21 Eyl 2012 14:17
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:10
ENİS BERBEROĞLU AYDIN DOĞAN'LA, ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN ALTINI KAZIYORDU!(MEDYARADAR/ÖZEL)
Özlem Kılıç ile Kübra Demir imzalı Bab-ı Ali'nin Dikenleri kitabında yeralan Bekir Coşkun'un sözleri Doğan Medya Grubu'nu karıştıracak.
Basına damgasını vuran ünlü isimlerin işsizlik süreçlerini
anlattığı Bab-ı Alinin Dikenleri kitabı ile birbirinden ilginç
anılar ve yorumlar gün yüzüne çıkıyor.
Özlem Kılıç ve Kübra Demir imzasını taşıyan kitapta 28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan Mehmet Ali Birand, zor durumda kalınca programına konuk ettiği Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcıyı arayıp yardım istemiş.
İşte Bab-ı Alinin Dikenleri kitabında yer alan ilginç detaylardan bazıları:
MEHMET ALİ BİRAND
HANEFİ AVCI: GİT KENDİNİ İHBAR ET!
Bab-ı Alinin Dikenleri kitabında yer alan isimlerden Mehmet Ali Birand 28 Şubat sürecinde kendisi hakkında yapılan andıç haberi sonrasında yaşadığı kötü dönemlerden çıkış yolu aradığını, bunun içinde Eski Emniyet Müdür Hanefi Avcıyı arayıp yol göstermesini istediğini anlatıyor. Birand, Avcının git kendini ihbar et demesi üzerine ise savcılığa kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Birand olayı Bab-ı Alinin Dikenleri kitabında şöyle anlatıyor:
Hanefi Avcıyı 32. Güne çıkarmıştım ve Hanefi Avcı Susurlukla ilgili çok önemli açıklamalar yapmıştı. İlk defa Susurlukun kapağını açan adamdır bizim programda. Onu aradım, dedim ki Ne dersiniz, ne yapayım? Avcı Git savcıya, kendini ihbar et dedi. Bu kadar yazı çıkıyor, bu kadar haber yapılıyor. Ben kendim, kendimi ihbar ediyorum, benim için dava açılıyor. Gittim savcıya başvurdum. Dilekçemi yazdım götürdüm, savcı okudu, Deli misiniz? dedi. Böyle bir şikayet yok ki dava açacak dedi. Bir tarafta medyada bambaşka şeyler yazıyor, bir tarafta savcı bambaşka şeyler söylüyor. Ama kimseye anlatamadım ki.
AHU ÖZYURT
ÖZYURT: 18 YILLIK GAZETECİYİ İŞTEN ATMAK YİĞİT BULUTA BIRAKILMAZ
CNN Türk editörü Ahu Özyurt ise kitapta Yiğit Bulutun Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Haber Türkten atılışına dair süreci anlatıyor. Özyurt, Yiğit Bulutun atılması için yönetim kademesini etkilemiş olabileceğini iddia ediyor
Yiğitin de (Bulut) şu onda o kurumda çalışmadığı düşünülürse, bu karar Yiğitin üzerinde bir karardır. Artı ben o dönemde de Yiğitin grup içerisinde benim gibi birisini attırabilme etkisine sahip olduğunu düşünmüyorum. Oradan 18 yıllık bir gazeteci atılacaksa, bunu Didem Hanım (Ciner) yapar, Kenan Bey (Tekdağ) yapar. Bu Yiğit Buluta bırakılmaz. Son sözü de söyleyemez. Etkilemeye çalışmış olabilir, ki yapar.
MEHMET ALTAN
AKPDE BİR TANE PATRON VAR, DİĞERLERİ YANAŞMA!
Mehmet Altan ise Stan gazetesinden ayrılış sürecini anlatırken Ak Partiye ağır eleştirilerde bulunmuş.
Niye gideyim de konuşayım, ben kendime patron aramıyorum. AKPnin kendi kafasında; insanların kendi talepleri olamaz. AKP onun başı, kendine göre sistem içinde düzenlemeler yapar. Türkiyenin en büyük talihsizliklerinden biri o. Yani bir tane patron var diğerleri de yanaşma, ecir, maraba!
