05 Ağu 2013 13:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:19
ERGENEKON DAVASI'NIN KİLİT İSMİ TUNCAY GÜNEY'İN SON SÖZLERİ NE OLDU?
Sanıklara mahkemelerde "son sözleri" sorulur.Sözcü yazarı Saygı Öztürk de, Ergenekon davası biterken kilit isim Tuncay Güney'e son sözlerini sordu.
Ergenekon’un kilit ismi Tuncay Güney’in son sözleri
Saygı ÖZTÜRK
Her şey 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de gecekonduda bulunan 27 el bombasıyla başladı diye bilinir. Bu bombalar 14 gün sonra imha edildi. “Ergenekon” isimli bir örgütün varlığı ile ilgili ilk çalışma, Tuncay Güney’in ifadesine dayanarak 2003 yılında Emniyet İstihbarat Dairesi’nde başlatılmak istendi. Dönemin İstihbarat Dairesi Başkanı, ifadeleri ve önüne konulan şemaları inceledikten sonra “böyle saçma şey olmaz” dedi. Ancak o görevden alınır alınmaz 2007 yılında “Ergenekon” ülke gündemine oturdu. .
Olayın kilit ismi daha önce gazetecilik yapan Tuncay Güney Kanada’ya kaçmıştı. Kendisine telefonla ulaştım. İlk röportajı ben yaptım. Dahası, o günlerde kimsenin ulaşamadığı Veli Küçük’ün ifadesini Tuncay Güney, Kanada’dan bana gönderdi.
Gönderdi de ne oldu? Yazdığım için “gizliliği ihlal”den 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldım. İddianamenin yayınının hemen ardından “Belgelerle Ergenekon” kitabım okuyucuyla ulaştı..
Çıkış yasağı varken kaçtı
Tuncay Güney’in arkasında birileri olmazsa, yurtdışına nasıl çıkacak, nasıl Kanada’ya yerleşecek ve orada kimse dokunmayacak? Bunu Tuncay Güney’e sorduğumda şunları söylemişti:
“Yurtdışına çıkış yasağım olmasına rağmen ben İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan 2001 yılında çıktım. (Araştırdığımda, Güney’in havaalanından 4 Temmuz 2001’de çıkış yaptığını öğrendim.) Bunu bir övünme vesilesi olarak söylemiyorum. Otomobil kaçakçılığıyla ilgili olarak o zaman 36 yıl hapsim isteniyordu. Artık Türkiye’ye dönmem.”
Evinde bulunan “Ergenekon” belgelerine gazetecilik yoluyla ulaştığını iddia ediyordu. Tuncay’a daha önce yaptıklarından dolayı vicdanının rahat olup olmadığını da sormuştum. Şu karşılığı vermişti:
“Ben hiç kimseyi ispiyonlamadım. Polise vermedim. Polis, 2001 yılında evime baskın yaptığında ‘Ergenekon Lobi Örgütlenmesi’ belgelerinin yanı sıra 6 çuval belgeyi Emniyet’e taşıdı. Ben bazıları gibi gidip Emniyet müdürlerine bilgi vermedim. Ben de hiç kimsenin içeriye alınmasını istemem. İçeriye alınanların da çoğunu tanımam. Ergenekon operasyonunun benim evimden çıkan belgelerden dolayı başlamasından dolayı rahatsızım Şimdi ben, bazı devletlerin istihbarat elemanıymışım gibi gösteriliyorum.
Tutuklanacaklarını bilerek gittiler
“Ergenekon” olarak bilinen davanın 275 sanığı var. Bunlardan 67’si tutuklu. 206 kişi ise tutuksuz yargılanıyordu. Aralarında tutuksuz yargılananların da bulunduğu 64 sanık hakkında ise ömürboyu hapis cezası isteniyordu. Eğer idam cezası kaldırılmamış olsaydı, bu kişiler için idam cezası istenecekti.
Pazartesi günü duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatlar, gazeteci ve milletvekilleri katılabilecek. Bu, bir kaçı hariç hemen tüm sanıklara ağır cezaların verileceğinin de işareti olarak yorumlanıyor. Tabii son söz mahkemenin.
