02 Ağu 2013 11:05
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:19
ERDOĞAN DALKAVUK DANIŞMANI SANİYE TUTMAZ! BAŞDANIŞMANDAN YİĞİT BULUT CEVABI!
Başbakan Erdoğan'ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Erdoğan'ın danışmanlara olan bakışını ve ilişkisini yazdı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri olan Siyasi Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, Habertürk gazetesinden Erdal Şen’e son günlerde adının geçtiği medyadaki işten çıkarmalardan Yiğit Bulut’a, cemaatle ilişkilerden, Suriye konusuna kadar birçok soruya yanıt verdi.
İşte o röportajdan çarpıcı bölümler
Gezi olaylarıyla yaşanan türbülans geride kaldı. Bu olaydan herkes dersler çıkardı. Bu olay, AK Parti için yalnızlaştıran, güven sarsan, içe kapatan, moral bozan bir etki yapmadı. Aksine bir canlanma ve toparlanmaya sebep oldu, AK Parti’nin ilişkilerini de konsolide etti. AK Parti’yi düşman gibi gören bir anlayış ürkütücü. Asıl olan demokratik hesaplaşmadır ve onun yeri de sandıktır; hoşlanmayanlar Mart ayında sandığa gitsin.
Mısır’daki olaylar, Batı’nın paradigmasının değiştiğini mi gösteriyor?
Batılı ülkeler uzun yıllar bölgedeki işbirlikçi rejimlerin baskı ve zulümlerine sessiz kaldı. Arap Baharı doğal bir patlama haliydi ve Batı bunu, bozulan imajını düzeltmek için kullanmaya çalıştı. Hesaba katılmayan husus, İslami eğilimi fazla olan iktidarların kukla pozisyonu alamayacaklarıydı. Şu an İsrail halkın sesine kulak veren yönetimlerden, demokratikleşme dalgasından rahatsızlık duyuyor. Mısır olayı, batının paradigmayı değiştirdiğini, eski düzeni daha sofistike yöntemlerle devam ettirmeye soyunduğunu gösteriyor. Bunların durumu Kızılderililere ‘çağdaşlık getiriyoruz’ diye tren götüren ama asıl derdi yerlilerin madenleri olan beyaz adamın durumu gibi.
Hep Batı’ya yüklenmek haksızlık değil mi; İslam dünyasının hiç mi kabahati yok?
İslam dünyasının ciddi sorgulama ve hesaplaşmalardan geçmesi de gerekiyor. Kimi İslam ülkelerinin takındıkları tavır, Batılılardan daha kötü. Büyük İslam iddialarına sahip olan kimi ülkeler Suriye’de insanlık değerlerini hiçe saydı, kimileri Mısır’da kardeşlik hukukunu ayaklar altına aldı. Anlaşılan, halkın iradesinden sadece İsrail ve Batı değil bazı Müslüman ülke yönetimleri de korkuyor. İslam dünyasının da ciddi bir sorgulama ve hesaplaşmalardan geçmesi gerekiyor
PYD lideri Salih Müslim Türkiye geldi, Türkiye’nin tavrında bir değişiklik mi var?
Bu görüşmeyi bir destek veya kucak açma değil, bir uyarma ve dikkat çekme olarak görmek gerekir. PYD son dönemde ortaya çıktı ve Kandil’den getirdiği silahlı gruplarla güçsüz ve çok parçalı olan Suriye Kürtleri üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştı. Esad Kürtlere zulmederken PYD neredeydi? PYD’yi eleştirmek Kürtlere veya onların belli haklar elde etmesine karşı olmak falan da değildir. Suriye politikamız ve bölgeye yönelik tezler belli, değişiklik yok. Diğer yöntemlere hazırlıklı olmakla birlikte diplomasinin sonuna kadar kullanılması doğru olandır.
K.Irak’ta bölgesel yönetime izin verildi, şimdi Suriye’de de verilecek mi deniyor?
Bu yanlış bir bakış açısı. Hiçbir ülkenin başka bir ülkedeki gelişmelere zorla şekil verme gibi bir hakkı olabilir mi? Türkiye’nin de bölgesel menfaatleri ve hassasiyetleri bellidir, bunlara yönelik elinden gelen her çalışmayı yapar, buralardaki gelişmelere kendi lehine etkide bulunmaya çalışır. Dün "Suriye’den uzak durun" diyenler şimdi müdahale çağrısı yapıyor. Türkiye ne kof kabadayılık yapar, ne de menfaatlerine halel getirecek olaylara sessiz kalır.
ASKERE SELAM DURAN BASIN ŞİMDİ ŞİKAYETÇİ
Medya mühendisliği yapmadığınızı yazdınız. Medyaya müdahale ediyor musunuz?