ABDURRAHMAN DİLİPAK
ALİ AKELİN YENİ ŞAFAKTAN ATILMASI NORMAL DEĞİL
Yeni Şafak yazarı Ali Akelin gazeteden ayrılış sürecine yönelik değerlendirmelerde bulunan Abdurrahman Dilipak ise Akelin yazılarına son verilmesi için normal değil açıklamasını yapmış. Dilipaka göre medya üzerinde doğrudan bir baskı da söz konusu değil. Daha çok basının sermaye yapısı ve teknolojik gelişmelerle ilgili yaşanan sıkıntılar var.
Tarafların bu konuya ilişkin düşüncelerini tam olarak bilmiyorum ama dışarıdan bakıldığında normal değildi. Ve tek normal olmayan da bu değildi. İnsanlar eleştirebilir. Ama küfür olmasın, iftira olmasın ve gazetecilik endişesi dışında başka bir endişesi olmasın Daha detaylı bilgiye sahip olmak gerekiyor. Bir politikacı arayıp atın bunu dediyse ve attılarsa bu ayrı bir şey. Patronun başka bir hesabı varsa onu da bilmek gerekir.
MEHMET BARLAS
SAYFAYI KAPATINCA ÇÖLAŞANLA YÜZ YÜZE GELİYORSUNUZ
Mehmet Barlas ise Hürriyetin sahibi Erol Simavi ile yaşadığı bir anısını şöyle anlatıyor:
Emin Çölaşanla sürekli bir polemik halindeydik. Erol Simavi bir gün evime geldi. Ona dedim ki, Senin gazetende yazıyorum, senin gazetende benim aleyhime yazılar çıkıyor. Yanlış oluyor. Arabasından bir gazete getirdi Almanya baskısıymış. Bak, Emin Çölaşanla seni orta sayfaya koydum. Kapatınca yüz yüze geliyorsunuz dedi. Sanki o kavgayı övermiş gibi.
AHMET KEKEÇ
MEHMET ALTAN, KURUMUNA SAYGISI OLMADIĞI İÇİN ATILDI
Ece Temelkuran, Nuray Mert ve Mehmet Altanın kurumlarından ayrılmalarını değerlendiren Ahmet Kekeç ise eski iş arkadaşı Mehmet Altana ağır eleştiriler yöneltmiş. Altanın muhalif yazıları nedeniyle değil, kurumuna saygısı olmadığı için yolların ayrıldığını söylemiş.
ANFye verdiği röportaj, yönetimi Mehmet Altanla devam edelim mi etmeyelim mi noktasında karşı karşıya getirdi. Tabiî ki Mehmet Altan kendi açısından haklı. Mehmet Altan ne kadar berbat bir adam, ne kadar kötü işler yapıyor sonucu çıkmasın buradan. Ama sonuçta Mehmet Altan, ANFye verdiği röportajdan değil, başka platformlarda da, mecralarda da gazetesi, işgal ettiği yer konusunda müstehzi, kırıcı, zaman zaman da aşağılayıcı bir tavır içinde oldu. Sürekli her zaman böyleydi. Bunu televizyon yayınlarında da görmek mümkündü. Yönetim Mehmet Altanın bu tutumlarından çok rahatsızdı, bu sır değil. Hepimiz duyuyorduk. Bu nedenle Mehmet Altan örneği, Nuray Mert ve Ece Temelkuran örneğine oturmuyor, uymuyor.
BEKİR COŞKUN
ENİS BERBEROĞLU AYDIN DOĞANLA, ERTUĞRUL ÖZKÖKÜN ALTINI KAZIYORDU
Bekir Coşkun ise Hürriyette çalıştığı döneme ilginç ilginç bir iddiada bulunmuş. Coşkun'un iddiasına göre Berberoğlu ve Doğan Ertuğrul Özkökün arkasından iş çeviriyordu.
