Erdoğan'dan Hakan Fidan yorumu; Sır küpümdü, yorulmuş artık!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hakan Fidan'ın istifasının perde arkasını açıkladı. Erdoğan, "Doğru bulmuyorum ama yorulduğunu söyledi ve böyle bir adım attı." dedi.
Kolombiya ziyaretine giderken uçakta gazetecilerin sorularını
yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Şahsımla ilgili ailemle
ilgili tehditler var. Şahsımla alakalı olarak öldürmek ve benzeri
türden hakeza, ailemle alakalı olarak da bazı tehditler söz konusu.
Siz tabii korumalarınızı falan güvendiğiniz insanlar olarak
görüyorsunuz ama bakıyorsunuz onların içinden de çıkıyorlar. Bir
tanesi ya da iki tanesi öyle olabiliyor. Böcek olayında olduğu
gibi” dedi.
Erdoğan " 'Hakan Fidan'ın istifasını doğru bulmuyorum' dediniz.
Daha detaylı bilgi vermeniz mümkün mü?" şeklindeki soruya da, "Daha
öncesinde söz konusu arkadaşı özel temsilci olarak görevlendirdiğim
anlar da olmuştu. Dolayısıyla bu makama gelmiş olan bir
kardeşimizin milletvekili adayı olmak ya da onun ötesinde bazı
görevleri kafasında planlamak gibi bir durumu olabilir. Ya da ona
belki bu tür bazı vaatlerde bulunulmuş olabilir, orasını bilemem.
Dolayısıyla doğru bulmuyorum ama kendileri artık yorulduklarını
söyleyerek, burada daha fazla devam edemeyeceklerini söyleyerek
maalesef böyle bir adım atmayı uygun buldular ve bu adımı attılar."
cevabı verdi.
Erdoğan, “paralel yapı” dediği cemaate yönelik eleştirilerini
sürdürerek “Bugün PKK terör örgütü bile uluslararası camiada
bunların Türkiye’ye verdiği zararı vermemiştir. Bunlar uluslararası
camiada uluslararası parlamentolarda, devlet başkanlarıyla,
şunlarla bunlarla her türlü kirli ilişkiler içine girerek Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’ni kötüleme gayreti içindeler. PKK bunların bu
yolunu denemiyor. Onların denediği yol silahlı eylemler” diye
konuştu.
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila’nın bugünkü
yazısında yer verdiği habere göre, iç güvenlik paketi yasa
tasarısına yönelik eleştirilere de yanıt veren Erdoğan, “İç
güvenliğin olmadığı ortamları seviyorlar. İç Güvenlik Paketi
çıkmazsa bu seçimleri bundan öncekiler gibi silahların gölgesinde
yaparız. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da” diye konuştu.
Fikret Bila’nın Milliyet gazetesinin bugünkü (10 Ocak 2015)
nüshasında yayımlanan, “Fidan ‘sır küpüm” başlıklı yazısı
şöyle:
“Fidan ‘sır küpüm”
Kolombiya’nın FARC sorunu vardı. İki yıldır masada oturuyorlar.
Bizde de benzer bir sorun var. Terörle mücadele konusunu ele alacak
mısınız?
- Terörle mücadele konusunda görüşmelerimiz olacak. Kolombiya bize
göre sanki daha avantajlı bir konumda. Onlar vardıkları noktayı,
biz vardığımız noktayı, çevremizde gelişen terör eylemlerini ele
alacağız. Küba’da 4 bin kadar Müslüman var. Ortaköy camiinin
benzerini yapmak için başvurduk. Suudiler de başvurmuş, bekliyoruz.
İzin çıkarsa yapacağız.
‘Net söyledim ama...’
Hakan Fidan’ın istifasını doğru bulmuyorum dediniz...
- MİT sıradan bir kurum değildir. Sıradan bir insanı da kolay kolay
getiremeyiz oraya. Çok sık eleyip ondan sonra gelinebilen bir
makamdır. MİT’in başında son derece güvenilir bir kişi olmalıdır.
Nitekim ben oraya son derece güvenilen, hatta sır küpüm olarak
görebileceğim birini getirmiştim. Daha öncesinde söz konusu
arkadaşı özel temsilci olarak görevlendirdiğim anlar da olmuştu.