Ülke ve toplum değiştikçe doğal olarak medya da kabuk değiştiriyor. Kimi anlayışlar geriye düşüyor, kimi yazarlar miadını dolduruyor, kimi yöneticiler zamanın gereklerine uyum sağlayamıyor. Bununla birlikte siyasi iklimin de medya anlayışı ve yönetimi üzerinde etkileri olabiliyor. 28 Şubat’ta da, 27 Nisan’da askerin talimatıyla hareket eden medya mensuplarının bir kısmı bugün hükümet müdahalesinden şikayet ediyor. AK Parti bu medyaya karşı var olmuş ve bunların saldırılarına karşı iktidarını korumuştur. Yani ne korkusu vardır, ne minneti, ne de beklentisi. Demokratik ülkelerde herkes kendi rolünü oynar. İktidara nizam vermeye çalışan, siyaset mühendisliğine soyunan bir medya anlayışı başlı başına bir sorundur.
EKMEKLERİYLE OYNAMAK BANA DÜŞMEZ
İşten atılan yazarlar vs. Sizin etkiniz olduğu söyleniyor?
Gazetelerden okuyorum ve gülüyorum. Bir günah keçisi arıyorlar ve bu gömleği bana giydirmeye çalışıyorlar. Bırakınız medyaya müdahale etmeyi, medyadaki arkadaşlarımla bile görüşmüyorum. Sahte ilişkilere girmek veya başkalarının işine karışmak benim tarzım değil. Ne patronlarıyla, ne yöneticileriyle aylardır görüşmediğim medya gruplarında bazı değişiklikler oluyor, hiç haberim bile olmayan bu olaylar bana atfediliyor. Gazetecilerin selamlarını bile almıyorum ki borçlu çıkmayayım... İnsanların ekmeğiyle oynamak bize düşmez.
Siz söylemeseniz de patronlar sizi memnun etmek için bunları yapıyor olabilir mi?
Böyle bir beklentimiz yok. Ama medya patronu kendi kabullerine göre kendi medyasına çeki düzen vermek isteyebilir. Ayrıca uzun yıllardır belli köşelere çöreklenen ama hiçbir özgül ağırlığı olmayan kişiler var. Sanırım bunlar değiştirileceklerini anlayınca siyasi kavga çıkarıp meseleyi farklı bir zemine taşımaya çalışıyor. Başarısızlık yerine hükümetle sürtüşme daha güzel mazaret. Bu noktada patronlara da haksızlık yapılıyor bence.
ERDOĞAN PISIRIK DANIŞMANI SANİYE TUTMAZ
Danışmanlar bu ara çok gündemde. Özellikle Yiğit Bulut konusu...
Yiğit Beyi yeni tanıdım, özellikle son dönemdeki performansıyla dikkat çekti. Herkesin geçmişte söylediklerine yönelik eleştiri getirebilirsiniz, ama doğru olan yeni sayfa açabilmektir. Başbakan’a her gün ’şefkatli ol’ vaazları verenler, bir yandan da tam tersi eleştiriler getiriyor. Danışmanlar istihzayla karşılanacak bir tutum ve davranış içinde değildirler. Tayyip Erdoğan, pısırık, dalkavuk, akılsız ve korkak bir kişiyi bir saniye yanında tutmaz.
İşte o röportajdan çarpıcı bölümler
Gezi olaylarıyla yaşanan türbülans geride kaldı. Bu olaydan herkes dersler çıkardı. Bu olay, AK Parti için yalnızlaştıran, güven sarsan, içe kapatan, moral bozan bir etki yapmadı. Aksine bir canlanma ve toparlanmaya sebep oldu, AK Parti’nin ilişkilerini de konsolide etti. AK Parti’yi düşman gibi gören bir anlayış ürkütücü. Asıl olan demokratik hesaplaşmadır ve onun yeri de sandıktır; hoşlanmayanlar Mart ayında sandığa gitsin.
Mısır’daki olaylar, Batı’nın paradigmasının değiştiğini mi gösteriyor?
Batılı ülkeler uzun yıllar bölgedeki işbirlikçi rejimlerin baskı ve zulümlerine sessiz kaldı. Arap Baharı doğal bir patlama haliydi ve Batı bunu, bozulan imajını düzeltmek için kullanmaya çalıştı. Hesaba katılmayan husus, İslami eğilimi fazla olan iktidarların kukla pozisyonu alamayacaklarıydı. Şu an İsrail halkın sesine kulak veren yönetimlerden, demokratikleşme dalgasından rahatsızlık duyuyor. Mısır olayı, batının paradigmayı değiştirdiğini, eski düzeni daha sofistike yöntemlerle devam ettirmeye soyunduğunu gösteriyor. Bunların durumu Kızılderililere ‘çağdaşlık getiriyoruz’ diye tren götüren ama asıl derdi yerlilerin madenleri olan beyaz adamın durumu gibi.
Hep Batı’ya yüklenmek haksızlık değil mi; İslam dünyasının hiç mi kabahati yok?
İslam dünyasının ciddi sorgulama ve hesaplaşmalardan geçmesi de gerekiyor. Kimi İslam ülkelerinin takındıkları tavır, Batılılardan daha kötü. Büyük İslam iddialarına sahip olan kimi ülkeler Suriye’de insanlık değerlerini hiçe saydı, kimileri Mısır’da kardeşlik hukukunu ayaklar altına aldı. Anlaşılan, halkın iradesinden sadece İsrail ve Batı değil bazı Müslüman ülke yönetimleri de korkuyor. İslam dünyasının da ciddi bir sorgulama ve hesaplaşmalardan geçmesi gerekiyor
PYD lideri Salih Müslim Türkiye geldi, Türkiye’nin tavrında bir değişiklik mi var?