Enis Berberoğlu Aydın Doğanla o zamanlarda Ertuğrulun (Özkök) altını kazıyordu bir taraftan. Bir taraftan da bana Manisalıya dokunma, Kayseriliye dokunma diye baskı yapıyordu. Bir şekilde de olsa Ankara temsilcisi olduğu halde görevini yapmaya başlamıştı. Ben de telefonda bağırıp çağırıyordum. Manisalıyı yazma, Kayseriliyi yazma, Urfalı ne yazacak diyordum. Bu dönemlerde bazen yazı yazmıyordum, yazmayı bırakıyordum. O zaman kıyamet kopuyordu, herkes beni arıyordu
MEDYARADAR/ÖZEL
Özlem Kılıç ve Kübra Demir imzasını taşıyan kitapta 28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan Mehmet Ali Birand, zor durumda kalınca programına konuk ettiği Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcıyı arayıp yardım istemiş.
İşte Bab-ı Alinin Dikenleri kitabında yer alan ilginç detaylardan bazıları:
MEHMET ALİ BİRAND
HANEFİ AVCI: GİT KENDİNİ İHBAR ET!
Bab-ı Alinin Dikenleri kitabında yer alan isimlerden Mehmet Ali Birand 28 Şubat sürecinde kendisi hakkında yapılan andıç haberi sonrasında yaşadığı kötü dönemlerden çıkış yolu aradığını, bunun içinde Eski Emniyet Müdür Hanefi Avcıyı arayıp yol göstermesini istediğini anlatıyor. Birand, Avcının git kendini ihbar et demesi üzerine ise savcılığa kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Birand olayı Bab-ı Alinin Dikenleri kitabında şöyle anlatıyor:
Hanefi Avcıyı 32. Güne çıkarmıştım ve Hanefi Avcı Susurlukla ilgili çok önemli açıklamalar yapmıştı. İlk defa Susurlukun kapağını açan adamdır bizim programda. Onu aradım, dedim ki Ne dersiniz, ne yapayım? Avcı Git savcıya, kendini ihbar et dedi. Bu kadar yazı çıkıyor, bu kadar haber yapılıyor. Ben kendim, kendimi ihbar ediyorum, benim için dava açılıyor. Gittim savcıya başvurdum. Dilekçemi yazdım götürdüm, savcı okudu, Deli misiniz? dedi. Böyle bir şikayet yok ki dava açacak dedi. Bir tarafta medyada bambaşka şeyler yazıyor, bir tarafta savcı bambaşka şeyler söylüyor. Ama kimseye anlatamadım ki.
AHU ÖZYURT
ÖZYURT: 18 YILLIK GAZETECİYİ İŞTEN ATMAK YİĞİT BULUTA BIRAKILMAZ
CNN Türk editörü Ahu Özyurt ise kitapta Yiğit Bulutun Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Haber Türkten atılışına dair süreci anlatıyor. Özyurt, Yiğit Bulutun atılması için yönetim kademesini etkilemiş olabileceğini iddia ediyor
Yiğitin de (Bulut) şu onda o kurumda çalışmadığı düşünülürse, bu karar Yiğitin üzerinde bir karardır. Artı ben o dönemde de Yiğitin grup içerisinde benim gibi birisini attırabilme etkisine sahip olduğunu düşünmüyorum. Oradan 18 yıllık bir gazeteci atılacaksa, bunu Didem Hanım (Ciner) yapar, Kenan Bey (Tekdağ) yapar. Bu Yiğit Buluta bırakılmaz. Son sözü de söyleyemez. Etkilemeye çalışmış olabilir, ki yapar.
MEHMET ALTAN
AKPDE BİR TANE PATRON VAR, DİĞERLERİ YANAŞMA!
Mehmet Altan ise Stan gazetesinden ayrılış sürecini anlatırken Ak Partiye ağır eleştirilerde bulunmuş.
Niye gideyim de konuşayım, ben kendime patron aramıyorum. AKPnin kendi kafasında; insanların kendi talepleri olamaz. AKP onun başı, kendine göre sistem içinde düzenlemeler yapar. Türkiyenin en büyük talihsizliklerinden biri o. Yani bir tane patron var diğerleri de yanaşma, ecir, maraba!
ABDURRAHMAN DİLİPAK
ALİ AKELİN YENİ ŞAFAKTAN ATILMASI NORMAL DEĞİL
Yeni Şafak yazarı Ali Akelin gazeteden ayrılış sürecine yönelik değerlendirmelerde bulunan Abdurrahman Dilipak ise Akelin yazılarına son verilmesi için normal değil açıklamasını yapmış. Dilipaka göre medya üzerinde doğrudan bir baskı da söz konusu değil. Daha çok basının sermaye yapısı ve teknolojik gelişmelerle ilgili yaşanan sıkıntılar var.
