29 Mayıs 2011 04:45
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:24
ERDOĞAN DEMİRÖREN'İN BRUNCH DAVETİNE REHA MUHTAR NEDEN KATILMAYACAK?
Reha Muhtar,Erdoğan Demirören'in Vatan Gazetesi yazarlarına 5 Mayıs'ta vereceği brunch'a katılmayacağını yazdı.İşte sebebi...
Aile böyle birşey!..
Yıldırım Demirören apar topar Kayseri’den döndüğünde akşamın saat 18’iydi...
İki saat sonra Ziraat Türkiye Kupası finali başlayacakken; Başkan eşini ve çocuklarını alarak özel uçakla İstanbul’a döndü...
Babası Erdoğan Demirören’in apandisiti patlamıştı ve acilen ameliyat olması gerekiyordu...
Erdoğan Demirören o haliyle, önce Beşiktaş’ın televizyondan final maçını izlemek istiyordu...
Yıldırım Demirören babasını acil ameliyata aldırmak ve yanında olabilmek için, çoluğunu çocuğunu toplayıp İstanbul’a döndü...
Babanın sağlığı Başkan’ı olduğu takımın şampiyonluğundan önemliydi...
Aile böyle bir şey...
***
Beşiktaş kupayı aldı...
Şükür, Erdoğan Demirören de başarılı bir ameliyat geçirip sağlığına kavuştu...
Hafta başında bir davetiye aldım:
“Erdoğan Demirören, Vatan ve Milliyet gazetesinin yazar ve yöneticilerini Perşembe akşamı yemeğe davet ediyordu...”
Gelip gelemeyeceğimi sordular...
“Yazıları yazıp, gelirim elbette...” dedim, Perşembe günleri hem Cuma’nın hem de Pazar Vatan’ın yazılarını yazacağımı bildiğim halde...
Perşembe sabahı Cuma ve Pazar gazetelerinin yazılarını planlarken, bir mesaj geldi telefonuma “Perşembe akşamı olacak yemek, Pazar sabah ormanda yeşillikler arasında brunch’a çevrilmişti...”
Vatan ve Milliyet’in yönetici ve yazarları eşleriyle, yeşillikler içerisinde ailece bir Pazar geçireceklerdi...
İyi düşünülmüş bir davetti...
Akşam yemeklerinin metazori erkeksi havasından uzakta, eşlerin ve kadının olduğu sıcak aile ortamında yazarları ve yöneticileri ağırlamak sıcak bir jestti...
***
Birkaç yıl önce Beşiktaş yönetiminde BJK TV’yi kurarken, Beşiktaş’ın çok ‘erkek’ bir marka olduğunu fark etmiştim...
“Kadının bulunmadığı yerde marka değeri artmaz” demiştim...
Yıllar içinde Yıldırım Demirören eşi ve çocuklarını tribünde yanına aldı...
Onlarla beraber sahaya çıkıp şampiyonluk kupasını kaldırarak futbolun içine “kadın ve aile” kavramını soktu...
Aziz Başkan o sırada evli değildi, eşini stada getirmezdi...
Adnan Polat ise nedendir bilinmez modern ve örnek bir Türk kadını olan eşi Ayşe Polat’ı, fotoğrafların ve Galatasaray’ın dışında tuttu...
Oysa Revna Demirören’le mükemmel bir ikili oluşturabilirlerdi...
***
Beşiktaş yönetimindeyken eşli yemekler çok olurdu...
Beni de çağrırlardı bu yemeklere...
O zamanlar (ve galiba genelde her zaman) “eşsiz” olduğumdan, kimseleri rahatsız etmemek için pek katılmak istemezdim o davetlere...
Erdoğan Demirören’in eşiyle Pazar sabahki brunch davetini alınca, tüm bunlar gözümün önünden film şeridi gibi geçti...
İçim burkuldu biraz...
Çünkü davete katılamayacaktım...
Eş durumundan değil bu sefer, çocuk durumundan...
Hafta sonları 1.5 gün çocuklarımı alabiliyordum...
Dünya dursa, çocuklarımla geçireceğim o kısıtlı saatleri, yok etmek istemiyordum...
Claudia Cardinale geldiğinde de, Londra’ya, Milano’ya, Barcelona’ya, Manchester’a davetler edildiğinde de hep aynı yanıtı verdim:
“Çocuklarımı aldığım saatlerde, hiçbir davete katılamam...”
Üç çocuğumla 1.5 günlük hafta sonu buluşmalarının önüne hiçbir davet geçmedi; yapacak bir şey yok...
Öğlen iki saatcik uyuyorlar minikler...
Kimbilir belki onlar uyurken, Ayşe Nazlı’yla yarım saatliğine uğrayacak vakit bulabiliriz...
Belki o da mümkün olmaz...