Bu görüşmeyi bir destek veya kucak açma değil, bir uyarma ve dikkat çekme olarak görmek gerekir. PYD son dönemde ortaya çıktı ve Kandil’den getirdiği silahlı gruplarla güçsüz ve çok parçalı olan Suriye Kürtleri üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştı. Esad Kürtlere zulmederken PYD neredeydi? PYD’yi eleştirmek Kürtlere veya onların belli haklar elde etmesine karşı olmak falan da değildir. Suriye politikamız ve bölgeye yönelik tezler belli, değişiklik yok. Diğer yöntemlere hazırlıklı olmakla birlikte diplomasinin sonuna kadar kullanılması doğru olandır.
K.Irak’ta bölgesel yönetime izin verildi, şimdi Suriye’de de verilecek mi deniyor?
Bu yanlış bir bakış açısı. Hiçbir ülkenin başka bir ülkedeki gelişmelere zorla şekil verme gibi bir hakkı olabilir mi? Türkiye’nin de bölgesel menfaatleri ve hassasiyetleri bellidir, bunlara yönelik elinden gelen her çalışmayı yapar, buralardaki gelişmelere kendi lehine etkide bulunmaya çalışır. Dün "Suriye’den uzak durun" diyenler şimdi müdahale çağrısı yapıyor. Türkiye ne kof kabadayılık yapar, ne de menfaatlerine halel getirecek olaylara sessiz kalır.
ASKERE SELAM DURAN BASIN ŞİMDİ ŞİKAYETÇİ
Medya mühendisliği yapmadığınızı yazdınız. Medyaya müdahale ediyor musunuz?
Ülke ve toplum değiştikçe doğal olarak medya da kabuk değiştiriyor. Kimi anlayışlar geriye düşüyor, kimi yazarlar miadını dolduruyor, kimi yöneticiler zamanın gereklerine uyum sağlayamıyor. Bununla birlikte siyasi iklimin de medya anlayışı ve yönetimi üzerinde etkileri olabiliyor. 28 Şubat’ta da, 27 Nisan’da askerin talimatıyla hareket eden medya mensuplarının bir kısmı bugün hükümet müdahalesinden şikayet ediyor. AK Parti bu medyaya karşı var olmuş ve bunların saldırılarına karşı iktidarını korumuştur. Yani ne korkusu vardır, ne minneti, ne de beklentisi. Demokratik ülkelerde herkes kendi rolünü oynar. İktidara nizam vermeye çalışan, siyaset mühendisliğine soyunan bir medya anlayışı başlı başına bir sorundur.
EKMEKLERİYLE OYNAMAK BANA DÜŞMEZ
İşten atılan yazarlar vs. Sizin etkiniz olduğu söyleniyor?
Gazetelerden okuyorum ve gülüyorum. Bir günah keçisi arıyorlar ve bu gömleği bana giydirmeye çalışıyorlar. Bırakınız medyaya müdahale etmeyi, medyadaki arkadaşlarımla bile görüşmüyorum. Sahte ilişkilere girmek veya başkalarının işine karışmak benim tarzım değil. Ne patronlarıyla, ne yöneticileriyle aylardır görüşmediğim medya gruplarında bazı değişiklikler oluyor, hiç haberim bile olmayan bu olaylar bana atfediliyor. Gazetecilerin selamlarını bile almıyorum ki borçlu çıkmayayım... İnsanların ekmeğiyle oynamak bize düşmez.
Siz söylemeseniz de patronlar sizi memnun etmek için bunları yapıyor olabilir mi?
Böyle bir beklentimiz yok. Ama medya patronu kendi kabullerine göre kendi medyasına çeki düzen vermek isteyebilir. Ayrıca uzun yıllardır belli köşelere çöreklenen ama hiçbir özgül ağırlığı olmayan kişiler var. Sanırım bunlar değiştirileceklerini anlayınca siyasi kavga çıkarıp meseleyi farklı bir zemine taşımaya çalışıyor. Başarısızlık yerine hükümetle sürtüşme daha güzel mazaret. Bu noktada patronlara da haksızlık yapılıyor bence.
ERDOĞAN PISIRIK DANIŞMANI SANİYE TUTMAZ
Danışmanlar bu ara çok gündemde. Özellikle Yiğit Bulut konusu...
Yiğit Beyi yeni tanıdım, özellikle son dönemdeki performansıyla dikkat çekti. Herkesin geçmişte söylediklerine yönelik eleştiri getirebilirsiniz, ama doğru olan yeni sayfa açabilmektir. Başbakan’a her gün ’şefkatli ol’ vaazları verenler, bir yandan da tam tersi eleştiriler getiriyor. Danışmanlar istihzayla karşılanacak bir tutum ve davranış içinde değildirler. Tayyip Erdoğan, pısırık, dalkavuk, akılsız ve korkak bir kişiyi bir saniye yanında tutmaz.