Halen tutuksuz olarak yargılananlardan duruşmaya katılmak isteyenlere avukatları, “Hakkında mahkumiyet kararı verilenlerin hemen tamamı hakkında tutuklama kararı verilmesi bekleniyor. O yüzden duruşmaya gelirken yakınlarınızla vedalaşın, valizinizi alın” dediler. Onlar da öyle yaptı. Pazartesi günü bir sıkışıklık yaşamamak için bazı sanıklar Silivri’ye Cumartesi günü gitti. O gidişler çok hüzünlüydü. Bayrama, cezaevinde gireceklerini bilen bazı sanıklar ise duruşmaya katılmayıp en azından bayramı dışarıda geçirmeyi planladı.
Tuncay Güney’in son sözleri
Sanıklara mahkemelerde “son sözleri” sorulur. “Ergenekon”un kilit ismi Tuncay Güney’e, dava biterken son sözlerini sordum. Şunları söyledi:
“Ergenekon iddianamesi çok uzundu. Oku oku bitmiyor. Ben artık okumayı bıraktım. Türkiye’deki hukuk -yargı sisteminde ne suç -ne suç değil onu da bilmiyorum.
Dünyada bütün istihbarat sirketleri şu propaganda ile başlar: “bilgi gerçekdir-gerçek sizi doğruya götürecektir.” Bu sadece slogandır. Bir gerçekliği yoktur. Doğrusu şudur: İstihbaratın yüzde 80’i dedikodu ile başlar. Dedikodu geliştirilir, komplo devreye girer, suç unsurları olusturulur, sonra operayon yapılır. İşin pratiği, gerçeği budur. Siyasi örgütlerin doğuşu, gelişimi diğer istihbarat teskilatlarının dirsek temasları ile buyutulur. Herkes her şeyin ne olduğunu bilir.
Uluslararası arenada ‘Ergenekon operasyonu’ Türkiye’de demokratikleşme’ olarak tanımlanmıştı. Bugün kimse artık bu konu ile ilgilenmiyor. Gündemde değil. 5 Ağustos’ta çok büyük bir sürpriz olacağını beklemiyorum. İstenen cezaların verileceğini tahmin ediyorum.”
Türkiye, güne gergin giriyor. Silivri’ye gidilmemesi için hükümet yetkililerinin tehditleri, çok sayıda kişinin gözaltına alınması, Silivri’ye gidilemezse bile her yeri Silivri’ye dönüştürme gayretlerinin olduğu da biliniyor. Dileriz, mahkemeden sanıkları, yakınlarını memnun edecek bir sonuç çıkar
Saygı ÖZTÜRK
Her şey 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de gecekonduda bulunan 27 el bombasıyla başladı diye bilinir. Bu bombalar 14 gün sonra imha edildi. “Ergenekon” isimli bir örgütün varlığı ile ilgili ilk çalışma, Tuncay Güney’in ifadesine dayanarak 2003 yılında Emniyet İstihbarat Dairesi’nde başlatılmak istendi. Dönemin İstihbarat Dairesi Başkanı, ifadeleri ve önüne konulan şemaları inceledikten sonra “böyle saçma şey olmaz” dedi. Ancak o görevden alınır alınmaz 2007 yılında “Ergenekon” ülke gündemine oturdu. .
Olayın kilit ismi daha önce gazetecilik yapan Tuncay Güney Kanada’ya kaçmıştı. Kendisine telefonla ulaştım. İlk röportajı ben yaptım. Dahası, o günlerde kimsenin ulaşamadığı Veli Küçük’ün ifadesini Tuncay Güney, Kanada’dan bana gönderdi.
Gönderdi de ne oldu? Yazdığım için “gizliliği ihlal”den 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldım. İddianamenin yayınının hemen ardından “Belgelerle Ergenekon” kitabım okuyucuyla ulaştı..
Çıkış yasağı varken kaçtı
Tuncay Güney’in arkasında birileri olmazsa, yurtdışına nasıl çıkacak, nasıl Kanada’ya yerleşecek ve orada kimse dokunmayacak? Bunu Tuncay Güney’e sorduğumda şunları söylemişti:
“Yurtdışına çıkış yasağım olmasına rağmen ben İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan 2001 yılında çıktım. (Araştırdığımda, Güney’in havaalanından 4 Temmuz 2001’de çıkış yaptığını öğrendim.) Bunu bir övünme vesilesi olarak söylemiyorum. Otomobil kaçakçılığıyla ilgili olarak o zaman 36 yıl hapsim isteniyordu. Artık Türkiye’ye dönmem.”
