28 Nis 2011 11:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:17
ERDOĞAN'IN ''ÇILGIN PROJESİ'' İÇİN KÖŞE YAZARLARI NE DEDİ?
Başbakan Erdoğan'ın dün "çılgın proje" olarak açıkladığı "Kanal İstanbul projesi" Türk basınında geniş yankı buldu...
Köşe yazarları Erdoğan’ın çılgın projesini böyle yorumladı:
VATAN
ZÜLFÜ LİVANELİ-BÜYÜK İSKENDER PROJESİ
Anlaşılan, Osmanlı’dan beri tartışılagelen “kanal“ projesi başlıyor. Haberlerde buna “İstanbul’a ikinci Boğaz“ deniliyor. Bu durum bana İstanbul Boğazı’yla ilgili efsaneleri hatırlattı. Bu efsaneleri, “Engereğin Gözü“ adlı romanımda kullanmıştım...
...Demek ki tarih tekrar edecek ve yaşayanlar, masallardaki gibi iki denizin birleştiği ana, yani coşkun denizin kanalı doldurmasına şahit olacak.
Heyecanlı bir iş!
REHA MUHTAR- KANAL İSTANBUL KARARSIZLARI ETKİLER
Kanal İstanbul ne kadar gerçek İstanbul olur bilmem... İki yakası, İstanbul Boğazı’na mı benzer, yoksa kongre sarayları, iş merkezleri ile daha abir sanayi bölgesi havası mı çizer kestiremiyorum...
O bölgelerdeki ormanlık arazi ne olacak, arsa fiyatları nasıl spekülasyonlara uğrayacak, bunlardan kimler nasıl nemalanacak bunları da çözemem...
Kanal İstanbul’la Marmara Fay’ı ve deprem ilişkisini, tsunami tehlikesini nasıl çözecekler tahmin edemiyorum...
Fakat İstanbul Boğazı’nın yanısıra bir de Kanal İstanbul’a sahip olmak heyecanlandırıyor beni...
Muhtemelen birçok insanı heyecanlandıracak...
AKP’ye düşman olmayan kararsız seçmen, “bunu yapar bunlar” deyip, iktidar partisine yönelecek...
MUSTAFA MUTLU - ’ÇILGIN DEMİŞLERDİ’ DE İNANMAMIŞTIM
Altı ay kadar önceydi... İlk kez Hıncal Uluç’tan duymuştuk “Çılgın Proje”yi...
Bir yazısında Başbakan’ın kendisini arayarak İstanbul’la ilgili düşüncelerini paylaştığını belirtmiş ve kendisini çok heyecanlandıran bir projeden söz etmişti.
Bu projeye de “Çılgın Proje” adını vermişti!
O günden beri konusuz kalan hemen her yazar bu “Çılgın Proje”nin peşine düştü. Binbir tane senaryo yazıldı...
Özellikle iktidar yalakalarını çok heyecanlandırdı ve eğlendirdi bu oyun; ama aç, yoksul insanların umurunda bile olmadı...
İktidar yandaşları her ne kadar, az izlenen magazin programlarının çığırtkanları gibi “Azzzz sonraaaa” diye yayınlar yapıp, heyecan dozunu ülke geneline yaymaya çalışsalar da sadece yandaş müteahhitler inanılmaz bir beklenti içine girdi...
Çünkü bu “proje”nin bir “inşaat projesi” olduğunu ve eninde sonunda kendilerine yarayacağını onlar da tahmin ediyordu...
...Kısacası, Türkiye’nin bu kadar büyük bir parası varsa... Bununla işsizlik, yoksulluk gibi kanayan yaraları sarmak yerine götürüp müteahhitlerin ve arsa spekülatörlerinin cebine koymak...
Gerçekten de büyük bir çılgınlıktır!..
CAN ATAKLI - PROJE ÇILGIN OLMASINA ÇILGIN DA
Tayyip Erdoğan sonunda “çılgın projesini” açıkladı. Aylardır bir “kanal projesi”nden söz ediliyordu zaten. Ben açıkçası “belki başka bir projedir” diye beklemedim değil.
Ama sonuçta ortaya İstanbul’un batısından geçen “ikinci bir deniz yolu” projesi çıktı. Yani bildiğimiz, tahmin edilen proje.
Çılgın mı? Evet çılgın. Çünkü en başta herhalde çok pahalı bir proje. Tabii bir de yapımı herhalde çok uzun sürecektir. Bitmesi, orada yeni bir hayatın başlaması ve keyif verir hale gelmesi için çok bekleyeceğiz ki, o açıdan yazık...
