'Erdoğan'a hakaret şiiri' yarışmasını kazanmıştı! Sabah'a yazar oldu!
Gazete, "İngiltere Dışişleri Bakanı Sabah'a yazdı" ifadeleriyle Johson'un "Somali'de Güvenlik ve İstikrar" başlıklı yazısını duyurdu.
Ülkesinde katıldığı bir şiir yarışmasında "Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'a hakaret ettiği" iddiası ile gündeme gelen İngiltere
Dışişleri Bakanı Boris Johnson, hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah
gazetesine konuk yazar oldu.
2008-2016 yıllarında başkent Londra'nın belediye başkanlığını
yapan, aynı zamanda Osmanlı döneminde Damat Ferit Paşa hükümetinde
bakanlık yapmış Ali Kemal'in de torunu olan İngiliz Bakan Johnson
ülkesinde katıldığı bir yarışmada "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret
ettiği" iddiası ile gündeme gelmişti.
Johnson'ın Sabah gazetesinde bugün yayımlanan "Somali'de
güvenlik ve istikrar" başlıklı yazısı şöyle:
Bir ülkenin başkentine seyahat etmek için tavsiye edilen seyahat
şeklinin silahlı konvoy olması hiçbir zaman iyi bir işaret
değildir.
Mogadişu caddelerinde ilerlerken ve solmuş harabe binalardan
geçerken Somali'de yıllardır yaşanan kargaşanın yarattığı yıkımı
hissettim.
Ve benim bugün Birleşik Krallık bayrağının dalgalandığı İngiltere
Büyükelçiliği'nin olduğu Mogadişu'ya gelebilmiş olmam bile
olağanüstü bir durum.
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanları bir yana, Somali'nin hükümet
yetkilileri bile kendi başkentlerine -hatta kendi ülkelerine-
yıllardır gidemiyorlardı.
Somali kabinesi ve devlet başkanı, yönetmek bir yana, giremedikleri
ülkeleri konusunda bitmeyen toplantılar yaptıkları Nairobi'de
sıkışıp kalmıştı.
Onların yokluğunda Mogadişu, şehrin İtalyan tarzı beyaz caddelerini
moloz yığınına çeviren savaş baronlarının yağmalarına maruz
kaldı.
Sonunda, El Kaide'nin Doğu Afrika kanadı olan El Şabab'a bağlı
teröristler Somali'nin güney bölgesinin büyük bölümünü ele geçirdi
ve kendi acımasız kurallarını dayattı. Somalili bir liderin dediği
gibi ülke, "kendisi, komşuları, bölge ve tüm dünya için bir
tehlike" haline geldi.
Bugün bunların hepsi değişti.
AMISOM olarak bilinen Afrika Birliği Somali Misyonu'nca harekete
geçirilen cesur Afrikalı askerler gidişatı El Şabab aleyhine
değiştirerek teröristleri Mogadişu'dan attı ve binlerce kilometre
karelik bölgeyi bağımsızlığına kavuşturdu.
Resmi hükümet Somali'ye döndü ve ülkeyi özenli bir şekilde sıfırdan
yeniden kurma işine girişti. 2013'te Birleşik Krallık olarak
Büyükelçiliğimizi yeniden açtık ve Somali'nin küllerinden yeniden
doğmasını sağlayan uluslararası çalışmaların yürütülmesine destek
olmaları için diplomatlarımızı gönderdik.
Ve bu yıl şubatta bir dönüm noktasına gelindi. Devlet Başkanı
Farmajo, iktidarı barışçı yollarla elde ederek Mogadişu'da görevine
başladı.
Yıllar süren kanlı çatışmalar ve anarşi sonrasında bu çok önemli
bir toparlanma hikayesidir. Ancak daha yapılacak çok şey var.
İşte bu nedenle tüm bunlar pahasına elde edilen gelişmeleri daha da
ilerletmek amacıyla 11 Mayıs Perşembe günü Londra'da yapılacak bir
toplantıya eş başkanlık yapacağım.
Şu ana kadar El Şabab ile mücadelenin ceremesini AMISOM askerleri
çekti; Birleşik Krallık ve diğer Batılı devletlerin sağladığı
eğitim ve finansmanla bu savaşı yürüttüler.
Ben Mogadişu'dayken AMISOM askerlerinin becerilerini artırmaya
yardım eden Birleşik Krallık askerleri ile tanışma ayrıcalığını
yaşadım.
Ancak Somali sonsuza kadar yabancılara bel bağlayamaz; kendi
ülkelerinin güvenliği için kendi kuvvetlerinin sorumluluk alması
gerekecektir.
Benim için Londra Konferansı'nın önceliklerinden birisi yeni bir
Güvenlik Anlaşması yapmak olacaktır.
Basit haliyle, Somalili liderlerin hayati önem taşıyan güvenlik
reformlarını, ki buna net bir Ulusal Ordu planı yapılması da
dahildir, uluslararası toplumun sağladığı destek ve eğitim
karşılığında yürüteceği bir anlaşmaya varmayı istiyorum.
Ve şartlar uygun olduğunda da Somalili askerler AMISOM ittifak
kuvvetlerinden görevi devralacaktır.
Bunun gerçekleşmesi için merkezi hükümet ve federal devletler
arasında gücün bölünmesi dahil ileriyi gören siyasi anlaşmaların
yapılması gerekli olacaktır.
Somali için nihai hedefimiz 2021'de tek kişi tek oy seçimleri
yapmaktır.
Maalesef bütün bu büyük görevleri gölgeleyen muhtemel bir facia
var. Somali şu anda milyonlarca insanın açlık çektiği ve sıkıntı
içinde olduğu korkunç bir kuraklıkla başetmeye çalışıyor.
Ben bu satırları yazarken, acil yiyecek ihtiyacı içinde olan
Somalilerin sayısı altı milyondur -ve çok ciddi bir kıtlık riski
bulunmaktadır.
Somali'yi vuran son kıtlığın 2011'de olduğunu ve 260 bin civarında
insanın öldüğünü unutmamalıyız.
Hızlı ve kararlı şekilde hareket edersek bu afeti yine de
önleyebiliriz. Birleşik Krallık, bir milyondan fazla insana
yiyecek, su ve ilaç sağlayarak bu konuda önderlik yapmaktadır.
Mogadişu'da olduğum süre içinde BM'nin uzman biriminin hangi
bölgelerin en fazla yiyecek sıkıntısı yaşayacağını nasıl net olarak
tahmin edebildiklerini gördüm.
Bu nedenle BM ve uluslararası toplumun Somali'nin ihtiyaç duyduğu
yardımı sağlaması gerekiyor. Ve ülke idarecilerinin de yardım
kuruluşlarının nerede olursa olsun aç insanlara güvenli şekilde ve
herhangi bir engelle karşılaşmadan yemek dağıtabilmesine destek
vererek kendilerine düşen görevi yerine getirmeleri gerekiyor.
Güvenlik konusunun halledilmesi, merkez ile bölgeler arasında gücün
paylaşılması, başka bir kıtlığın önlenmesi; bütün bunlar oldukça iç
karartıcı zorluklar. İşte bu nedenle bu hafta yapılacak Londra
Konferansı önem taşıyor. Riskler o kadar fazla ki başarısız olma
lüksümüz yok.