Balaban Bey, aslen Arnavut’tur. Matia’da Badera’da doğmuştur. Çocukken Enderun’a alınarak yetiştirilmiştir. İstanbul’un fethinde başarı gösterdikten sonra Fatih döneminde özellikle kendi memleketi olan Arnavutluk’ta isyan eden İskender Bey’e karşı görevlendirilmiştir. 1464’ten itibaren İskender Bey’le mücadele etmiştir. Balaban Bey, İskender Bey’le üç yıl kadar süren mücadelenin sonucunda 1467’de Akçahisar’ı kuşatırken yaralanıp şehit düşmüştür.
1914’te surlara Balaban Çavuş çıkarılmıştı
İttihat ve Terakki iktidarı yönetime geldikten sonra Osmanlı İmparatorluğu büyük toprak ve prestij kayıplarına uğradı. Bu durum Türk milletinde büyük bir yıkıma yol açtı. Bunun üzerine yönetimin toplumu ayakta tutacak milli ve manevi değerleri sahiplenme teşebbüsleri bir kat daha arttı. 1914’te çok büyük fetih kutlamaları yapıldı. Prof. Dr. Vahdettin Engin, 1914’teki kutlamalarda ilginç bir detay bulmuştur. 1914’teki kutlamaları anlatan Tanin gazetesine göre, İstanbul surlarına bayrağı ilk diken kişi Balaban Çavuş isimli bir yeniçeriydi. Gazete bu konuyu şöyle ele almıştı: "İstanbul Hicri 857 senesi Mayıs’ının güzel bir sabahına tesadüf eden 29 Mayıs günü fethedilmişti. Yeniçeri askerlerinden Balaban Çavuş, Hz. Muhammed’in bayrağını ilk defa olarak Topkapı suru üzerine dikip yükseltmeyi başarmıştı."
Son hücum
29 Mayıs Salı günü sabaha karşı Osmanlı ordusu bütün cephelerde hücuma geçti. Edirnekapı ile Topkapı arasındaki kesimde Bayrampaşa Vadisi boyunca top atışları ve lağımlar tarafından yıkılmış ve yer yer tamire çalışılmış surlara saldırıldı. Birbiri ardınca yapılan üç hücum sonucunda Osmanlı askerleri surlardan içeriye girdiler.
İslâm Dünyası’nın en şanlı hükümdarı
Şehrin içlerine doğru hemen hemen her taraftan akan Osmanlı askerleri birçok esir alarak Aksaray’da birleştiler ve Ayasofya’ya doğru ilerlediler. Şehir fethedilmişti, artık II. Mehmed İslâm Dünyası’nın en şanlı hükümdarı ve "Fatih"iydi.
Erhan AFYONCU/Bugün