Erdoğan'dan ses kayıtlarına suç duyurusu
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile gizliliği ihlal eden kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin 11 Şubat'taki TBMM Grup
Toplantısı'nda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen
soruşturma dosyasına ait ses kayıtlarını dinleten CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu ile gizliliği ihlal eden kamu görevlileri
hakkında suç duyurusunda bulundu.
Hazırlık soruşturmasının, CMK'nın 157. maddesine göre gizli olduğu
belirtilen dilekçede, şunlar ifade edildi: "Esas amaç soruşturma
yapma olmayıp, Anayasa'nın 6. maddesinde ifade edilen 'kaynağını
Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisinin kullanımıdır. Yine bu
davranış, Anayasa'nın başlangıç kısmında yer alan, 'Anayasa'da
gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş
hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı' kuralının ihlalidir. Hükümeti
devirmek için plan yapanların elbetteki bu davranışlarının
sonuçlarına katlanması gerekmektedir"
Suç duyurusuyla şüpheliler hakkında, "haberleşmenin ve
soruşturmanın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki aleni olmayan
konuşmaların hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi, yargı görevini
yapanı etkileme, görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisine
görevinden dolayı hakaret" suçlarından kamu davası açılması talep
edildi. Başbakan Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya, Muammer Cemaloğlu
ve Burhanettin Sevencan tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına
verilen suç duyurusu dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, 11 Şubat'taki
TBMM Grup toplantısında, "bir kısmının Başbakan Erdoğan'a ait
olduğunu" söylediği ses kayıtlarını dinlettiği hatırlatıldı.
"İHLALLER YAPILDI"
Dilekçede, bunların, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü
soruşturma dosyalarındaki, mahkeme kararlarıyla yapılan dinlemeler
olduğunun" beyan edildiği kaydedildi. İstanbul Cumhuriyet
Başsavcıvekilliğince,17 ve ve 25 Aralık 2013'te başlatılan
soruşturmada, CMK ve diğer yargılama yasaları ile UYAP sisteminde
ihlaller yapıldığı ifade edilen dilekçede, "Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini yıkma ve yargı yoluyla darbe yapma amaçlı girişim
sonrası, soruşturmanın, şüphelilerden gizli ancak Cumhuriyet
savcılarını canhıraş savunan medya organlarına açık olduğu,
yayınlanan telefon kayıtları ve evraklarla anlaşılmıştır. Basın
yayın organlarına daha soruşturmanın başladığı ilk dakikalardan
itibaren birçok görüntü ve bilginin servis edildiği (kimlerin
servis ettiği bilinmemektedir, suç duyurusunun sebeplerinden
biridir) herkesin malumudur" ifadelerine yer verildi.
İstanbul TMK'nın 10. maddesiyle görevli 1 No'lu Hakimliğin,
soruşturmayla ilgili "kısıtlılık kararı" verdiği, bu nedenle
şüphelilerin ve müdafilerinin dosya içeriğini bilmediği belirtilen
dilekçede, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17 Ocak 2014'te
soruşturma hakkında yayın yasağı koyduğu hatırlatıldı.
"BU AÇIK BİR YEKTİ GASBI"
Başbakan Erdoğan'ın, gizlilik nedeniyle resmi bir bilgiye sahip
olmadığı vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi: "Görülmektedir ki
bir kısım cumhuriyet savcıları, görevlileri, Anayasa'nın 100, TBMM
İç Tüzüğü'nün 107, 5235 sayılı Kanun'un 16 ve 21. maddeleri ile
CMK'nın 160 ve 161. maddelerine göre, kendilerinde olmayan
yetkilerle, Anayasa'nın ilgili maddelerini bazen doğrudan, bazen de
dolaylı yollardan ihlal ederek, Başbakan'ın sürekli görüştüğü
kişilerin önemli bir kısmının telefonlarını dinleyerek, müvekkilimi
dinledikleri ortaya dökülen evraklardan ve ses kayıtlarından
anlaşılmaktadır. Bu açık bir yetki gasbı olup, yapanlar açısından
ciddi sorumluluk gerektiren haldir. Bu davranış, ilgililer
açısından TCK'nın 132, 133, 134 ve 137. maddelerindeki suçları
oluşturmaktadır.
Öte yandan soruşturma sırasında, Başbakan'ın telefonla konuştuğu
bazı kişiler hakkında, dinleme kararı alınmış ise müvekkilimizin bu
kişilerle konuşması kaydedilmeyip, derhal soruşturma dosyasından
çıkartılmalı, veyahut Anayasa'nın 83. maddesine göre derhal TBMM
Başkanlığına bildirilmeliydi. Aksi hal, TCK'nın 138. maddesine
göre, kanuna aykırı bu dinleme kayıtlarını yok etmekle görevli olan
kişilerin, yok etmemesi suçunu teşkil etmektedir."
"SONUÇLARINA KATLANMALARI GEREK"
Hazırlık soruşturmasının, CMK'nın 157. maddesine göre gizli olduğu
belirtilen dilekçede, şunlar ifade edildi: "Bu soruşturma
açısından, çok defa ayrı mahkemeler gizlilik ve yayın yasağı kararı
vermiştir. Soruşturma dosyaları, bu soruşturmayı yürüten kamu
görevlerinin vicdanlarına ve meslek ahlaklarına tevdi edilmiştir.
Gizli soruşturma, daha ilk dakikadan itibaren tüm medyaya servis
ederek 'özel kutular' ve 'para sayma makineleri' ayarlanarak
yürütülmüş, 'algı operasyonlarıyla' kamuoyu oluşturma gayreti içine
girilmiştir. Esas amaç soruşturma yapma olmayıp, Anayasa'nın 6.
maddesinde ifade edilen 'kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet
yetkisinin kullanımıdır. Yine bu davranış, Anayasa'nın başlangıç
kısmında yer alan, 'Anayasa'da gösterilen hürriyetçi demokrasi ve
bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı'
kuralının ihlalidir. Hükümeti devirmek için plan yapanların
elbetteki bu davranışlarının sonuçlarına katlanması
gerekmektedir."
Soruşturmadaki görevlerini hukuka aykırı olarak ihlal eden
şüphelilerin, gizli bilgileri Kemal Kılıçdaroğlu'na verdiği,
bunların TBMM Grup toplantısında yayımlandığı kaydedilen dilekçede,
Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Erdoğan'a ithafen söylediği, "hırsız
oğlunu arabayla götürüyor" sözünün, hakaret suçunu oluşturduğu
kaydedildi.
"BAŞTAN MAHKUM EDİLDİLER"
Dilekçede, Kılıçdaroğlu ve diğer şüpheliler hakkında,
"haberleşmenin ve soruşturmanın gizliliğini ihlal, kişiler
arasındaki aleni olmayan konuşmaların hukuka aykırı şekilde ifşa
edilmesi, yargı görevini yapanı etkileme, görevi kötüye kullanma ve
kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçlarından kamu davası
açılması talep edildi.
Yapılan yayınlarla, adil yargılamayı etkileme faaliyeti
yürütüldüğü, oluşturulan kamuoyu baskısı nedeniyle tüm
şüphelilerin/kişilerin halk nezdinde baştan mahkum edildiği,
böylece "masumiyet karinesi" ve "lekelenmeme hakkının" yok
sayıldığına ifade edilen dilekçede, şüphelilerin cezalandırılması
istendi.