ERDOĞAN SİYASİ GÜCÜ ARTTIKÇA TAHAMMÜLSÜZ OLUYOR! TAHA AKYOL'DAN SERT ANALİZ!
Taha Akyol, zamanla Başbakan Erdoğan'da gördüğü üslub farklılıklarını ve otoriterliğin göstergelerini anlattı
Hürriyet yazarı Taha Akyol bugünkü köşesinde Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün temel atma törenini izlerken gurur duyduğunu fakat Başbakan Erdoğan’ın siyasi gücünün artması sonucunda otoriter ve tahammülsüz hale geldiğini yazdı.
Akyol köşesinde Erdoğan’ın üslubunun da iktidarının ilk zamanlarında bugüne nazaran daha yumuşak olduğunu hatırlattı. Erdoğan’ın konuşmalarında daha öfkeli ve ötekileştirici olduğunu belirten Akyol bu üslubu iktidar süresinin uzaması ile güç kullanma eğiliminin artmasına bağlıyor.
İşte Taha Akyol’un bugünkü yazısının ilgili bölümü:
"OTORİTERLİK GÖSTERGESİ
Sadık Rıfat Paşa’nın 1857’de Sultan Aziz’e verdiği "Bize girişimci sınıf lazım" raporunu esas alırsak, bu gelişmeler, Türkiye’nin yüz elli yıllık rüyasıdır.
Ekonomimizin kazandığı ivme sayesinde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden sonra, mehter marşıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün temelinin atılmasından gurur duydum, 29 Ekim 2013’te iki kıtayı deniz altından birbirine bağlayan Marmaray’ın umarım Onuncu Yıl Marşı’yla hizmete açılmasından da gurur duyacağım.
Sorun, bu başarılara liderlik eden Tayyip Erdoğan’ın siyasi gücü arttıkça otoriter ve tahammülsüz hale gelmesidir.
Başbakan Erdoğan ilk ve ikinci iktidar dönemlerinde bugünkü gibi hırçın değildi, üslubu özenliydi.Üçüncü iktidar dönemindeki "tıksırıncaya kadar... kudurdular... iki ayyaş" gibi öfkeli ve ötekileştirici bir dille konuşmalar yapması, otoriterleşmesinin göstergesidir.
İlk iki dönemdeki demokrat Erdoğan’ın üçüncü dönemde otoriter Erdoğan’a yönelmesi!
GÜÇ KULLANMA EĞİLİMİ
Niye böyle? Maalesef, Martin Lipset’ten alarak öteden beri yazdığım bir eğilim: İktidar süresi uzadıkça güç kullanma eğiliminin artması, buna karşılık muhaliflerin tepkisinin artması ve neticede karşılıklı gerilimin tırmanması...
Başbakanların elinde "kamu gücü" olduğu için onların konuşmaları herhangi bir politikacıdan çok daha fazla etkilidir; toplumun belirli kesimlerinde "bastırılma duygusu" yaratır. Gerilimi büsbütün artırır.
Sayın Başbakan, hayat tarzları ve siyasi tercihleri farklı olan kesimlerde, bastırılma duygusu yaratmaktan sakınmalıdır. Tepkileri bastırmak, tarihte "sükûn" getiriyordu, çağımızda ise tepkileri keskinleştiriyor.
Erdoğan’ın buna ihtiyacı da yok. Hatta toplumda gerilimi düşürse, tepkileri yumuşatır.
Evet, AKP’nin sosyolojik oy tabanı olan "orta sınıflaşma" süreci, aynı zamanda liberal özgürlük fikrini de güçlendirdi. Böyle bir toplumda demokrasiye dayalı iktidarların davranışlarının da demokratik olması, toplumsal barış için de siyasi istikrar için de zorunludur."