...Benim en merak ettiğim, 150 metre genişliğindeki bir kanal nedeniyle çok sayıda köprü yapılması da gerekecektir. Bunun trafiğe etkisi ne olacak? Zaten İstanbul’un ana trafiği köprüler yüzünden sıkışmıyor mu?..
HÜRRİYET
YILMAZ ÖZDİL-GEMİCİK OLUYORSA BOĞAZCIK NİYE OLMASIN ŞEKERİM?
Yunanistan’da Korint Kanalı var.
Haybeden 400 kilometre yol yapıp Mora Yarımadası’nın etrafından dolaşacağına, zırt diye, Ege Denizi’nden Adriyatik’e geçivermeni sağlar.
Rusya’da Volga-Don Kanalı var. Volga ile Don nehirlerini öpüştürür, böylece, arasında denizyolu irtibatı olmayan Hazar Denizi’yle Karadeniz’i birbirine bağlar.
Almanya’da Kiel Kanalı var. Git babam git, taaa Danimarka’nın etrafını dolaşacağına, kestirmeden, Kuzey Denizi’nden Baltık Denizi’ne geçersin.
Finlandiya’da Saimaa Kanalı var.
Deniz gibi kullanılan ama, eskiden denizle irtibatı olmadığı için oturma odasındaki küvet gibi duran Saimaa Gölü’nü Finlandiya Körfezi’ne bağlar.
Kanada’da Welland Kanalı var.
Bizim oturma odasındaki leğen gibi duran Van Gölü’nün benzeri Ontario Gölü’nü, Erie Gölü’ne bağlar, oradan Atlas Okyanusu’na yol açar... Böylece, deniz ebatındaki göllerinde anca sandalla kefal tutacağına, vızır vızır tanker dolaştırırlar.
Panama Kanalı malum...
Zart diye Atlas Okyanusu’ndasın, zort diye Pasifik Okyanusu’nda.
Süveyş Kanalı desen...
Antalya’dan demir alıp, boydan boya Akdeniz’i geçip, Atlas Okyanusu’nun dibine kadar inip, Afrika kıtasının altından kıvrıla kıvrıla dolanacağına, tereyağından kıl çeker gibi Kızıldeniz’e süzülürsün. İster Aden’e git, ister Basra’ya.
Ya bizimki?
Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayacakmış iyi mi...
Arada irtibat yoktu çünkü.
Arazileri çılgın’casına kapatan ileri görüşlü (!) arkadaşlarla, memlekete boru döşeme uzmanı olan müteahhitlerin cebi arasında güzel bi kanal olacak sanırım...
Yırtarım semtleri
cüzdanlara sığmam, taşarım
kükremiş sel gibiyim
İstanbul’u çiğner, aşarım
hangi çılgın bana zincir vuracakmış?
Şaşarım.
E adını koyalım.
Arap’ınki Süveyş...
Bizimki olsa olsa, söğüş kanalı.
MEHMET Y. YILMAZ - BAŞBAKAN’IN GÜNDEMİ DEĞİŞTİREN HAMLESİ
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Hıncal Uluç tarafından konulmuş ismiyle “çılgın proje”sini açıkladığı toplantıyı televizyondan canlı olarak izledim.
Yandaş medyadaki yazarların Kemal Kılıçdaroğlu’nun projelerini duyduklarında yaptığı gibi “Kaynağını açıkla, parayı nereden bulacaksın, popülist, paralar boşa gidecek” gibi bir eleştiride bulunmayacağım.
Tam tersine, siyasi kişiliklerin büyük projeleri kendilerine hedef seçmelerinin yararına inanırım.
Tarihin ilk çağlarından beri ayakta kalabilmiş, yakın zamanda yapılmış ve büyüklükleri ile yaşamı değiştirmiş eserler büyük düşüncelerin sonucudur.
Yapabilirler, yapamazlar ama ülkeyi yönetmeye talip olan siyasetçilerin büyük hedeflerinin olmasının bir zararı olmaz, yeter ki hırsları akıllarının önüne geçmesin!..
MİLLİYET
HASAN CEMAL- PARKTA GİTAR ÇALAN ÇOCUKLARI KARAKOLA ÇEKMEK UCUBE YA DA ÇILGIN PROJE
Başbakan Erdoğan ‘çılgın projesi’ni açıklıyor, Kanal İstanbul’u... Ben gitar çalan çocukları izliyorum televizyonda.