Dolayısıyla bu makama gelmiş olan bir kardeşimizin milletvekili
adayı olmak ya da onun ötesinde bazı görevleri kafasında planlamak
gibi bir durumu olabilir. Ya da ona belki bu tür bazı vaatlerde
bulunulmuş olabilir, bulunmuş olabilirler orasını bilemem. Ama ben
kendisine açık ve net olarak ‘ayrılmanı doğru bulmuyorum’ dedim.
Senin göreve devam etmen gerekir çünkü burası rastgele bir yer
değil. Siz gidersiniz sizin yerinize bir başkası gelir, o ayrı
mesele. Bunu normal bir memuriyet olarak görebilirsiniz. Ama bu
öyle bir makam değil.
Dolayısıyla doğru bulmuyorum ama kendileri artık yorulduklarını
söyleyerek, burada daha fazla devam edemeyeceklerini söyleyerek
maalesef böyle bir adım atmayı kendileri için uygun buldular ve bu
adımı attılar. Bundan sonraki süreç Sayın Başbakan’a ait olan bir
süreçtir. Yerine kim gelecekse sayın Başbakan teklif yapar. Biz de
onar ya da onamayız. Kimin geleceği çok önemli çünkü bizim paralel
yapıyla mücadele esnasında neler yaşadığımız, neler çektiğimiz her
şey ortada. Böyle bir ortamda böyle bir tabloyla karşı karşıya
kalmayı ben asla doğru bulmam.
‘Sen kendine bak’
Bu süreçte sıkıntı olur mu?
- Yok, ne sıkıntı olacak. Ben her zaman söylüyorum. Tek kişi dahi
kalsam ben bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürürüm. Paralel yapı ve
benzerleriyle...
Kılıçdaroğlu’nun bazı açıklamaları olmuştu, “Başbakanlık’ta boşluk
var, orayı dolduracak, o yüzden istifa etti” gibi.
- Sen mevcut Başbakan’ın gidip gitmeyeceğiyle ilgileneceğine
kendine bak. Sen nereye gelebiliyorsun ona bak. Kendisinin böyle
bir hayali, böyle bir derdi yok. Ben başbakan olabilir miyim bunu
düşünmüyor, Davutoğlu üzerinden politika üretmeye kalkıyor.
New York Times’ta yayınlanan Gülen imzalı yazıyı biliyorsunuz. Daha
sonra Temsilciler Meclisi’nden 88 kişinin imzası olan bir mektup
gönderildi Kerry’ye. Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı vs.
gibi bir içerik taşıyordu bu mektup.
- Bu atılan adıma karşı, mektuba karşı parlamentoda Amerika-Türkiye
Dostluk Grubu milletvekillerimizin bir karşı yazısı olacak Sayın
Kerry’e. Arkadaşlar zannediyorum hazırlıyorlar. Benim için manidar
olan, gerek o yazıyla ilgili gerek seçim kampanyalarında partilere
yapılan bağışlar vs. ile ilgili bilgiler geliyor. Nereden nereye
nasıl kaynaklar aktarıldığı noktasında da keza bilgiler geliyor.
Öyle sanıyorum ki bunlar yarın kitaplar haline, belgeseller haline
gelecek ve uluslararası siyaset camiasını sarsacak nitelikle şeyler
ortaya çıkacak.
Çok ilginç şeyler var; bakın bu sabah (dün) 21 kişilik bir
operasyon yapıldı, öyle değil mi? Bu operasyonun liste başında kim
var? Fethullah Gülen var, alt sıralarda da malum alınan isimler
var. Bunlarla ilgili adımı emniyet-yargı müşterek olarak
sürdürüyor. Artık iş derinleştirilmeye başladı. Derinleştikçe başka
şeyler de ortaya çıkmaya başlayacak. Türkiye’deki şehir imamları
açıklandı ve bunların hepsi birden kaçıverdi. Yakında belki de
ülkelerin imamları açıklanacak. Ülkelerin imamlarının
açıklanmasıyla birlikte uluslararası camiada bakalım neler olacak.
Ben geçen gün Mali Cumhurbaşkanı’na bunu açıkladım. Mali
Cumhurbaşkanı hiç tereddütsüz anında, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ne ters
hareket eden kim varsa bize ters hareket etmiş olur. Gereğini
yaparız’ dedi.
