Erdoğan Guardian için yazdı: 'Dünya mülteci yükünü Türkiye'yle paylaşmalı!'
İngiltere'de yayınlanan Guardian gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birinci Dünya İnsani Zirvesi için kaleme aldığı makaleye yer verdi.
İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesinde Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın bugün İstanbul'da Birleşmiş Milletler (BM)
bünyesinde düzenlenen Birinci Dünya İnsani Zirvesi için kaleme
aldığı bir makale yer alıyor:
"Bugün İstanbul'da başlayan Birinci Dünya İnsani Zirvesi,
Türkiye'nin dünyada en çok mülteciyi barındıran ülke olması
gerçeğinin, Birleşmiş Milletler tarafından takdir edildiğini
yansıtıyor.
Ancak küresel insani yardım sisteminin şu anki işlemeyen vaziyeti,
aciliyet nedeni haline gelmiş durumda.
Yaklaşık 60 milyon insan hayatta kalabilmek için insani yardıma
muhtaç. BM'ye göre evini terk edenlerin sayısı ve mülteci sayısı
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek düzeyine ulaştı.
Bunların neredeyse yarısı da henüz çocuk.
Suriye, Libya ve Yemen'de şiddetli çatışmalar can alıyor. Asya ve
Afrika'daysa etnik temizlikler ve doğal afetler çok sayıda ülkeyi
etkiliyor.
Sınır kapılarına hücum eden mültecilerin görüntüleri, kumsallarda
masum çocukların cansız bedenleri ve aşırı yoksulluk içerisinde
yaşam mücadelesi verenler, birçok yerde yaşanan günlük yaşamın
trajedisini gözler önüne seriyor.
Türkiye yüzyıllardır savaş ve baskılardan kaçanlar için bir güvenli
liman oldu. Bugün de 5 kıtada, 140'tan fazla ülkeye insani yardım
sağlıyoruz.
Türkiye bu alanda dünyanın en cömert ülkesi olmaya devam ediyor ve
milli gelirine kıyasla insani yardımlara en çok harcama yapan ülke
konumunda bulunuyor.
Hiç şüpheniz olmasın; Uluslararası toplum krizi sonlandırma yolunda
kalıcı bir adım atmadığı sürece Suriye halkının acıları
sürecek.
2011'de Suriyeli mülteciler için benimsediğimiz açık kapı
politikasıyla farklı etnik, dini ve mezhepsel kökenlerden 3 milyona
yakın Suriye'yi konuk ediyoruz.
Geçen 5 yıl içerisinde Türkiye, Suriyelilere sağlanan ücretsiz
eğitim, sağlık ve barınma imkânları için toplam 10 milyar dolar
harcadı.
Yaklaşık 600 bin Suriyeli ülkedeki iç savaşta hayatını kaybedip 13
milyon kişi de evini terk etmek zorunda kalırken dünya Suriyelileri
yüz üstü bıraktı; Türkiye'yse Suriye'nin diğer komşularıyla
birlikte çatışmanın sonuçlarıyla yüzleşmek üzere yalnız
bırakıldı.
Suriye'de savaş altıncı yılına girerken bu yükün paylaşılması için
daha adil bir mekanizmanın geliştirilmesi çağrısını yapıyoruz.
Uluslararası toplum Beşar Esad'ın kendi vatandaşlarına karşı
işlediği suçlara göz yumarak, Suriye halkına karşı olan
sorumluluklarını unuttu.
Ancak mülteciler Avrupa sınırlarına ulaşıp IŞİD gibi terör
örgütleri Avrupa'da saldırılar düzenlemeye başlayınca Avrupalı
politikacılar sorunla yüzleşmeleri gerektiğini fark ettiler.
Eğer daha erken safhalarda müdahale edilmiş olsaydı, Suriye
kaynaklı sorunların büyük kısmı yaşanmazdı.
Ancak eğer Avrupalı liderler gerekli sorumlulukları almaya
kararlıysa hâlâ geç değil.
Yasadışı göçü önlemek için Türkiye ve AB birlikte çalışmalı ve
yasal bir mekanizma oluşturmalı.
Suriyelilerin yeniden yerleştirilmesini öngören Mart 2016 anlaşması
buna bir örnek.
Oyunu kuralına göre oynayan mültecileri ödüllendirip, yasadışı
yollardan Avrupa'ya giden mültecileri Türkiye'ye geri yollayarak,
mültecilerin tehlikeli deniz yolculuklarında canlarını tehlikeye
atmalarını önleyebiliriz.
Uluslararası toplumun Esad'ın görevden ayrılması halinde
çatışmaların şiddetleneceği tehditlerine boyun eğmemesi gerek.
Suriye'de demokrasinin filizlenmesine bir şans verebilmek için
kimin daha az tehlikeli olduğu hesabından vazgeçip, IŞİD ve Esad'ı
yenilgiye uğratmalıyız.
Orta Doğu'da önemli bir ağırlığı olan AB hem Türkiye hem de diğer
ülkelerle daha etkin biçimde işbirliğine gidip kalıcı bir çözümü
geliştirmeli.
Hiç şüpheniz olmasın; Uluslararası toplum krizi sonlandırma yolunda
kalıcı bir adım atmadığı, sivillere yönelik saldırıları
engellemediği ve güvenli bölgeler oluşturmadığı sürece Suriye
halkının acıları sürecek.
BM Güvenlik Konseyi de burada öncülük yapmalı. Daimi üyelere veto
haklarını kısa vadeli çıkarlarını gözetmektense, barışı, güvenliği
ve istikrarı tesis etmek için kullanmaya çağrısı yapıyoruz.
Bu hafta küresel liderler insani yardım sistemini köklü biçimde
reforme etmek için sözler verecek.
Ancak zirvenin gerçekten fark yaratabilmesi, katılımcıların
samimiyetine ve 125 milyon insan için kalbimizde ne kadar yer
olduğuna bağlı.
Hep birlikte umutları geri döndürmeliyiz."