Engin Ardıç'tan Mehmet Tezkan'a: Gazetemiz okunmuyor, yazılarımız iplenmiyor diyorsan senin sorunun!
Sabah yazarı Engin Ardıç, "Langır lungur referanduma gitmememiz lazım" diyen Milliyet yazarı Mehmet Tezkan'ı hedef aldı.
Sabah yazarı Engin Ardıç, "Langır lungur referanduma gitmememiz lazım" diyen Milliyet yazarı Mehmet Tezkan'a yönelik olarak "Langır lungur gitmeyin, güle oynaya gidin. Taksi tutup gidin. Gidin, gönül rahatlığıyla hayır oyunuzu da verin. Elinizi kimse tutmuyor, kimse Kenan amcanız gibi tartışma yasağı da koymadı. Haaa, 'gazetemizi okuyan yok, yazılarımızı kimse iplemiyor, etkili olamıyoruz' diyorsan o da senin problemin" görüşünü savundu.
Engin Ardıç'ın "Ayıklanmış yarım kelle" başlığıyla yayımlanan (4 Ocak 2017) yazısı şöyle:
Cumhuriyet Halk Partisi onu kurtaracak çözümü bulmuş: Anayasa değişikliği teklif edilemez ve görüşülemezmiş!
Anayasa değişikliklerinin nasıl teklif edilebileceği kendisinde yazılı. İlkokul öğrencileri bile "330" rakamını, "367" rakamını, "referandum" kelimesini öğrendiler.
Fakat... Teklif edilemez ve görüşülemez diyen CHP, sözkonusu değişiklik teklifini görüşen ve karara bağlayan, meclis genel kuruluna "indiren" komisyona katılmakta bir sakınca görmüyor!
Demek ki CHP mantığına göre, değişiklik komisyona teklif edilebilir, orada görüşülebilir ama genel kurula teklif edilemez, orada görüşülemez!
"Gazi mecliste görüşülmesi ayıp" ama "gazi komisyonda" görüşülebilir...
Ama CHP o komisyonun kararlarını da "takmıyor"... Orada gönül rahatlığıyla hayır oyu veriyorlar ama burada hayır oyu kullanılmasına bile karşı çıkıyorlar.
Peki neden teklif edilemez ve görüşülebilemezmiş acaba?
İlk dört maddeye aykırıymış.
Bayrağı mı değiştirmeyi öngörüyormuş, başkenti mi? Milli marşı mı, resmi dili mi?
Laikliği mi ortadan kaldırıyormuş sosyal hukuk devletini mi?
Demokrasiye aykırıymış, onun için de ikinci maddeye ve de bağlantılı olarak dördüncü maddeye aykırıymış.
Kafa bu, muhalefetin çapı da bu.
***
Diğer bir kafa tipi, durup durup her Allah'ın günü anayasa değişikliğine yüklendiği, yerden yere vurduğu halde "konuşmuyoruz, tartışmıyoruz" diye ağlayan tür...
Daha ne konuşacaksın yavrum, bir çatıya çıkıp bağırmadığınız kaldı.
"Langır lungur referanduma gitmememiz lazım" diyor. Langır lungur gitmeyin, güle oynaya gidin. Taksi tutup gidin.
Gidin, gönül rahatlığıyla hayır oyunuzu da verin. Elinizi kimse tutmuyor, kimse Kenan amcanız gibi tartışma yasağı da koymadı.
Haaa, "gazetemizi okuyan yok, yazılarımızı kimse iplemiyor, etkili olamıyoruz" diyorsan o da senin problemin.
"Gene yetmez ama gene evet diyenlere aldırmamamız lazım" diyor.
Geçen günkü yazımı okumuş, bana laf dokunduruyor.
Aldırma yavrum aldırma. Senin aldırmana kalmadık...
Ben kendi düşüncemi yazdım, ister aldır ister aldırma.
"Cumhurbaşkanının aynı zamanda parti genel başkanı olması iyidir diyen çıkmadı" yazıyor... Ben çıktım:
İyidir. Atatürk de, İnönü de, Bayar da öyleydi. (Onların partili olmalarını eleştirmeye yüreğiniz yetmediği sürece de çıkacağım.) "Cumhurbaşkanının kararnamelerle ülkeyi yönetmesi iyidir diyen çıkmadı" yazıyor... Ben çıktım: İyidir.
Belki Kılıçdaroğlu Gürsel Tekin'i aday gösterir, o kazanır, bir kararnameyle bizim gazeteye el koyar, daha ne? Öyle demişti de...
Aldırma yavrum aldırma... Uğrayacak hezimetler var daha, başın öne eğilmesin, ağladığın duyulmasın, bir sitem gönder Kemal Bey'e, gönül aldırma..