09 Kas 2010 08:01 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:46

''ENGİN ARDIÇ BU YAZISININ HESABINI KİME VERECEK?''

"Engin Ardıç, dünkü yazısında hiç utanmadan, hiç çekinmeden öyle ahlaksızca bir final yapmış ki..."

Bu yazının hesabını kim verecek

Engin Ardıç, dünkü yazısında hiç utanmadan, hiç çekinmeden öyle ahlaksızca bir final yapmış ki... Kemal Kılıçdaroğlu’na çağrıda bulunuyor, ’Sen en iyisi karından boşan’ diyor bir de kendisine adaylar gösteriyor. Bu yazıyı alıntılayan dinci haber siteleri de ’Gandi’ye gelin adayları’ diye foto galeriler hazırlıyorlar...

Ne tesadüf; yine bir başka Sabah çalışanı olan Salih Memecan’ın Kemal Kılıçdaroğlu’nu ’dansöz’ olarak çizdiği animasyondan sadece birkaç gün sonrasına denk düşüyor Ardıç’ın yazısı. Büyük tepki çeken bu karikatür kadar Engin Ardıç’ın da yazısının tartışılacağı ortada.

İkisinin de zaten istedikleri bu...
İkisi de artık o kadar demode ve merak edilmez oldular ki, böylesi ucuz taktiklerle kendilerinden bahsettirmek istiyorlar. İnternet sitelerinin neyin üzerine atlayacağını, nasıl gündeme geleceklerini hesaplayacak kadar kurnazlar sonuçta.

Böylece yaranmak istedikleri mercilere, iktidara daha kolay ulaşacaklar. ’Bakın Başbakanım bizde başka ne numaralar var’ diye kendilerini saray sahnesine atıvermiş olacaklar bir anda...

Bu ucuz numaraları, taktikleri sanki bilmiyoruz. İkisinin de bu kadar çirkinleşmesi hesapsız değil.

Engin Ardıç’ın yazısıyla ilgili hiç ’Aynısını sıkıyorsa Başbakan’a yönelt’ meselesine girmeyeceğim. Onun da gücünün tıpkı Memecan gibi buna yetmeyeceğini, cesaret edemeyeceğini biliyorum.
Onu tanıyorum ve bu yazıyı yazarken kafasından neyin geçtiğini de aşağı yukarı tahmin ediyorum...

Eminim o da bu yazının ne kadar ayıp olduğunun farkında bir kere... Ama bile bile yazıyor. Çünkü buna ihtiyacı var, kendince gövde gösterisi yapıyor.
Düzeyi olabildiğince düşürerek ’Oktay Ekşi yazamaz ama ben yazarım, bana kimse dokunamaz’ mesajı vermeye çalışıyor. Ekşi’nin istifasından sonra ’küfürbaz yazarlar’ tartışmaya açıldı, gözler de ilk olarak kendisine çevrildi ya... İnadına dozu arttırıyor, inadına etik diyenlere meydan okuyor.
Üstelik Oktay Ekşi’nin ’Analarını da satarlar’ cümlesi terazide onunla kıyaslandığında hafif kalır. Oktay Ekşi hiç değilse bir zihniyetten bahsediyor, isim vermiyor ve hatasını kabul edip özür diliyordu. Kaldı ki, Hakkı Devrim önceki gün hepimize bir gazetecilik dersi vererek çok basit bir şey yapmış: Sözlüğe bakmış ve ’anasını satmak’ deyiminin ne anlama geldiğini açıklamış.

Emin olun, ’Karından boşan ve bu kadınlardan biriyle evlen’ demekten ve ilk başta o kadınların, ardından da çocuğunu bile evlendirmiş bir aile babasının onuruyla oynamaktan çok daha hafif.

Diyorum ya ama Engin Ardıç bütün bunları biliyor...
Rövanş hırsı gözünü döndürmüş... Bunca yıllık birikimine, kalemine bakıyorum da ne yazık, ne çocuksu dikkat çekme çabaları bunlar demekten başka bir şey gelmiyor içimden...
Keşke bilse bütün bunlara ihtiyacı olmadığını... Bilse, hiç değilse tarihe bütün çarpıklıklarına rağmen ’iyi yazar’ olarak kalırdı. Artık böyle bir ihtimal de yok, kendi kendini yok etti.

Oray EĞİN / AKŞAM