Evinde bulunan “Ergenekon” belgelerine gazetecilik yoluyla ulaştığını iddia ediyordu. Tuncay’a daha önce yaptıklarından dolayı vicdanının rahat olup olmadığını da sormuştum. Şu karşılığı vermişti:
“Ben hiç kimseyi ispiyonlamadım. Polise vermedim. Polis, 2001 yılında evime baskın yaptığında ‘Ergenekon Lobi Örgütlenmesi’ belgelerinin yanı sıra 6 çuval belgeyi Emniyet’e taşıdı. Ben bazıları gibi gidip Emniyet müdürlerine bilgi vermedim. Ben de hiç kimsenin içeriye alınmasını istemem. İçeriye alınanların da çoğunu tanımam. Ergenekon operasyonunun benim evimden çıkan belgelerden dolayı başlamasından dolayı rahatsızım Şimdi ben, bazı devletlerin istihbarat elemanıymışım gibi gösteriliyorum.
Tutuklanacaklarını bilerek gittiler
“Ergenekon” olarak bilinen davanın 275 sanığı var. Bunlardan 67’si tutuklu. 206 kişi ise tutuksuz yargılanıyordu. Aralarında tutuksuz yargılananların da bulunduğu 64 sanık hakkında ise ömürboyu hapis cezası isteniyordu. Eğer idam cezası kaldırılmamış olsaydı, bu kişiler için idam cezası istenecekti.
Pazartesi günü duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatlar, gazeteci ve milletvekilleri katılabilecek. Bu, bir kaçı hariç hemen tüm sanıklara ağır cezaların verileceğinin de işareti olarak yorumlanıyor. Tabii son söz mahkemenin.
Halen tutuksuz olarak yargılananlardan duruşmaya katılmak isteyenlere avukatları, “Hakkında mahkumiyet kararı verilenlerin hemen tamamı hakkında tutuklama kararı verilmesi bekleniyor. O yüzden duruşmaya gelirken yakınlarınızla vedalaşın, valizinizi alın” dediler. Onlar da öyle yaptı. Pazartesi günü bir sıkışıklık yaşamamak için bazı sanıklar Silivri’ye Cumartesi günü gitti. O gidişler çok hüzünlüydü. Bayrama, cezaevinde gireceklerini bilen bazı sanıklar ise duruşmaya katılmayıp en azından bayramı dışarıda geçirmeyi planladı.
Tuncay Güney’in son sözleri
Sanıklara mahkemelerde “son sözleri” sorulur. “Ergenekon”un kilit ismi Tuncay Güney’e, dava biterken son sözlerini sordum. Şunları söyledi:
“Ergenekon iddianamesi çok uzundu. Oku oku bitmiyor. Ben artık okumayı bıraktım. Türkiye’deki hukuk -yargı sisteminde ne suç -ne suç değil onu da bilmiyorum.
Dünyada bütün istihbarat sirketleri şu propaganda ile başlar: “bilgi gerçekdir-gerçek sizi doğruya götürecektir.” Bu sadece slogandır. Bir gerçekliği yoktur. Doğrusu şudur: İstihbaratın yüzde 80’i dedikodu ile başlar. Dedikodu geliştirilir, komplo devreye girer, suç unsurları olusturulur, sonra operayon yapılır. İşin pratiği, gerçeği budur. Siyasi örgütlerin doğuşu, gelişimi diğer istihbarat teskilatlarının dirsek temasları ile buyutulur. Herkes her şeyin ne olduğunu bilir.
Uluslararası arenada ‘Ergenekon operasyonu’ Türkiye’de demokratikleşme’ olarak tanımlanmıştı. Bugün kimse artık bu konu ile ilgilenmiyor. Gündemde değil. 5 Ağustos’ta çok büyük bir sürpriz olacağını beklemiyorum. İstenen cezaların verileceğini tahmin ediyorum.”
Türkiye, güne gergin giriyor. Silivri’ye gidilmemesi için hükümet yetkililerinin tehditleri, çok sayıda kişinin gözaltına alınması, Silivri’ye gidilemezse bile her yeri Silivri’ye dönüştürme gayretlerinin olduğu da biliniyor. Dileriz, mahkemeden sanıkları, yakınlarını memnun edecek bir sonuç çıkar