En son yaptığınız konuşmalarda ‘bana ve aileme tehditler geliyor’
dediniz. Biraz açar mısınız?
- Bursa’daki konuşmamda da belirttiğim gibi bu konuda bize gelen
bilgiler bu yönde. Şahsımla ilgili ailemle ilgili tehditler var.
Şahsımla alakalı olarak öldürmek ve benzeri türden hakeza, ailemle
alakalı olarak da bazı tehditler söz konusu. Siz tabii
korumalarınızı falan güvendiğiniz insanlar olarak görüyorsunuz ama
bakıyorsunuz onların içinden de çıkıyorlar. Bir tanesi ya da iki
tanesi öyle olabiliyor. Böcek olayında olduğu gibi.
Adam kalkıyor mesela mahkemede “Cumhurbaşkanı bana çok güvendiği
için, beni çok takdir ettiği için Libya’ya gönderdi” diyor. Adamı
ben tanımam, bilmem. Bunu söyleyecek kadar bunlarda yalan meşrudur.
Aynı şekilde orada olan koruma müdürünün durumuna bakıyorsunuz,
benim koruma müdürüm emri altında olan polis memurlarını
tanımayacak da ben mi tanıyacağım? Bunları tanıyabilen o, istediği
yere yerleştirebilen, sevk ve idare eden o ve diyor ki Başbakan’a
en yakın yerde olan bendim, çok severdik... İyi severdin de, bu ne?
Nasıl oluyor da bunlar buralara kadar sızıyor. Şimdi birçok yerden
öyle enteresan bilgiler gelmeye başladı ki... Artçı ekiplerde
benzer tezgahlar kurulmuş. Öncü ekiplerde keza. Ama bunları neden
sonra, birçok olayın meydana gelmesiyle tespit edebildik.
‘İnsana acımıyorlar’
Bu son operasyonda terör bağlantısı ortaya çıkmış... Kabinenin
tamamını dinlemişler, bir tek İdris Naim Şahin’in dinlenmediği
söyleniyor. Terör örgütü oluşturup bunu hükümetin üzerine atma
iddiaları var. Bir de önceki operasyonlarda da 30 kişinin gözaltına
alınıp sadece ikisinin tutuklanması gibi durumlar yaşandı...
- Bu durum maalesef kamuoyunda olumsuz bir algı ortaya çıkartıyor.
Bugünkü operasyon neticesinde de nelerin olabileceğini göreceğiz.
Temenni ederim ki, burada aynı yanlışa düşülmez. Daha isabetli bir
yargı kararı oluşur. Tabii bu yargı kararının uluslararası boyutu
olabilir. Devam eden yargı süreçlerinde de bazı şeylerin ortaya
çıkabileceği kanaatindeyim.
İşledikleri suç boyutuyla konuşuyoruz paralel yapıyı ama aynı
zamanda politik bir yapı olduğunu da kavrıyoruz. Yapının
işlemesinde bir inanç boyutu da var. Bunlardan boşalan yeri başka
yapıların başka cemaatlerin doldurma ihtimali yok mu?
- Bazı yazarlar bunların “Opus Dei” (İspanya’da ortaya çıkan
Katolik tarikatlarından) tarikatını çağrıştıran bir yapılanma
olduklarını ileri sürüyorlar. Aslında bunlar daha ziyade ABD’deki
“Evangelist”lerin bazı radikal unsurlarını çağrıştırıyorlar. Bunlar
tarikat havasında değiller. Bu orada (Amerika’da) fazla yaşamanın
getirdiği bir şey de olabilir. 1999 Türkiye’den gidiş ve gidişten
itibaren orada yüklenilen görev ve bu yüklenilen görevle birlikte
yapılan şeyler orada. Ama tabanları bunu bilmiyor. Tabanları bunu
tamamen dini meşruiyet olarak algılıyor bunlar da o dini meşruiyete
sarılıyorlar. Öyle şeyler var ki bulunduğumuz makam bunları
söylememize müsaade etmiyor. Bunlarda bir kere “insana acıma” diye
bir şey yok.
Geçenlerde bir başlık atmışlardı: “Kod adı Süfyan yeri Sincan.”
