ERDOĞAN İLE ERBAKAN ARASINDA HANGİ FARKLAR VAR?
Vatan yazarı Reha Muhtar, önceki gün toprağa verilen Necmettin Erbakan ile talebesi Tayyip Erdoğan arasındaki farkları sıraladı.
Erbakan'la, Tayyip Erdoğan arasındaki farklar...
Erbakan uzlaşmacı değildi, ama uzlaşmacı görünürdü...
Tayyip Erdoğan uzlaşmacı değil ve uzlaşmacı gibi de görünmek arzusunda değil...
Erbakan, söylemek istediği zinde güçlere “ters” gelecek şeyleri esprili bir dille kırmamaya özen göstererek yapardı...
Tayyip Erdoğan, “Kişisel samimiyet ve bildiğini haykıra haykıra okuma” tavrını sevmekte...
İroni ve espri Erbakan’ın zorda kaldığını ve sıkıştığını hissettiği zamanlarda sevdiği, sık başvurduğu bir üsluptu...
Erbakan böyle durumlarda, espri veya ironiyi değil, posta koymayı tercih ediyor...
***
Erbakan gergin olduğunda espri üretirdi...
Tayyip Erdoğan gergin olduğunda, “tavır” koyuyor...
Erbakan rahatladığında ciddileşirdi...
Tayyip Erdoğan rahatladığında yumuşayıp gülümsüyor...
Erbakan askerlerle ve “acayip” şeyler söylese bile muhataplarıyla çatışıyor gözükmekten kaçınırdı...
Tayyip Erdoğan, askerle veya değil, kafasına yatmıyorsa, İsrail Cumhurbaşkanı da dahil muhabatabıyla “One minute” deyip çatışmaktan çekinmiyor...
Erbakan, kendi bildiğini okurken görüntüde uzlaşı arardı...
Tayyip Erdoğan kendi bildiğini okurken, görüntüde kendi bildiğini okuduğunun bilinmesini istiyor...
***
Erbakan çok partili Türkiye demokrasisinde bir ilkti...
Adımları ürkek, başına gelmişlerden tecrübeliydi...
Tayyip Erdoğan çok partili Türkiye demokrasisinde geldiği cenahın ilki değil...
Erbakan’ın başına gelen tecrübelerden, Özal’ın cesaretinden harmanlı bir siyaset güdüyor...
Erbakan ürkekti...
Tayyip Erdoğan karşısındakini ürkütüyor...
***
Erbakan’ın arkasında ona rüzgar veren bir uluslararası konjonktür yoktu...
Erdoğan’ın arkasında var ve o bunu “çok iyi” kullanıyor...
Erbakan’ın “Cemaatle” ilişkileri limoni ve mesafeliydi...
Tayyip Erdoğan’ın cemaatle ilişkileri “bir elmanın iki yarısı gibi” değil...
Ne ki limoni ve mesafeli hiç değil...
“Beraber yürüyor bu yollarda...”
***
Erbakan koalisyon yapmak ve “ağız kokusu” çekmek zorundaydı...
Tayyip Erdoğan tek başına iktidar ve yürümesi gerekliliğini düşünüyor, yürüyeceği kadar...
Erbakan, 28 Şubat’taki dokuz saat süren toplantıda fazla direnmedi, daha fazla savaşa doğası müsait değildi...
Tayyip Erdoğan 27 Nisan’da direndi...
Cumhurbaşkanı seçtirirken de...
Erbakan’ın uluslararası destekleri sınırlıydı olsa olsa Alman desteğinden söz edilebilirdi...
Tayyip Erdoğan Alman değil, okyanus ötesi destekleri önemsiyor...
***
Hiçbir iktidar basına karşı pek “demokratik” olmadı bu ülkede...
Ne ki Erbakan medyayla çatışmayı göze almadı veya düşünmedi...
Tayyip Erdoğan basına meydan okumayı “polikasının doğal bir tezahürü saydı...”
Erbakan Türkiye’de “derin güçlerle” uzlaşmassa ne olacağını bilmiyordu ve uzlaştı...
Tayyip Erdoğan, “uzlaşırsa ne olacağını Erbakan örneğinden biliyor” ve uzlaşmamayı seçiyor...
Reha Muhtar/Vatan