17 Mayıs 2010 09:32 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:18

ERGENEKON'DAN GÖZALTINA ALINAN YENİ ŞAFAK MUHABİRİ YAŞADIKLARINI ANLATTI! İŞTE ERGÜNEKONYA MACERASI!(MEDYARADAR/ÖZEL)

Ergenekon örgütü ile bağlantısı olduğu iddiasıyla gözaltına alınıp serbest bırakılan Ergün Çolakoğlu neler yaşadı?

Konya polisinin yürüttüğü yaklaşık 10 ilde düzenlenen eşzamanlı operasyonda Ergenekon örgütü ile bağlantısı olduğu iddia edilen 30 kişi gözaltına alındı.Operasyonun İstanbul ayağında, Yeni Şafak Gazetesi Muhabiri Ergun Çolakoğlu da gözaltına alınmıştı.Çolakoğlu gönderildiği Konya’da sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Çolakoğlu yaşadıklarını kaleme alarak Medyaradar ile paylaştı...

İşte ‘Ergünekonya’ macerası

Konya polisinin geçtiğimiz günlerde düzenlediği eşzamanlı operasyonlarda gözaltına alınan 30 kişi arasında yer alarak ilginç bir macera ve tecrübe yaşadım. Bu sürecin anlatılması ve bilinmesi gerektiğini düşündüğüm için oturdum bu kez bilgisayarımın başına.
İstanbul emniyetinin acar polisleri tarafından sabahın 6’sında uyurken derdest edilmemle başladı ‘Ergünekonya’ macerası.
Kapı ziliyle uyandığımda saat tam 06:00 idi. Amerikan polisi edasıyla ve hızla açılıp kapanan bir cüzdandan değil ama üzerlerindeki yeleklerden polis memuru olduğunu anladığım, yaşları 25 civarındaki ‘Organize polisler’ kapıyı aralamamla içeri daldılar. ‘’Ayakkabılarınızı çıkarın’’ diye uyarmamla birlikte bazıları salona kadar girmiş bulunan memurlar biranda bulundukları yerin ’Ev’ olduğunu hatırlayarak benim ve eşimin şaşkın bakışları arasında geri döndü. Ayakkabılar çıktı, arama kararı çıktı ve neden geldikleri ortaya çıktı.
Her gün, bazen saatlerce yaptığım görüşmeler sonucunda hazırladığım ve budan dolayı da defalarca ‘Gizliliği ihlal’ suçlamasıyla soruşturma geçirdiğim ‘Ergenekon soruşturması’ kapsamına bu kez örgütle bağlantım olduğu şüphesiyle gözaltına alındığımı öğrendim. Kıdemli memurun ‘Katliam sanığı’ ile konuşur edasıyla sorduğu soruları bir süre duymazdan geldikten sonra dayanamayarak kendisini uyarınca daha normal bir iletişim sağlamaya başladık. Yapılan kısa bir aramadan sonra ele geçen ‘Örgütsel dokümanlar’ bir heves yüzüme okundu. Atmadığım ajandalarda yıllar önce olay yerlerinde, eylemlerde, trafik kazalarında veya intihar, cinayet olaylarıyla ilgili ve adliyelerde aldığım notları tekrar anlatmaya çalıştım muhteremlere. Maalesef anlamaya bile çalışmadıkları için çok ısrarcı olmadan defalarca gazeteci olduğumu hatırlatmam gerekti kendilerine. İşlem bittikten ve el koydukları dokümanları tutanak halinde uzun uzun yazdıktan sonra bir kopyasını vermek zahmetinde bulunmadan ve yanıma para dahi almama müsaade edilmeden evden alındım. Apartman boşluğunda yeleklerini çıkartmaları konusundaki ricamı değerlendirdikten sonra hak vererek vatandaş kılığıyla binadan çıkıp sivil bir araca bindik. Fatih’te sağlık kontrolünden geçirildikten sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki merkezine geldik. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nde bizi Konya polisi karşıladı. Teslim işlemleri bitene kadar havasız ve kokan nezarette geçirdiğim yaklaşık 3 saat tam bir sınav oldu. Konuşma yasaklı ve susuzluktan kıvranır halde 3 kez su rica ettiğim görevli memurun sadece ‘Bekle, bakarız’ demekle yetmesi, bakmaması ve beklememle sonuçlandı.