Ankara’da, Tunalı’da hem çalıp hem söylüyorlar neşeyle...
Buraları benim de ilk gençliğimin geçtiği mekânlar, Kuğulu Park...
Banklara oturmuş keyifle gitarlarını çalıp hep bir ağızdan söylüyorlar.
Tayyip Erdoğan hayal etmeden yaşanmaz diyor.
Doğru.
Ama ya o gitarcı çocukların hayalleri... Ben onların hayal dünyasını düşünüyorum.
Ne güzel çalıyorlar.
23 Nisan’da yine aynı parkta gitar çalarken karakola götürmüş polis onları...
Tayyip Erdoğan, “İnsan âlemde hayal ettiği kadar yaşar”diyor.
Doğru ama...
Ankara’da, Tunalı’da gitar çalan çocukların hayalleri neydi acaba?..
Gitarlarını çalarken geleceğe dönük ne gibi umutlar besliyorlardı?
Polis arabasına doldurulup 23 Nisan günü karakola çekilen gitarcı çocukların hayalleri şimdi sönmüş olabilir mi?..
CAN DÜNDAR-ÇILGIN
Başbakan “Çılgın Proje”sini açıklarken diyor ki: “Bugün Boğaz trafiği yüzünden ata yadigârlarımız tehdit altında... Biraz da kültür varlıklarımızı muhafaza etmek adına bu büyük adımı atıyoruz.”
Ne güzel!
Ama ondan hemen önce şu cümleleri söylüyor:
“Bu zihniyet, Marmaray’ı 4 yıl erteletti bize... Kazılar esnasında çanak çömlek çıkmış diye yatırımı engelletti.”
Peki Boğaz’daki kültür varlıkları “ata yadigârı” da, Marmaray’ın altından çıkanlar niye “çanak çömlek”?
Çünkü Başbakan, bu toprakların tarihini Türklük ve Müslümanlıkla başlatıyor.
Öncesini “ata”dan saymıyor...
POSTA
MEHMET ALİ BİRAND- GERÇEKTEN ÇILGIN BİR PROJE
Başbakan’ın açıklaması bitince, ilk tepkim “gerçekten çılgın bir proje” oldu.
Henüz tüm ayrıntıları belli olmasa da, Erdoğan’ın kafasındaki fikri anlamak zor değil. Gerçekleştirilmesi ne kadar güç ve pahalı olursa olsun, proje İstanbul’u ve boğazı büyük oranda rahatlatacak. Yepyeni şehirler kurulacak. Bambaşka bir manzara ile karşı karşıya kalacağız.
Eğer hafızam beni yanıtlmıyorsa, buna benzer bir fikir ilk defa yıllar önce Bülent Ecevit tarafından ortaya atılmış, ancak pek üstünde durulmamıştı. Onun geçiş yolu Trakya üzerindendi.
Boğaz’daki gemi trafiğini azaltma konusu ise, biraz sorunlu görünüyor. Nedeni de, boğaz trafiğinin Montreux anlaşmasıyla düzenlenmiş olması ve geçişlerin bedava yapılması. Oysa, böyle bir kanal açılırsa, geçen gemilerden para alınacak. Kanala o kadar harcama yaptıktan sonra, bedava geçiş düşünülemez tabii...
Şimdi her kafadan bir ses çıkacak ve bol bol “yapılamaz ve gereksiz” kelimelerini duyacağız. Durun bakalım, ayrıntıları bir ortaya dökülsün de görelim.
Bu kadarıyla dahi, gerçekten çılgın bir proje.
AKŞAM
NAGEHAN ALÇI- VENEDİSTANBUL
Yine yapacağını yaptı Başbakan. Müthiş bir heyecan dalgası yaratmayı başardı. Üstelik başından beri ’İstanbul ile ilgili bir çılgın projem var’ dediği halde ülke çapında yarattı bu heyecanı... Kabul edelim ki çok başarılı bir merak-beklenti-vaat üçgeni çıktı ortaya. Zamanlama, konuşmadaki ’azz sonra’ havası, projenin işaret ettiği vizyon ve ölçek...
Çizilen tablo Türkiye’nin artık ayan beyan başka bir çağa girdiğini de anlatıyor aslında. Kendimizi koruduğumuz, dış dünyaya göre şekillendirdiğimiz, tevazuyu egemen kıldığımız anlayıştan görkeme, iddiaya, ’ben de varım’ demeye uzanan anlayışa... Bu anlayışın ilk belirtilerini başka sağ iktidarlarda görmüştük. Menderes’te, Demirel’de, Özal’da... Şimdi o damar vizyon ve istikrarla devam ediyor. Bize yakışan da işte böyle büyük düşünmek!..
