ERDOĞAN'DAN DEMİRÖREN'E: GAZETELERİ ALDIN AMA HALA PATRON OLAMADIN!
Gazeteci Mustafa Mutlu, Vatan gazetesiyle yollarını ayırdıktan sonra bugün ilk kez Aydınlık okurlarına "Merhaba" dedi.
Mustafa Mutlu, Aydınlık’ta kaleme aldığı ilk yazısında Başbakan
Erdoğan’ın, Demirören’e söylediği tartışma yaratacak şu sözleri
aktardı: "Gazeteleri aldın ama sen hâlâ patron olamadın. Bu Mustafa
Mutlu denilen adam hâlâ bizi eleştirmeye devam ediyor"
İşte Mustafa Mutlu’nun Aydınlık gazetesinde yayınlanan "Merhaba!"
başlıklı ilk yazısı:
"Merhaba! İlk yazıda âdettendir; yazar kendisini anlatır
okura...
"Ben şöyleyim, bunları yazacağım, şunların peşine düşeceğim!"
Aydınlıktaki bu ilk yazıda asla böyle bir şeye ihtiyaç
duymuyorum.
Çünkü yıllardır "fikir akrabası"yız biz...
Siz beni tanıyorsunuz; ben de sizi! Birlikte az gaz yemedik
Silivri’deki mahkeme önünde...
"Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" diye az bağırmadık Gezi
Direnişi’nde...
İçinizden birileri suyunu paylaştı benimle, birlikte gözyaşı döktük
polis tarafından vurulup öldürülen gençlerimizin ardından...
Bu yüzden kendimi anlatmayacağım size; tanıyorsunuz zaten...
Siz hatırlamadıysanız bile ben çok iyi tanıyorum sizi! Fikir
akrabamsınız ki öz akrabalarımdan yakın...
Merhaba!
Yeni bir kitap yazdım; adı, "Dön Kardeşim..." Ekim’in ilk
haftasında buluşacak sizinle... O kitapta da anlattım: Bu ayın
3’ünde on yıldır çalıştığım gazetemden attılar beni; dayanamadılar
baskıya! "Beyefendi" üç haftada bir "saray"a buyur edip bir güzel
firçalarmış bunları...
"Gazeteleri aldın ama sen hâlâ patron olamadın. Bu Mustafa Mutlu
denilen adam hâlâ bizi eleştirmeye devam ediyor" dermiş...
Kendilerinin yalancısıyım; onlar söyledi bunu bana! "Dön kardeşim"
dediler! "Nasıl?" diye sordum.
"Herkes nasıl dönüyorsa öyle dön sen de" diye akıl verdiler.
Onlara da söyledim; "dönme organım" bozuk benim, bu yüzden dünyaya
geldiğim günden beri hep aynı yönedir yolculuğum: Banşa, sevgiye,
adalete, eşitliğe, özgürlüğe, saygıya, insanca yaşama uçarım
sadece, ışığa uçan kelebek gibi! Zalim, babam olsa çıkarım
karşısına...
Sömürüyü, baskıyı, işkenceyi, haksızlığı kaldırmaz yüreğim! Din
tacirlerine ve ülkeyi bölmek isteyenlere, fren tutmaz
kalemim...
Merhaba!
İşimden attılar beni, susturmak istediler.
Sandılar ki "paçavra"ya çevirdikleri o gazetede yazmazsam;
kurtulacak iktidarları! O kadar yanıldılar ki; bunu yaptıkları için
yakındır pişman olmaları...
"Yazacak yer bulamazsam, duvara yazarım" elemiştim; işimden
atılmadan önce...
Duvara gerek kalmadı: bütün onurlu gazeteler kapılanın sonuna kadar
açtılar...
"Aydınlık"ı seçtim, "aydınlığa koşmak" için...
Beni susturmak isteyenler sayesinde bileklerimdeki kelepçe kırıldı;
çok daha özgürüm artık...
Merhaba!
Gazetecilik meslek ilkelerini "anayasası" kabul eden...
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ndeki haklarına
sahip çıkan, sorumluluklarım yerine getirmeye çalışan sıradan bir
"gazeteciyim" sadece...
Kimileri ticaret yapar, kimileri hasta iyileştirir, kimileri makine
üretir; benim işim ise "soru sormak"tır yalnızca! Sorunun hasını,
zorunu, hatta yanıtsız olanını bulup sormaktır en büyük zevkim!
"Karar" beyan etmem, ahkâm kesmem; hem buna ihtiyacınız var mı
ki?
Soru sorarım sadece... Herkesin aklına gelen ama sorulmayan ya da
kimsenin aklına gelmeyen soruları! Bazılarının sandığı gibi "biraz
soluklanmaya" gelmedim buraya, niyetim kalıcı olmak; tabii siz de
isterseniz...
Çok yorgunum, bir yer yatağı serer misiniz?
Merhaba!"