Erdoğan gibi Sisi'ye hakaret yağdırıyorlardı...Şaşkın ördek yavruları acaba şimdi ne yapacak?
Medyaradar yazarı Varol Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 11 yıl aradan sonra gideceği Mısır'da Devlet Başkanı Sisi'ye görüşeceğini belirterek, "Cumhurbaşkanı’nın, Mursi’yi devirip koltuğa oturduğu zaman yerin dibine soktuğu Sisi’ye hakaret yarışına giren sözde gazeteci, yazar arkadaşlar şimdi ne yapacak?" sorusunu yöneltti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde 11 yıl aradan sonra Kahire’ye gidecek ve daha yakın zamana kadar “katil, zalim, diktatör” dediği Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi’yle biraraya gelecek.
Hatırlarsınız; Cumhurbaşkanı, Sisi’ye o kadar düşmandı ki 2019’daki yerel seçimlerden önce “İstanbul’da Sisi’ye mi oy vereceksiniz, Binali Yıldırım’a mı?” bile demişti.
Yani CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nu Sisi’ye benzetmişti.
Şimdi İmamoğlu’na hala düşman ama Sisi’yle arayı düzeltmeye çalışıyor.
Neden mi?
Nedeni belli; ABD’yle fena halde bozulan ilişkileri iyileştirmenin bir şartı da bu…
İşte; o yüzden!
*
Cumhurbaşkanı’ndaki bu tavır ve politika değişikliği, siyasetteki manevraların ne ilk örneği; ne de eminim ki son olacak…
Haydi; Sayın Cumhurbaşkanı bu geri adıma “dış politikadaki çıkarlarımız gereği” ihtiyaç duydu ve gereğini yapmak zorunda…
Peki ya onun peşindeki “koro?”
Cumhurbaşkanı’nın, Mursi’yi devirip koltuğa oturduğu zaman yerin dibine soktuğu Sisi’ye hakaret yarışına giren sözde gazeteci, yazar arkadaşlar şimdi ne yapacak?
Mesela Hürriyet’in Saray Yazarı Abdülkadir Selvi… O da Cumhurbaşkanı’nın uçağına binip Mısır’a gidecek mi? Yıllardır yazdığı satırların arkasında durup, “Sisi katildir, darbecidir. ABD tarafından göreve getirilen bir ajandır. Ben bu katilin ayağına gidip elini falan sıkmam” mı diyecek?
Yoksa tıpış tıpış o uçağa binip gidecek mi?
Tıpkı Reis’i gibi, “Dün dündür, bugün bugündür” diyecek mi?
Yüzüne taktığı sahte bir gülücük maskesiyle Sisi’ye hayran hayran bakıp Mısır’ın doğasına, piramitlerine, müziğine, yemeklerine övgü düzecek mi?
Geziyle ilgili yazılarında Mısır’ın ne kadar demokratikleştiğini, Filistin halkına nasıl el uzattığını anlatacak mı?
*
Engin Ardıç ve Mehmet Barlas öldüler de böyle bir çelişkiyi yaşamaktan kurtuldular.
Ya Salih Tuna?
Haşmet Babaoğlu?
Mahmut Övür?
Ahmet Hakan?
Diğerlerini yazmıyorum bile…
O kadar çok ki bunlar… Yani; Cumhurbaşkanı’nın dümen suyundan gidip onun dediğini yapanlar!
Erdoğan bir yolunu bulup ters yöne sapınca da şaşkın ördek yavrusu gibi ortada kalanlar!
Bu arkadaşların zamanında Sisi hakkında yazdıkları önümde…
Onun nasıl bir “proje” olduğu, İslam dünyasına büyük zarar verdiği, ABD’ye uşaklık ettiği falan…
Şimdi yazacaklarını bekliyorum.
Bu ziyaret sırasında her gün bu arkadaşların yazılarını okuyacağım.
Bakalım “kör, sağır, dilsiz”i mi oynayacaklar; yoksa “bukalemun modu”na geçip ortama uyum mu sağlayacaklar?
*
Her zaman yazıyorum ya; “sahipli” olmak zor be dostlar!
Çünkü içinden geldiği gibi kişnemen bile yasak…
Hep sahibinin istediği gibi kişnemek zorundasın!
Ne diyeyim; böylelerine Allah’tan tez elden “özgürlük” diliyorum!
Kendi umurlarında olmasa bile!