VATAN
ZÜLFÜ LİVANELİ-BÜYÜK İSKENDER PROJESİ
Anlaşılan, Osmanlı’dan beri tartışılagelen “kanal“ projesi başlıyor. Haberlerde buna “İstanbul’a ikinci Boğaz“ deniliyor. Bu durum bana İstanbul Boğazı’yla ilgili efsaneleri hatırlattı. Bu efsaneleri, “Engereğin Gözü“ adlı romanımda kullanmıştım...
...Demek ki tarih tekrar edecek ve yaşayanlar, masallardaki gibi iki denizin birleştiği ana, yani coşkun denizin kanalı doldurmasına şahit olacak.
Heyecanlı bir iş!
REHA MUHTAR- KANAL İSTANBUL KARARSIZLARI ETKİLER
Kanal İstanbul ne kadar gerçek İstanbul olur bilmem... İki yakası, İstanbul Boğazı’na mı benzer, yoksa kongre sarayları, iş merkezleri ile daha abir sanayi bölgesi havası mı çizer kestiremiyorum...
O bölgelerdeki ormanlık arazi ne olacak, arsa fiyatları nasıl spekülasyonlara uğrayacak, bunlardan kimler nasıl nemalanacak bunları da çözemem...
Kanal İstanbul’la Marmara Fay’ı ve deprem ilişkisini, tsunami tehlikesini nasıl çözecekler tahmin edemiyorum...
Fakat İstanbul Boğazı’nın yanısıra bir de Kanal İstanbul’a sahip olmak heyecanlandırıyor beni...
Muhtemelen birçok insanı heyecanlandıracak...
AKP’ye düşman olmayan kararsız seçmen, “bunu yapar bunlar” deyip, iktidar partisine yönelecek...
MUSTAFA MUTLU - ’ÇILGIN DEMİŞLERDİ’ DE İNANMAMIŞTIM
Altı ay kadar önceydi... İlk kez Hıncal Uluç’tan duymuştuk “Çılgın Proje”yi...
Bir yazısında Başbakan’ın kendisini arayarak İstanbul’la ilgili düşüncelerini paylaştığını belirtmiş ve kendisini çok heyecanlandıran bir projeden söz etmişti.
Bu projeye de “Çılgın Proje” adını vermişti!
O günden beri konusuz kalan hemen her yazar bu “Çılgın Proje”nin peşine düştü. Binbir tane senaryo yazıldı...
Özellikle iktidar yalakalarını çok heyecanlandırdı ve eğlendirdi bu oyun; ama aç, yoksul insanların umurunda bile olmadı...
İktidar yandaşları her ne kadar, az izlenen magazin programlarının çığırtkanları gibi “Azzzz sonraaaa” diye yayınlar yapıp, heyecan dozunu ülke geneline yaymaya çalışsalar da sadece yandaş müteahhitler inanılmaz bir beklenti içine girdi...
Çünkü bu “proje”nin bir “inşaat projesi” olduğunu ve eninde sonunda kendilerine yarayacağını onlar da tahmin ediyordu...
...Kısacası, Türkiye’nin bu kadar büyük bir parası varsa... Bununla işsizlik, yoksulluk gibi kanayan yaraları sarmak yerine götürüp müteahhitlerin ve arsa spekülatörlerinin cebine koymak...
Gerçekten de büyük bir çılgınlıktır!..
CAN ATAKLI - PROJE ÇILGIN OLMASINA ÇILGIN DA
Tayyip Erdoğan sonunda “çılgın projesini” açıkladı. Aylardır bir “kanal projesi”nden söz ediliyordu zaten. Ben açıkçası “belki başka bir projedir” diye beklemedim değil.
Ama sonuçta ortaya İstanbul’un batısından geçen “ikinci bir deniz yolu” projesi çıktı. Yani bildiğimiz, tahmin edilen proje.
Çılgın mı? Evet çılgın. Çünkü en başta herhalde çok pahalı bir proje. Tabii bir de yapımı herhalde çok uzun sürecektir. Bitmesi, orada yeni bir hayatın başlaması ve keyif verir hale gelmesi için çok bekleyeceğiz ki, o açıdan yazık...