Hayat bir öncelikler sinsilesidir...
Ve çocuklar o sinsilede en önce gelirler...
Ne yapalım ki “Aile böyle bir şeydir işte!..”
Reha Muhtar/Vatan
Yıldırım Demirören apar topar Kayseri’den döndüğünde akşamın saat 18’iydi...
İki saat sonra Ziraat Türkiye Kupası finali başlayacakken; Başkan eşini ve çocuklarını alarak özel uçakla İstanbul’a döndü...
Babası Erdoğan Demirören’in apandisiti patlamıştı ve acilen ameliyat olması gerekiyordu...
Erdoğan Demirören o haliyle, önce Beşiktaş’ın televizyondan final maçını izlemek istiyordu...
Yıldırım Demirören babasını acil ameliyata aldırmak ve yanında olabilmek için, çoluğunu çocuğunu toplayıp İstanbul’a döndü...
Babanın sağlığı Başkan’ı olduğu takımın şampiyonluğundan önemliydi...
Aile böyle bir şey...
***
Beşiktaş kupayı aldı...
Şükür, Erdoğan Demirören de başarılı bir ameliyat geçirip sağlığına kavuştu...
Hafta başında bir davetiye aldım:
“Erdoğan Demirören, Vatan ve Milliyet gazetesinin yazar ve yöneticilerini Perşembe akşamı yemeğe davet ediyordu...”
Gelip gelemeyeceğimi sordular...
“Yazıları yazıp, gelirim elbette...” dedim, Perşembe günleri hem Cuma’nın hem de Pazar Vatan’ın yazılarını yazacağımı bildiğim halde...
Perşembe sabahı Cuma ve Pazar gazetelerinin yazılarını planlarken, bir mesaj geldi telefonuma “Perşembe akşamı olacak yemek, Pazar sabah ormanda yeşillikler arasında brunch’a çevrilmişti...”
Vatan ve Milliyet’in yönetici ve yazarları eşleriyle, yeşillikler içerisinde ailece bir Pazar geçireceklerdi...
İyi düşünülmüş bir davetti...
Akşam yemeklerinin metazori erkeksi havasından uzakta, eşlerin ve kadının olduğu sıcak aile ortamında yazarları ve yöneticileri ağırlamak sıcak bir jestti...
***
Birkaç yıl önce Beşiktaş yönetiminde BJK TV’yi kurarken, Beşiktaş’ın çok ‘erkek’ bir marka olduğunu fark etmiştim...
“Kadının bulunmadığı yerde marka değeri artmaz” demiştim...
Yıllar içinde Yıldırım Demirören eşi ve çocuklarını tribünde yanına aldı...
Onlarla beraber sahaya çıkıp şampiyonluk kupasını kaldırarak futbolun içine “kadın ve aile” kavramını soktu...
Aziz Başkan o sırada evli değildi, eşini stada getirmezdi...
Adnan Polat ise nedendir bilinmez modern ve örnek bir Türk kadını olan eşi Ayşe Polat’ı, fotoğrafların ve Galatasaray’ın dışında tuttu...
Oysa Revna Demirören’le mükemmel bir ikili oluşturabilirlerdi...
***
Beşiktaş yönetimindeyken eşli yemekler çok olurdu...
Beni de çağrırlardı bu yemeklere...
O zamanlar (ve galiba genelde her zaman) “eşsiz” olduğumdan, kimseleri rahatsız etmemek için pek katılmak istemezdim o davetlere...
Erdoğan Demirören’in eşiyle Pazar sabahki brunch davetini alınca, tüm bunlar gözümün önünden film şeridi gibi geçti...
İçim burkuldu biraz...
Çünkü davete katılamayacaktım...
Eş durumundan değil bu sefer, çocuk durumundan...
Hafta sonları 1.5 gün çocuklarımı alabiliyordum...
Dünya dursa, çocuklarımla geçireceğim o kısıtlı saatleri, yok etmek istemiyordum...
Claudia Cardinale geldiğinde de, Londra’ya, Milano’ya, Barcelona’ya, Manchester’a davetler edildiğinde de hep aynı yanıtı verdim:
“Çocuklarımı aldığım saatlerde, hiçbir davete katılamam...”
Üç çocuğumla 1.5 günlük hafta sonu buluşmalarının önüne hiçbir davet geçmedi; yapacak bir şey yok...
Öğlen iki saatcik uyuyorlar minikler...
Kimbilir belki onlar uyurken, Ayşe Nazlı’yla yarım saatliğine uğrayacak vakit bulabiliriz...
Belki o da mümkün olmaz...
Hayat bir öncelikler sinsilesidir...
Ve çocuklar o sinsilede en önce gelirler...
Ne yapalım ki “Aile böyle bir şeydir işte!..”
Reha Muhtar/Vatan