Tarafların bu konuya ilişkin düşüncelerini tam olarak bilmiyorum ama dışarıdan bakıldığında normal değildi. Ve tek normal olmayan da bu değildi. İnsanlar eleştirebilir. Ama küfür olmasın, iftira olmasın ve gazetecilik endişesi dışında başka bir endişesi olmasın Daha detaylı bilgiye sahip olmak gerekiyor. Bir politikacı arayıp atın bunu dediyse ve attılarsa bu ayrı bir şey. Patronun başka bir hesabı varsa onu da bilmek gerekir.
MEHMET BARLAS
SAYFAYI KAPATINCA ÇÖLAŞANLA YÜZ YÜZE GELİYORSUNUZ
Mehmet Barlas ise Hürriyetin sahibi Erol Simavi ile yaşadığı bir anısını şöyle anlatıyor:
Emin Çölaşanla sürekli bir polemik halindeydik. Erol Simavi bir gün evime geldi. Ona dedim ki, Senin gazetende yazıyorum, senin gazetende benim aleyhime yazılar çıkıyor. Yanlış oluyor. Arabasından bir gazete getirdi Almanya baskısıymış. Bak, Emin Çölaşanla seni orta sayfaya koydum. Kapatınca yüz yüze geliyorsunuz dedi. Sanki o kavgayı övermiş gibi.
AHMET KEKEÇ
MEHMET ALTAN, KURUMUNA SAYGISI OLMADIĞI İÇİN ATILDI
Ece Temelkuran, Nuray Mert ve Mehmet Altanın kurumlarından ayrılmalarını değerlendiren Ahmet Kekeç ise eski iş arkadaşı Mehmet Altana ağır eleştiriler yöneltmiş. Altanın muhalif yazıları nedeniyle değil, kurumuna saygısı olmadığı için yolların ayrıldığını söylemiş.
ANFye verdiği röportaj, yönetimi Mehmet Altanla devam edelim mi etmeyelim mi noktasında karşı karşıya getirdi. Tabiî ki Mehmet Altan kendi açısından haklı. Mehmet Altan ne kadar berbat bir adam, ne kadar kötü işler yapıyor sonucu çıkmasın buradan. Ama sonuçta Mehmet Altan, ANFye verdiği röportajdan değil, başka platformlarda da, mecralarda da gazetesi, işgal ettiği yer konusunda müstehzi, kırıcı, zaman zaman da aşağılayıcı bir tavır içinde oldu. Sürekli her zaman böyleydi. Bunu televizyon yayınlarında da görmek mümkündü. Yönetim Mehmet Altanın bu tutumlarından çok rahatsızdı, bu sır değil. Hepimiz duyuyorduk. Bu nedenle Mehmet Altan örneği, Nuray Mert ve Ece Temelkuran örneğine oturmuyor, uymuyor.
BEKİR COŞKUN
ENİS BERBEROĞLU AYDIN DOĞANLA, ERTUĞRUL ÖZKÖKÜN ALTINI KAZIYORDU
Bekir Coşkun ise Hürriyette çalıştığı döneme ilginç ilginç bir iddiada bulunmuş. Coşkun'un iddiasına göre Berberoğlu ve Doğan Ertuğrul Özkökün arkasından iş çeviriyordu.
Enis Berberoğlu Aydın Doğanla o zamanlarda Ertuğrulun (Özkök) altını kazıyordu bir taraftan. Bir taraftan da bana Manisalıya dokunma, Kayseriliye dokunma diye baskı yapıyordu. Bir şekilde de olsa Ankara temsilcisi olduğu halde görevini yapmaya başlamıştı. Ben de telefonda bağırıp çağırıyordum. Manisalıyı yazma, Kayseriliyi yazma, Urfalı ne yazacak diyordum. Bu dönemlerde bazen yazı yazmıyordum, yazmayı bırakıyordum. O zaman kıyamet kopuyordu, herkes beni arıyordu
MEDYARADAR/ÖZEL