...Benim en merak ettiğim, 150 metre genişliğindeki bir kanal nedeniyle çok sayıda köprü yapılması da gerekecektir. Bunun trafiğe etkisi ne olacak? Zaten İstanbul’un ana trafiği köprüler yüzünden sıkışmıyor mu?..
HÜRRİYET
YILMAZ ÖZDİL-GEMİCİK OLUYORSA BOĞAZCIK NİYE OLMASIN ŞEKERİM?
Yunanistan’da Korint Kanalı var.
Haybeden 400 kilometre yol yapıp Mora Yarımadası’nın etrafından dolaşacağına, zırt diye, Ege Denizi’nden Adriyatik’e geçivermeni sağlar.
Rusya’da Volga-Don Kanalı var. Volga ile Don nehirlerini öpüştürür, böylece, arasında denizyolu irtibatı olmayan Hazar Denizi’yle Karadeniz’i birbirine bağlar.
Almanya’da Kiel Kanalı var. Git babam git, taaa Danimarka’nın etrafını dolaşacağına, kestirmeden, Kuzey Denizi’nden Baltık Denizi’ne geçersin.
Finlandiya’da Saimaa Kanalı var.
Deniz gibi kullanılan ama, eskiden denizle irtibatı olmadığı için oturma odasındaki küvet gibi duran Saimaa Gölü’nü Finlandiya Körfezi’ne bağlar.
Kanada’da Welland Kanalı var.
Bizim oturma odasındaki leğen gibi duran Van Gölü’nün benzeri Ontario Gölü’nü, Erie Gölü’ne bağlar, oradan Atlas Okyanusu’na yol açar... Böylece, deniz ebatındaki göllerinde anca sandalla kefal tutacağına, vızır vızır tanker dolaştırırlar.
Panama Kanalı malum...
Zart diye Atlas Okyanusu’ndasın, zort diye Pasifik Okyanusu’nda.
Süveyş Kanalı desen...
Antalya’dan demir alıp, boydan boya Akdeniz’i geçip, Atlas Okyanusu’nun dibine kadar inip, Afrika kıtasının altından kıvrıla kıvrıla dolanacağına, tereyağından kıl çeker gibi Kızıldeniz’e süzülürsün. İster Aden’e git, ister Basra’ya.
Ya bizimki?
Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayacakmış iyi mi...
Arada irtibat yoktu çünkü.
Arazileri çılgın’casına kapatan ileri görüşlü (!) arkadaşlarla, memlekete boru döşeme uzmanı olan müteahhitlerin cebi arasında güzel bi kanal olacak sanırım...
Yırtarım semtleri
cüzdanlara sığmam, taşarım
kükremiş sel gibiyim
İstanbul’u çiğner, aşarım
hangi çılgın bana zincir vuracakmış?
Şaşarım.
E adını koyalım.
Arap’ınki Süveyş...
Bizimki olsa olsa, söğüş kanalı.
MEHMET Y. YILMAZ - BAŞBAKAN’IN GÜNDEMİ DEĞİŞTİREN HAMLESİ
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Hıncal Uluç tarafından konulmuş ismiyle “çılgın proje”sini açıkladığı toplantıyı televizyondan canlı olarak izledim.
Yandaş medyadaki yazarların Kemal Kılıçdaroğlu’nun projelerini duyduklarında yaptığı gibi “Kaynağını açıkla, parayı nereden bulacaksın, popülist, paralar boşa gidecek” gibi bir eleştiride bulunmayacağım.
Tam tersine, siyasi kişiliklerin büyük projeleri kendilerine hedef seçmelerinin yararına inanırım.
Tarihin ilk çağlarından beri ayakta kalabilmiş, yakın zamanda yapılmış ve büyüklükleri ile yaşamı değiştirmiş eserler büyük düşüncelerin sonucudur.
Yapabilirler, yapamazlar ama ülkeyi yönetmeye talip olan siyasetçilerin büyük hedeflerinin olmasının bir zararı olmaz, yeter ki hırsları akıllarının önüne geçmesin!..
MİLLİYET
HASAN CEMAL- PARKTA GİTAR ÇALAN ÇOCUKLARI KARAKOLA ÇEKMEK UCUBE YA DA ÇILGIN PROJE
Başbakan Erdoğan ‘çılgın projesi’ni açıklıyor, Kanal İstanbul’u... Ben gitar çalan çocukları izliyorum televizyonda.
Ankara’da, Tunalı’da hem çalıp hem söylüyorlar neşeyle...
Buraları benim de ilk gençliğimin geçtiği mekânlar, Kuğulu Park...
