06 Ağu 2010 09:45
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:31
EN LÜKS ARABALARA İLK ÖNCE BİNMEYİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİREN GAZETECİLER!
Medyaradar'ın yeni kalemi Varol Ersoy, "otomotiv sektörü"nden nemalanan ekonomi gazetecilerini yazdı ve genel yayın müdürlerine bir çağrı yaptı.İşte tartışma yaratacak o yazı...
En lüks arabalara ilk önce binmeyi alışkanlık haline getiren gazeteciler!
Şu bizim “ekonomici” meslektaşlarımıza bayılıyorum…
Hani; kimi eski polis muhabirleri vardır; meslekte kıdemlendikçe kendisini polis zanneder de eline telsizi alıp, gösterilerde eylemci yakalar…
Bazı magazin muhabirleri, bar-pavyon yıldızlarını izleye izleye, “menejerliğe” soyunur…
Adliye muhabirleriyle konuşun; bilmedikleri kanun yoktur ve hakimden önce onlar verir hükmü… Zaten; onları hakimlerden, savcılardan ayırt etmek de zordur…
Bizim meslekte “uzmanlaşma”nın en büyük açmazıdır bu “kişilik bölünmesi…”
Elbette; ekonomi servislerinde çalışan bazı arkadaşlar da nasiplerini alırlar bu hastalıktan!
Birçoğu, işadamlarıyla, üst düzey yöneticilerle, borsacılarla ; kısacası para babalarıyla öyle yakın dostluklar kurar ki bırakın yemeyi-içmeyi, tatillerini bile birlikte yaparlar.
Ama bizimkilerin aldıkları maaş belli olduğundan, hesabı ödemek “parası” olan işadamlarına düşer elbette…
Doğaldır ki; o ekonomi müdürlerinin, muhabirlerinin gazetelerinde, “dost patronlar”ı üzecek tek satır haber göremezsiniz!
Star Gazetesi’nin eski Ekonomi Müdürü Oğuz Karamuk bir süre önce, “insider trading” yaparak, yani gazeteci olmanın avantajını kullanarak şirketler hakkında “içeriden bilgi” alan ve borsada inanılmaz paralar kazanan muhabirlerden, yazarlardan söz etmişti…
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı; bu iddialarla önce şöyle bir ilgilenirmiş gibi yaptı ama konu unutuldu gitti…
Ekonomi gazetecilerinin ve yazarların en çok eleştirilen alışkanlıklarından bir diğeri de “beleş” gezilerdir!
Mesela; Hürriyet’in, Milliyet’in, Zaman’ın, Sabah’ın, HaberTürk’ün, Vatan’ın, Türkiye’nin ekonomi müdürleri, Türkiye’de “en çok pasaport” değiştiren kişilerin başında gelir…
Çünkü bu arkadaşların pasaportlarında, yılda 30-40 kez bu beleş gezilere gitmekten “damgalanacak” yer kalmaz…
Onlar da eski vizelerini korumak için birbirlerine yapıştırılmış 6-7 pasaportla dolaşır…
Dünyada gitmedikleri ülke, hatta kent kalmamıştır!
O kadar benimsemişlerdir ki bu “beleş gezileri”, eleştirmeye kalkanları “dinozorlukla” suçlayıp, tereyağı gibi üst çıkarlar…
Bugüne kadar pek gündeme gelmeyen ama bu arkadaşların nemalandığı bir diğer sektör de “otomotiv sektörü”dür…
İzlerseniz göreceksiniz; bazı ekonomi müdürleri, müdür yardımcıları ve otomotiv muhabirleri, çorap değiştirir gibi araba değiştirirler…
Altlarında hep, en lüks ve “sıfır” kilometre arabalarla dolaşırlar ve en uzun bindiklerine de bir hafta binerler…
Sonra bir bakmışsınız; başka bir araba çekivermişler altlarına…
“İyi de üç-beş bin lira maaşla nasıl bu kadar sık araba değiştiriyorlar” diye kafanızı yormayın…
Onlar, o arabaları şirketlerden “test sürüşü” için bedava alırlar…
Benzinini de gazeteden koydurup, babalarının malı gibi keyif çatarlar…
Haa; bir de sıcak dedukodu haberi vereyim:
Şu sıralarda bile bazı ekonomici arkadaşlar, bu test arabalarıyla Bodrum’da, Marmaris’te, Çeşme’de, Antalya’da keyif çatıyor!
Gazetelerin genel yayın müdürlerine çağrıda bulunuyorum:
Arayın otomotiv firmalarının basınla ilişkiler müdürlerini ve kendi gazetenizde çalışan kaç kişiye son 10 yılda kaç adet “test aracı” tahsis edildiğini sorun…
Bu liste o kabarık ki; öğrendiğinizde sizin bile ağzınız açık kalır!
Peki; şirketler babalarının hayrına mı veriyor o sıfır kilometre ve son model araçları?
Elbette hayır…
Bedel; “test sürüşü bittiğinde”, gazetelerde gördüğünüz “otomobil tanıtım yazıları”yla tahsil ediliyor!
Yani; bir tür “al gülüm, ver gülüm” dayanışması…
Alan da memnun, satan da…
Sakın yanlış anlaşılmasın, “Tüm ekonomi gazetecileri böyledir” demiyorum…
Onların aralarında da elbette onlarca yıldır gazetecilik etiğinden taviz vermeyen “dinozor” kardeşlerimiz var…
Ama o kadar azlar ki…
Zaten onları yağ yakan eski model arabaları sayesinde hemen diğerlerinden ayırabilirsiniz!
