05 Eyl 2015 10:54
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:51
Ergun Babahan'dan Hürriyet yazarına destek: Özkök'e yapılan sansürdür!
Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün olaylı yazısının ardından izne ayrılması dikkatleri çekti.
Millet Gazetesi'nde yazan Ergun Babahan, bugün köşesinden Ertuğrul Özkök'ün izne ayrılması üzerine, bunun aslında bir sansür olduğunu yazdı.
"Havuz Medyası'nın sürekli ve her türlü saldırısına maruz kalan Aydın Doğan, ciddi bir taviz vermek zorunda kalmıştır" diyen Babahan, muhalif gazeteleri bir araya gelerek dayanışması gerektiğini vurguladı.
İŞTE O YAZI:
Türkiye'de basın özgürlüğünün geldiği noktayı tüm çıplaklığıyla gösteren gelişme; hakkında Cumhurbaşkanı'na hakaret soruşturması açılan Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün yazılarına ara vermek zorunda kalmasıdır.
İpek Medya Grubu'na yapılan baskın öncesi Fuat Avni'nin attığı tweetler etkisini göstermiş, Havuz Medyası'nın sürekli ve her türlü saldırısına maruz kalan Aydın Doğan, ciddi bir taviz vermek zorunda kalmıştır.
Çok uzun zaman yayıncılık anlayışı nedeniye eleştirdiğim, tartıştığım Ertuğrul Özkök bu ülkenin en etkili gazetecilerinden biridir. Hürriyet dışında Alman Bild Gazetesi'nde yayınları yayınlanmakta, Dünya Gazeteciler Birliği'nde etkin görev yaptığı için uluslararası alanda da bilinen bir isimdir.
Saray'ın baskısı böyle bir ismi korumaya yetmemiştir. Okuma-yazması kıt bir kuşak, karanlık Ortaçağ anlayışıyla düşman gördüğünü imha stratejisini başarıyla sürdürmektedir.
GERÇEĞİN YAZILMASI KORKUTUYOR
Abdülhamid dönemini mumla aratacak bir baskı ve sansür döneminden geçiyoruz. İçinde belirli kelimeler geçen her yazı üzerine Saray, savcıları harekete geçirmekte ve yazarlar hakkında ağır hapis cezalarıyla soruşturma veya davalar açılmaktadır.
Sözcü Gazetesi, gazete ve yazarlarına karşı yargı eliyle oluşturulan ablukayı yazarlarının köşelerini boş bırakarak protesto yolunu seçti. Etkili ama tek gazete çerçevesinde yapıldığı için sınırlı bir eylemdi.
Gerçek ortada; Saray ve AKP gerçeklerin yazılmasından korkuyor. IŞİD'e gönderilen silahların, Suriye'nin bugünkü durumuna gelip tarümar olmasının sorumluları yazılmasın istiyor. Yolsuzluklar görülmesin, çöküş yok sayılsın amaçlanıyor. Beyhude bir çaba.
Gerçeğin her zaman ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Ancak medyanın var olma savaşı verdiği bir dönemde bir araya gelip ortak dayanışma gösterme konusunda başarılı bir sınav verdiği söylenemez. Oktay Ekşi'nin gözaltına alınmadan Zaman Gazetesi'ne gidip Ekrem Dumanlı'ya destek vermesi önemli bir dönüm noktasıydı.
KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK
Bugün bu dayanışmanın tek tek bireyler değil, kurumlar arasında yapılması günüdür. Cemaat medyasının geçmişte yaptığı söylenilen yanlışları ile hesaplaşma günü bugün değildir. Dönüp bakıldığında kimsenin sabıka dosyasının tertemiz olduğu iddia edilemez.
Cumhuriyet, Hürriyet, Zaman, Evrensel, Birgün, Yurt, Özgür Gündem bir araya gelip basın özgürlüğü platformunda dayanışma göstermek zorundadır.
"Havuz Medyası'nın sürekli ve her türlü saldırısına maruz kalan Aydın Doğan, ciddi bir taviz vermek zorunda kalmıştır" diyen Babahan, muhalif gazeteleri bir araya gelerek dayanışması gerektiğini vurguladı.
İŞTE O YAZI:
Türkiye'de basın özgürlüğünün geldiği noktayı tüm çıplaklığıyla gösteren gelişme; hakkında Cumhurbaşkanı'na hakaret soruşturması açılan Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün yazılarına ara vermek zorunda kalmasıdır.
İpek Medya Grubu'na yapılan baskın öncesi Fuat Avni'nin attığı tweetler etkisini göstermiş, Havuz Medyası'nın sürekli ve her türlü saldırısına maruz kalan Aydın Doğan, ciddi bir taviz vermek zorunda kalmıştır.
Çok uzun zaman yayıncılık anlayışı nedeniye eleştirdiğim, tartıştığım Ertuğrul Özkök bu ülkenin en etkili gazetecilerinden biridir. Hürriyet dışında Alman Bild Gazetesi'nde yayınları yayınlanmakta, Dünya Gazeteciler Birliği'nde etkin görev yaptığı için uluslararası alanda da bilinen bir isimdir.
Saray'ın baskısı böyle bir ismi korumaya yetmemiştir. Okuma-yazması kıt bir kuşak, karanlık Ortaçağ anlayışıyla düşman gördüğünü imha stratejisini başarıyla sürdürmektedir.
GERÇEĞİN YAZILMASI KORKUTUYOR
Abdülhamid dönemini mumla aratacak bir baskı ve sansür döneminden geçiyoruz. İçinde belirli kelimeler geçen her yazı üzerine Saray, savcıları harekete geçirmekte ve yazarlar hakkında ağır hapis cezalarıyla soruşturma veya davalar açılmaktadır.
Sözcü Gazetesi, gazete ve yazarlarına karşı yargı eliyle oluşturulan ablukayı yazarlarının köşelerini boş bırakarak protesto yolunu seçti. Etkili ama tek gazete çerçevesinde yapıldığı için sınırlı bir eylemdi.
Gerçek ortada; Saray ve AKP gerçeklerin yazılmasından korkuyor. IŞİD'e gönderilen silahların, Suriye'nin bugünkü durumuna gelip tarümar olmasının sorumluları yazılmasın istiyor. Yolsuzluklar görülmesin, çöküş yok sayılsın amaçlanıyor. Beyhude bir çaba.
Gerçeğin her zaman ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Ancak medyanın var olma savaşı verdiği bir dönemde bir araya gelip ortak dayanışma gösterme konusunda başarılı bir sınav verdiği söylenemez. Oktay Ekşi'nin gözaltına alınmadan Zaman Gazetesi'ne gidip Ekrem Dumanlı'ya destek vermesi önemli bir dönüm noktasıydı.
KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK
Bugün bu dayanışmanın tek tek bireyler değil, kurumlar arasında yapılması günüdür. Cemaat medyasının geçmişte yaptığı söylenilen yanlışları ile hesaplaşma günü bugün değildir. Dönüp bakıldığında kimsenin sabıka dosyasının tertemiz olduğu iddia edilemez.
Cumhuriyet, Hürriyet, Zaman, Evrensel, Birgün, Yurt, Özgür Gündem bir araya gelip basın özgürlüğü platformunda dayanışma göstermek zorundadır.