07 Ara 2006 13:19 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

ENGİN ARDIÇ,VATAN GAZETESİ'NİN ÇIKARTACAĞI "TABLOİD" EK'E NİÇİN KARŞI ÇIKTI?...ARDIÇ'A GÖRE "TABLOİD" NİÇİN SATMAZ?

Bu refiklerimiz ayrı bir gazete çıkarmayacaklar,alt tarafı yeni bir ek vereceklermiş...Bu ek elbette 'salak sulak kenar mahalle karılarına' yönelik, 'televizyon ve orospu ağırlıklı' olacakmış...Daha da yanlış.

Çıkarma yanarsın!


Sektör içi alt kadro dedikodularını verip habercilik yaptığını sanan Internet siteleri var ya ('kameraman Mehmet, Show'dan ayrıldı, Atv'ye geçti' falan gibi), onlardan birinde okudum...

Bizi 'küçük gazete' diye küçümseyen ama kendi gazetesi bizden daha az satan bir şaşkının o gazetesi, yeni bir 'tabloid' ek verecekmiş.

Kaç milyon yeni lira batıracaklarını merakla izleyeceğim. Daha önce birçok kere denediler, yürümedi. Demek ki dertleri zevk edinmişler.

Gerçi batacak olan kendi paraları değil, 'başkasının' parası, o başkasının kim olduğunu da Sağır Sultan bile biliyor ya... Gene de üzücü olacak.

Türkiye'de tabloid tutmaz.

(Elinizdeki gazeteyi ikiye katlayın, yani sabah bakkaldan aldığınız boyuta getirin, tabloid odur. İçeriğinin de daha hafif olacağı varsayılır. Bir de gene büyük boy olan, şekli tabloid gibi görünmeyip de aslında 'beyni' tabloid olan gazeteler vardır, eski Star gibi... Beni 'gazete çıkaracağız' diye kandırmışlar, ortaya kelek bir varakpare koymuşlardı... Halka iniyorlardı herhalde.)

Dünya basını artık büyük ölçüde tabloide dönmektedir, örneğin Yunanistan'da en ciddi gazete bile tabloid boyutlarındadır ama, Türkiye'de her tabloid çıkarma girişimi derin bir hüsranla sonuçlanmış, olan sokağa atılan paralara ve kapının önüne konan çocuklara olmuştur.

'Hiçbir yerde kalmadı artık böyle şey' cümlesi, Kapıkule'den bu yana geçemez. Hiçbir yerde kalmaz, bizim burada kalır.

('Hiçbir yerde kalmadı artık köşe yazarı möşe yazarı' kafasında giden bir şımarık zengin çocuğu, büyük umutlarla ve büyük havalarla çıkardığı gazetesi iki ayda batınca heybeden düşmüş karpuza dönmüştü...)

Tabloidin çağdaş yaşamın bir gereği olduğu, okuma kolaylığı sağladığı, örneğin metroda, tramvayda falan giderken 'katlama ve buruşma' sorunlarını ortadan kaldırdığı, yani tüketici için çok daha pratik olduğu hep söylenegelmiştir.

Öyledir ama, bir kere, halkında 'taşıt aracında bile okuma alışkanlığı' olan medeni memleketlerde öyledir. Sonra da, tenha, sakin, düzenli şehirlerde öyledir.

En geniş caddesinde bile çıt çıkmayan Viyana'da, tramvayda oturmuş giderken rahat rahat tabloid gazetenizi okuyabilirsiniz. Sabah ya da akşam saatlerinde Mecidiyeköy-Bostancı otobüsünde okuyamazsınız. (Artık bizde de çok kişinin okuma yazma bildiğini varsayarak konuşuyorum.)

Haaa, amaç yalnız 'küçük boyut' değil de içerikte de tabloid yaklaşımı kullanmaksa, yani çıkarılacak olan gazete hafif ve çarçur olacaksa, magazine yatacaksa, yeni arayışlara girmeye hiç gerek yoktur, o çarçurluk bütün Türk basınına manda boku gibi sıvanmış durumdadır çok şükür!

Bir de, Türk okuru 'büyük' sever. Yalnız okur değil, her Türk herşeyin büyüğünü sever. Evin genişini, arabanın irisini, kadının kalçalısını... Zengin gösterir!

Dolayısıyla, on beş metrekarelik kümes evlerde yaşamaya alışmış, çiroz gibi bir kadınla evli, parası sınırlı ve en ufak bir sınıf değiştirme umudu da olmayan Batı tüketicisinin okuduğu tabloid, psikolojik açıdan Türk tüketicisini 'kesmez'. Tabloidi küçük bulacak, 'yarım gazete okuduğu' duygusuna kapılacak, bilinçaltında 'kazıklandığını' bile hissedecektir, ama haklı yere, ama haksız yere...

Canım, bu refiklerimiz ayrı bir gazete çıkarmayacaklar, alt tarafı yeni bir ek vereceklermiş... Bu ek elbette 'salak sulak kenar mahalle karılarına' yönelik, 'televizyon ve orospu ağırlıklı' olac