Kimin kod adı Süfyan? Beni kastediyorlar. Beddua seansları
yaptılar. Hak noktasında haklarımızı aldık. Hukuk halk nezdidir.
Bunu aldık. Yasal hakkımızı almak için uğraşıyoruz. Yasal bazı
düzenlemeler yaptık. Ama onların işine yaradı. İş 2010’da
referandumla başladı. Ama bu iş bumerang gibi. Onlar savurdu şimdi
onlara döndü. Haziran seçimleri bu yüzden önemli.
Bana hakaret eden bakanı görevden aldı
Yeni Suudi kralının açıklamaları var. Mısır’da İhvan’a yönelik
süreç tersine döner mi?
- Kral Abdullah ile şimdiki Kral Selman kıyası yapmam doğru olmaz.
Kral Abdullah ile Suriye konusunda aynı fikirdeydik. Bizi takdir
ediyordu. Ama darbe konusunda ayrıştık. Kral Selman göreve
geldikten sonra attığı adımlarla inanıyorum ki iki ülke arasındaki
ilişkiler eski günlerine dönecektir. Cenaze töreninde görüştük.
Gelince bu ülkeyi ziyaret edeceğiz. Kral Selman ile Kral Abdullah
ölmeden önce de görüşmüştük.. Kral Selman değişiklikler yaptı. Kral
Selman’ın görevden aldığı bakanlardan biri vardı ki şahsım hakkında
çok ağır hakaretler yapmıştı. Onu görevden aldı ki bu
manidardır.
7 Haziran’da anayasa ve başkanlık oylanacak
Başkanlık konusunda bir model var mı? Hayalinizde nasıl bir
başkanlık var?
- Biz başkanlık çalışmasını aslında yaptık. Söylediğimiz aslında
yeni de değil.. Hatırlayın bir önceki dönemde benim başbakan
olduğum sırada çalışmaları yapmış hatta Meclis Anayasa Komisyonu’na
göndermiştik. Bizim başkanlık konusu ile ilgili çalışmalarımız
hazır. Bizim için ekonominin ve demokrasinin at başı gittiği bir
sistemdir. Başkanlık sisteminin denetim mekanizmasını kaldırdığı
yalanını da söylüyorlar. Olabilir mi böyle bir şey? Aksine
denetimin daha da arttığı bir sistemdir. Yeni anayasanın içinde
başkanlık mutlaka yerini almalıdır. Çözüm süreci yerini almalıdır.
Demokrasi paketleri yerini almalıdır.
Bu seçim yeni anayasanın ve başkanlık sisteminin oylanacağı bir
seçim mi olacak? Vatandaş böyle mi görmeli?
- Evet. Aynen öyle olacak. Sayın Başbakan da böyle söylüyor. Seçim
bunun üzerine, bu oylanacak.
Başkanlık açıklamaları konusunda Sayın Davutoğlu’nun sona kalmasını
eleştirenler oldu? Ak Parti seçmeni ne düşünüyor?
- Kamuoyu araştırmalarına bakıldığında tabanın elbette ki yüzde yüz
‘evet’ demesi söz konusu değil. Ama kahir ekseriyet ‘evet’ diyor.
Bu seçim Türkiye açısından kırılma dönemini yaşayacak. Muhalefetin
başkanlığa karşı olmasının nedeni başkanlık olursa sadece iki güçlü
parti olacak. Bundan korkuyorlar.
Paket olmazsa seçim silahların gölgesinde olur
İç Güvenlik Paketi’ne yönelik yoğun eleştiriler var...
- İç güvenliğin olmadığı ortamları seviyorlar. İç Güvenlik Paketi
çıkmazsa bu seçimleri bundan öncekiler gibi silahların gölgesinde
yaparız. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da. Vatandaş ne diyor; can
güvenliğimizi sağlayın ki oyumuzu güvenle kullanalım. Bakın
muhalefet ne diyor ‘elinde molotoflarla gidenlerin önünde giderim’
diyor. Ellerinde molotof, demir bilye olanlara ‘direnme hakkını
kullanın’ diyor. Ana muhalefetin başı molotof için ‘direnme hakkı’
diyor. Yavru muhalefet de ondan geri kalmıyor. Böyle bir demokrasi
olamaz, bu şekilde parlamenter demokrasiyi savunamazsınız.