Zaman geldi ve nezarette tanıştığım 3’ü bayan 12 kişiyle birlikte Konya polisinin eşliğinde bahçeye çıktık. Bizi Konya’ya götürecek midibüse doğru yürürken gözaltına alındığımı duyarak şubeye koşan gazeteci arkadaşlarla göz göze gelmem ister istemez gözlerimi yaşarttı. Bir arkadaşımın avucuma sıkıştırdığı 20 lira ile araca binerek cam kenarına oturdum ve el sallayarak İstanbul’dan Konya’ya doğru yola çıktık.
Ne ilginçtir ki, yola çıkar çıkmaz hepimizin birçok ortak yanı ortaya çıktı. Hepimiz, aynı suçlarla itham edildiği gibi aç, parasız, susuz, gergin ve yorgunduk. Konya emniyetindeki memurlarla daha sakin, daha insancıl ve seviyeli bir yolculuk yaşadık. Su, yemek, tuvalet ve bazılarımızın ilaç taleplerini ziyadesiyle ve büyük bir özveriyle karşılamaları karşısında bizlerde sorunsuz ve işbirliği halinde, gözaltı naklinde kendilerine yardımcı olduk. Öyle ki, onlarda 2 gündür uykusuzdu ve bizlere yaptıkları masraflar neticesinde kendilerine ayrılan bütçeyi zorladıkları için yakıt alma konusunda zorluk yaşadılar. Velhasıl gece 03:00 sıralarında Konya’ya vardık.

Diğer illerde gözaltına alınanlarla birlikte toplandığımız Konya nezaretinde merakla sabahı beklemeye başladık. Gün ışıdı ve şube nezaretinde sabah kahvaltısı yaptıktan sonra sırayla sorgulanmaya başladık.
2008 yılında Kuvva-yı Milliye Dernekleri’nin Ergenekon soruşturması kapsamında incelenmesi haberleri yaparken görüştüğüm bir kişinin ve girip çıktığım yüzlerce internet sitelerinden bazılarının teknik takipte olması nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı ifademin alınmasına gerek duymuş. Yaklaşık 40 saat süren ve ifade verdikten 1 saat sonra serbest bırakılmamla sonuçlanan Konya maceramın son perdesi tam bir ironiydi. İstanbul’dan terörist muamelesi ile gözaltına alınıp onca işlem, yol ve zorluktan sonra gerçek ortaya çıkmış ve serbest kalmıştım. Evet; bu çok sevinçli, çok güzel bir gelişmeydi ancak ‘Serbestsin, gidebilirsin’ dedikleri yer Konya’ydı…
Dahası; kapıdan çıkarken benim gibi İstanbul’da gözaltına alınan ve ifade verdikten hemen sonra serbest kalan bir hanıma da yardımcı olmam konusunda da ricada bulundular. Kızcağız serbest, özgür ama parasız ve Konya’da tek başınaydı…. Kendi adıma sevinirken, hanımefendi ve devletim adına üzüldüm.
Gazete avukatlarım sayesinde 1 buçuk saat sonraki İstanbul uçağına yetiştik beraber geri döndük. Sevinçli, üzgün, yorgun, gergin ama evimde ve özgürdüm.
Dilerim başta meslektaşlarım olma üzere hiç kimse böyle bir süreci yaşamak zorunda kalmaz. Bu yaşadıklarım ve yazdıklarım da basına ve kamuoyuna ders olur.
İşte ‘Ergünekonya’ macerası. Sevgilerimle.

ERGÜN ÇOLAKOĞLU / İSTANBUL

MEDYARADAR/ÖZEL