Banklara oturmuş keyifle gitarlarını çalıp hep bir ağızdan söylüyorlar.
Tayyip Erdoğan hayal etmeden yaşanmaz diyor.
Doğru.
Ama ya o gitarcı çocukların hayalleri... Ben onların hayal dünyasını düşünüyorum.
Ne güzel çalıyorlar.
23 Nisan’da yine aynı parkta gitar çalarken karakola götürmüş polis onları...
Tayyip Erdoğan, “İnsan âlemde hayal ettiği kadar yaşar”diyor.
Doğru ama...
Ankara’da, Tunalı’da gitar çalan çocukların hayalleri neydi acaba?..
Gitarlarını çalarken geleceğe dönük ne gibi umutlar besliyorlardı?
Polis arabasına doldurulup 23 Nisan günü karakola çekilen gitarcı çocukların hayalleri şimdi sönmüş olabilir mi?..
CAN DÜNDAR-ÇILGIN
Başbakan “Çılgın Proje”sini açıklarken diyor ki: “Bugün Boğaz trafiği yüzünden ata yadigârlarımız tehdit altında... Biraz da kültür varlıklarımızı muhafaza etmek adına bu büyük adımı atıyoruz.”
Ne güzel!
Ama ondan hemen önce şu cümleleri söylüyor:
“Bu zihniyet, Marmaray’ı 4 yıl erteletti bize... Kazılar esnasında çanak çömlek çıkmış diye yatırımı engelletti.”
Peki Boğaz’daki kültür varlıkları “ata yadigârı” da, Marmaray’ın altından çıkanlar niye “çanak çömlek”?
Çünkü Başbakan, bu toprakların tarihini Türklük ve Müslümanlıkla başlatıyor.
Öncesini “ata”dan saymıyor...
POSTA
MEHMET ALİ BİRAND- GERÇEKTEN ÇILGIN BİR PROJE
Başbakan’ın açıklaması bitince, ilk tepkim “gerçekten çılgın bir proje” oldu.
Henüz tüm ayrıntıları belli olmasa da, Erdoğan’ın kafasındaki fikri anlamak zor değil. Gerçekleştirilmesi ne kadar güç ve pahalı olursa olsun, proje İstanbul’u ve boğazı büyük oranda rahatlatacak. Yepyeni şehirler kurulacak. Bambaşka bir manzara ile karşı karşıya kalacağız.
Eğer hafızam beni yanıtlmıyorsa, buna benzer bir fikir ilk defa yıllar önce Bülent Ecevit tarafından ortaya atılmış, ancak pek üstünde durulmamıştı. Onun geçiş yolu Trakya üzerindendi.
Boğaz’daki gemi trafiğini azaltma konusu ise, biraz sorunlu görünüyor. Nedeni de, boğaz trafiğinin Montreux anlaşmasıyla düzenlenmiş olması ve geçişlerin bedava yapılması. Oysa, böyle bir kanal açılırsa, geçen gemilerden para alınacak. Kanala o kadar harcama yaptıktan sonra, bedava geçiş düşünülemez tabii...
Şimdi her kafadan bir ses çıkacak ve bol bol “yapılamaz ve gereksiz” kelimelerini duyacağız. Durun bakalım, ayrıntıları bir ortaya dökülsün de görelim.
Bu kadarıyla dahi, gerçekten çılgın bir proje.
AKŞAM
NAGEHAN ALÇI- VENEDİSTANBUL
Yine yapacağını yaptı Başbakan. Müthiş bir heyecan dalgası yaratmayı başardı. Üstelik başından beri ’İstanbul ile ilgili bir çılgın projem var’ dediği halde ülke çapında yarattı bu heyecanı... Kabul edelim ki çok başarılı bir merak-beklenti-vaat üçgeni çıktı ortaya. Zamanlama, konuşmadaki ’azz sonra’ havası, projenin işaret ettiği vizyon ve ölçek...
Çizilen tablo Türkiye’nin artık ayan beyan başka bir çağa girdiğini de anlatıyor aslında. Kendimizi koruduğumuz, dış dünyaya göre şekillendirdiğimiz, tevazuyu egemen kıldığımız anlayıştan görkeme, iddiaya, ’ben de varım’ demeye uzanan anlayışa... Bu anlayışın ilk belirtilerini başka sağ iktidarlarda görmüştük. Menderes’te, Demirel’de, Özal’da... Şimdi o damar vizyon ve istikrarla devam ediyor. Bize yakışan da işte böyle büyük düşünmek!..