Bakıyorsunuz MHP de onların yanında yer alıyor. Bunların dördüncüsü
de paralel yapı.
‘Anlamsız bir açıklama’
HDP’den, ‘barajı aşamazsak Diyarbakır’da alternatif Meclis kurarız’
yönünde ifadeler duyuluyor. Süreçle ilgili tavır ve açıklamaları
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Siyasetin içinde adeta doğdum, büyüdüm, bu noktalara geldim. Bu
isimlerin yaptığı açıklamanın Türkiye gerçekleriyle bağdaşır bir
durumu yok. Eğer A partisi B partisi barajı aşamazsa bu durum yüzde
elli oyla anayasayı değiştirecek noktaya getirir sizi. Onların
Diyarbakır’a ayrı bir parlamento sözleri bir anlam ifade etmiyor.
Bu kaosun önlenmesi için de İç Güvenlik Paketi önemli. Çıktığı
takdirde illegal yapılanmaların tamamının önüne geçilecektir. Bize
kadar devlet öncelikli bir bir durum vardı. Bizimle millet
öncelikli bir devlet oldu. Bunu engellemeye çalışırlarsa bedelini
öderler. Özgürlükler benim özgürlük alanıma kadar serbesttir. Bu
illerde sadece onlara oy verenler yaşamıyor. Onlara neler neler
yaptınız. Şehirde cam çerçeve indirdiniz. İç Güvenlik Paketi’yle
bunları yapamayacaksınız.
PKK bile Türkiye’ye bu zararı vermedi
MGK’da bu konu karar haline geldi. Buna rağmen ülke için tehdit
görülen bu konudaki mücadeleye yönelik sizin bir endişeniz mi var
ki, ‘ben yalnız başıma kalsam bile tek başıma mücadele edeceğim’
diyorsunuz, tüm kurumlar gerekli hassasiyeti göstermiyor mu?
- Ben kendi hassasiyetimi ortaya koyuyorum. Ve hükümetten, tüm
kurumlardan bu hassasiyeti bekliyorum. MGK kararı iletildikten
sonra hükümet gerekli adımları attı. Nisan ya da mayısta
yayımlanacak olan MGK Ulusal Güvenlik Siyaset Belgesi’nin içine bu
girmiş olacak. Bu aynı zamanda yargının elinde de önemli bir
dayanak olacak, atacakları adımlarda önemli bir yeri olacağına
inanıyorum. Buna ne kadar önem verdiğimi ifade etmek için tek de
kalsam sürdüreceğim diyorum. Bugün PKK terör örgütü bile
uluslararası camiada bunların Türkiye’ye verdiği zararı
vermemiştir. Bunlar uluslararası camiada uluslararası
parlamentolarda, devlet başkanlarıyla, şunlarla bunlarla her türlü
kirli ilişkiler içine girerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni
kötüleme gayreti içindeler. PKK bunların bu yolunu denemiyor.
Onların denediği yol silahlı eylemler.
Medya özgürlüğü yokmuş, Türkiye’deki medya özgürlüğü bugün
Amerika’da yok. New York Times’ta böyle bir yazıyı nasıl çıkartıyor
bunlar? Acaba siz Türkiye’de Amerika aleyhine böyle bir yazı
çıkartabilir misiniz? Çünkü bunlar arazinin rengi neyse o renge
rahatlıkla uyabiliyor. Onu oradan çıkarabilmek öyle kolay bir iş
değil. Ve bizim çok hassas kurumlarımızın içerisindeki sızmaları
bile aynen o şekilde. Değerler noktasında herhangi bir şeyleri söz
konusu değil. İşte şimdi diyelim ki bakın faizsiz banka değil mi,
işte katılım bankası. Ne yapıyor, diyor ki gidin bankalardan kredi
alın, aldığınız krediyi getirin buraya yatırın. Böylece burayı
ayağa kaldıralım gibi yollar kullanılıyor. Aynı şekilde mesela
Kestanepazarı’na ilk geldiği zamanlarda yaptığı konuşmalar,
açıklamalar var, ama bir de 28 Şubat sürecinde yaptığı açıklamalar
var. Nerelerden nerelere geldi.