VAROL ERSOY
Şu bizim “ekonomici” meslektaşlarımıza bayılıyorum…
Hani; kimi eski polis muhabirleri vardır; meslekte kıdemlendikçe kendisini polis zanneder de eline telsizi alıp, gösterilerde eylemci yakalar…
Bazı magazin muhabirleri, bar-pavyon yıldızlarını izleye izleye, “menejerliğe” soyunur…
Adliye muhabirleriyle konuşun; bilmedikleri kanun yoktur ve hakimden önce onlar verir hükmü… Zaten; onları hakimlerden, savcılardan ayırt etmek de zordur…
Bizim meslekte “uzmanlaşma”nın en büyük açmazıdır bu “kişilik bölünmesi…”
Elbette; ekonomi servislerinde çalışan bazı arkadaşlar da nasiplerini alırlar bu hastalıktan!
Birçoğu, işadamlarıyla, üst düzey yöneticilerle, borsacılarla ; kısacası para babalarıyla öyle yakın dostluklar kurar ki bırakın yemeyi-içmeyi, tatillerini bile birlikte yaparlar.
Ama bizimkilerin aldıkları maaş belli olduğundan, hesabı ödemek “parası” olan işadamlarına düşer elbette…
Doğaldır ki; o ekonomi müdürlerinin, muhabirlerinin gazetelerinde, “dost patronlar”ı üzecek tek satır haber göremezsiniz!
Star Gazetesi’nin eski Ekonomi Müdürü Oğuz Karamuk bir süre önce, “insider trading” yaparak, yani gazeteci olmanın avantajını kullanarak şirketler hakkında “içeriden bilgi” alan ve borsada inanılmaz paralar kazanan muhabirlerden, yazarlardan söz etmişti…
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı; bu iddialarla önce şöyle bir ilgilenirmiş gibi yaptı ama konu unutuldu gitti…
Ekonomi gazetecilerinin ve yazarların en çok eleştirilen alışkanlıklarından bir diğeri de “beleş” gezilerdir!
Mesela; Hürriyet’in, Milliyet’in, Zaman’ın, Sabah’ın, HaberTürk’ün, Vatan’ın, Türkiye’nin ekonomi müdürleri, Türkiye’de “en çok pasaport” değiştiren kişilerin başında gelir…
Çünkü bu arkadaşların pasaportlarında, yılda 30-40 kez bu beleş gezilere gitmekten “damgalanacak” yer kalmaz…
Onlar da eski vizelerini korumak için birbirlerine yapıştırılmış 6-7 pasaportla dolaşır…
Dünyada gitmedikleri ülke, hatta kent kalmamıştır!
O kadar benimsemişlerdir ki bu “beleş gezileri”, eleştirmeye kalkanları “dinozorlukla” suçlayıp, tereyağı gibi üst çıkarlar…
Bugüne kadar pek gündeme gelmeyen ama bu arkadaşların nemalandığı bir diğer sektör de “otomotiv sektörü”dür…
İzlerseniz göreceksiniz; bazı ekonomi müdürleri, müdür yardımcıları ve otomotiv muhabirleri, çorap değiştirir gibi araba değiştirirler…
Altlarında hep, en lüks ve “sıfır” kilometre arabalarla dolaşırlar ve en uzun bindiklerine de bir hafta binerler…
Sonra bir bakmışsınız; başka bir araba çekivermişler altlarına…
“İyi de üç-beş bin lira maaşla nasıl bu kadar sık araba değiştiriyorlar” diye kafanızı yormayın…
Onlar, o arabaları şirketlerden “test sürüşü” için bedava alırlar…
Benzinini de gazeteden koydurup, babalarının malı gibi keyif çatarlar…
Haa; bir de sıcak dedukodu haberi vereyim:
Şu sıralarda bile bazı ekonomici arkadaşlar, bu test arabalarıyla Bodrum’da, Marmaris’te, Çeşme’de, Antalya’da keyif çatıyor!
Gazetelerin genel yayın müdürlerine çağrıda bulunuyorum:
Arayın otomotiv firmalarının basınla ilişkiler müdürlerini ve kendi gazetenizde çalışan kaç kişiye son 10 yılda kaç adet “test aracı” tahsis edildiğini sorun…
Bu liste o kabarık ki; öğrendiğinizde sizin bile ağzınız açık kalır!
Peki; şirketler babalarının hayrına mı veriyor o sıfır kilometre ve son model araçları?
Elbette hayır…
Bedel; “test sürüşü bittiğinde”, gazetelerde gördüğünüz “otomobil tanıtım yazıları”yla tahsil ediliyor!
Yani; bir tür “al gülüm, ver gülüm” dayanışması…
Alan da memnun, satan da…
Sakın yanlış anlaşılmasın, “Tüm ekonomi gazetecileri böyledir” demiyorum…
Onların aralarında da elbette onlarca yıldır gazetecilik etiğinden taviz vermeyen “dinozor” kardeşlerimiz var…
Ama o kadar azlar ki…
Zaten onları yağ yakan eski model arabaları sayesinde hemen diğerlerinden ayırabilirsiniz!
VAROL ERSOY