SERVET SAHİPLERİNİN SERVETLERİNİ KATLADI
Bankacılıkta yeni olmasına rağmen nasıl bu kadar çabuk yükseldiği, ciddi birikimi olanların neden parasını Epstein'e daha kendini kanıtlamadan teslim ettiği o zaman da bir muamma. Ama kesin olan Epstein'in matematik zekasını kullanarak yatırım araçlarını çözdüğü, müşterilerini doğru yönlendirdiği ve servet sahiplerinin servetlerini daha da katladığı. O zamanlar 500 milyon dolarlık yatırım yapmak isteyen birini "Benim için çok küçük bir portföy" diye reddediyormuş.
TAM BİR NEW YORK HİKAYESİ
Epstein gerçek bir New York karakteri. Sadece New York'ta kendini icat edebilir, Bill Clinton'dan Donald Trump'a, hatta Stephen Hawking'e kadar geniş bir çevreyi ancak burada kurabilirdi. Çünkü New York ilişkilerin karşılıklı çıkar üzerine ilerlediği, insanların sosyal ağlarını alışveriş üzerine inşa ettiği bir yer. Epstein'in okuldayken "keşfedilmesi,"sonradan zenginlerin paralarını yönetmesi ve bu arada kendisinin de çok zengin olması şaşırtıcı değil.
Bir başka şehirde, sınıf katmanlarının çok daha net hissedildiği Londra'da mesela, en üst tabakaya sızması yıllar alırdı. Belki de hiçbir zaman sızamazdı; Mohamed Al-Fayed'i hiçbir zaman kabul etmediler. Ama New York'ta belli bir çevreye katma değer sağladığınızda, birilerine faydanız dokunduğunda kapılar herkese açılır. Ne geçmişiniz ne de geleceğiniz sorgulanır. Ama bu vizenin belli bir kullanım süresi vardır: çıkar sağlamadığınız anda da dışlanırsınız.
Dünyada çok fazla yeni zenginin New York'ta mantar gibi bitmesiyle birçok dolandırıcının da adını burada duyurması şehrin çıkara dayalı ilişki kurma alışkanlığıyla ilgili. Çark böyle işliyor çünkü. Anna Delvey'nin dizi de olan hikayesi New York'ta nasıl olunduğunun sadece tek bir örneği. Ondan önce de sonra da birilerini kandıran, kendilerini olmadıkları gibi sunan pek çokları oldu. Daha geçenlerde Vanity Fair'de sahte Rotschild'in nasıl New Yorkluları dolandırdığına dair bir yazı vardı. Böyle karakterler bitmez. Biri bitince diğeri başlar, New Yorklular da hiç ders almaz ve kanar.