Engin Ardıç'ın bu yazısı sosyal medyayı salladı: Ermeni'yi kestiniz, Kürt'ü niye sırtlandınız?
Sabah yazarı Engin Ardıç, Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği köşesinde, "kurucu iradeye" seslenerek "Ermeni'yi kestiniz, Kürt'ü niye sırtlandınız" dedi.
Engin Ardıç, "PKK ile Saray işbirliği içinde, Türkiye kurucu
ayarlarına geri dönmeli" diyen Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği "Saçma
Kemal" başlıklı köşe yazısında Türkiye'nin kurucu ayarlarında hata
olarak gördüğü noktaları işaret etti ve "Bu ne biçim kurucu ayar"
diye sordu.
Kemal Kılıçdaroğlu'na "Kemal Bey, idrak etmeye senin bilgin yetmez
ama, bugün başımıza gelenlerin ve ödediğimiz faturanın tohumları o
"kurucu ayarlarda" saklıdır!" diyen Ardıç, "Niçin aldınız sırtınıza
Kürt kamburunu muhterem İttihatçılar? Ermeni'yi kestiniz, Rum'u
gönderdiniz, Arap'ı tanımadınız, Kürt'ü niçin sırtladınız? Bu ne
biçim kurucu ayardır?" ifadelerini kulllandı.
Ardıç'ın "Öyleyse 'lanetliyorum' diye kendi yüreğini soğutup
geçmenin de bir anlamı yok. Savaş istiyorlarsa savaşa devam
edeceğiz" diye başladığı yazıdan bir bölüm şöyle:
Abuk sabuk konuşmayı sürdüren Kılıçdaroğlu yeni harikalar yaratmış.
Önce "PKK ile Saray işbirliği içindedir" demiş, sonra da "AKP
siyasi cinayetler dahil herşeyi yapabilir" diye eklemiş!
Bu kadar zırvalayabilen bir adamı ciddiye alıp eleştirmek için
harcanacak mürekkebe yazık ama bugün bir lafına daha takıldık:
"Türkiye kurucu ayarlarına dönmeli" demiş.
Nelerdir o kurucu ayarlar?
"Atatürk devrimleri" falan mı kastediliyor? 1923 yılında onların
hiçbiri yoktu ortada... Onlar kurucu değil, cumhuriyete "sonradan
çekilmiş" ayarlardır.
Meclis? Var... Çok partili sistemse, bugün de var (1923-1925
arasında da vardı)... Padişahın gitmesiyse, bugün kimsenin
getirdiği falan yok.
Hilafet mi? Kılıçdaroğlu kusura bakmasın, 1923 yılının kurucu
ayarları arasında hilafet vardı! Hilafet ancak dört ay sonra
kaldırıldı!
Herhalde bunu demek istemiyor...
Peki ne demek istiyor?
Bir şey demek istediği falan yok, bilir bilmez konuşuyor
işte...
"Yurtta sulh cihanda sulha dönmek zorundadır" demiş.
Adam üstümüze saldırıyor, sineye mi çekelim? Bir tokat atana öbür
yanağımızı mı uzatalım?
Kemal Tahir'in "Yorgun Savaşçı" romanında, Yunan ordusuna karşı
koymamayı öneren bir işbirlikçiye karşı bir subaya söylettiği gibi
"savaşı biz mi istedik, biz mi aradık sakalına tükürdüğüm?"
Kemal Bey, idrak etmeye senin bilgin yetmez ama, bugün başımıza
gelenlerin ve ödediğimiz faturanın tohumları o "kurucu ayarlarda"
saklıdır!
Niçin aldınız sırtınıza Kürt kamburunu muhterem İttihatçılar?
Ermeni'yi kestiniz, Rum'u gönderdiniz, Arap'ı tanımadınız, Kürt'ü
niçin sırtladınız? Bu ne biçim kurucu ayardır?