27 Şub 2008 10:36 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:59

"EN CESUR MUHALEFETİ BÜLENT ERSOY YAPMIŞTIR!...." ORAY EĞİN'DEN ERSOY'A TAM DESTEK!....

Ben Ersoy'un da Avşar'ın da içerikten bağımsız olarak sadece çıkış yapabilme yetilerini harekete geçirdiklerinden dolayı takdir edilmeleri gerektiğine inanıyorum.


Bir sosyalist muhalif olarak Bülent Hanım

Entelektüel olma iddiasındaki bir gazetede ikinci kez manşet oluyor sanırım Bülent Ersoy. Yıllar önce rengini kızartan Radikal'de evliliğiyle taşınmıştı birinci sayfaya, dün de İkinci Cumhuriyet'i savunan yayın çizgisiyle Taraf onu bir demokrasi kahramanı ilan etti. Savaş kışkırtıcılığı yapmayan tek insanmış meğerse Ersoy, "Cesaret ana" diye sıfat bile eklemişler.

Şarkı yarışması toplumsal mesajlar vermek için bir platform mu, tartışılır. Ama Bülent Ersoy gibi bir sanatçının en azından Türkiye hakkında konuşmaktan çekinmemesini ilginç bir çıkış olarak yorumlamalıyız. Sanatçılar artık kendi kendilerine oturup, ne kokan ne bulaşan bir tavır sergilemekten çekinmiyorlar. Yer yer tepki toplayacaklarını bilseler de.

Nitekim Ersoy'un "Hepimiz Ermeniyiz" sloganına karşı tavrı büyük ihtimalle Taraf gazetesi ekseninde düşünenlerin tepkisine sebep olmuştur birkaç ay önce. Şimdi, ona alkış tutuyorlar. Demek ki Ersoy da kendince bir taraf.

Hülya Avşar'a da dikkat etmek gerekiyor bu aralar. İki aydır türbanla ilgili en özgün yorumları o yapıyor. Türban krizinin en yoğun olduğu sırada "Aslında eşcinsellerin sorunları türbanlılardan daha fazla" diyerek kendini ortaya atması bilinçli bir ironi muhalefeti miydi acaba?

Şimdi de pek çok liberalin dile getiremediğini söylemiş Avşar; kendi ekonomik çıkarları için türban takanları, "korsan türbanlıları" gündeme taşımış. Magazinden iş dünyasına bu iktidar döneminde para kazanan herkesin mukaddesatçı bir söyleme büründüğü bir Türkiye'de bu iki yüzlülüğe işaret etmesi anlamlı.

Ben Ersoy'un da Avşar'ın da içerikten bağımsız olarak sadece çıkış yapabilme yetilerini harekete geçirdiklerinden dolayı takdir edilmeleri gerektiğine inanıyorum. Ama bir yandan da bu çıkışları Türkiye'nin en medyatik, en magazinel iki kadının yapması da entelektüel hayatımız hakkında derin korkulara sürüklüyor.

Bu ülkede mutlaka savaşa karşı çıkan birtakım entelektüeller vardır. Akademisyenler, yazarlar, düşünüler: Neredeler? Onlar susarken neden Bülent Ersoy konuşuyor, neden Taraf gazetesi kendi görüşlerini Bülent Ersoy'un arkasına saklanarak veriyor da bir manifesto, bir başyazı, bir "taraf" duruşuyla kamuoyuyla paylaşmıyor düşüncelerini?

Türk entelektüeli korkaktır, bu birinci gerekçedir mutlaka.

Ama daha da önemlisi Türkiye'de herhangi bir entelektüel hayatın kaldığından söz edilebilir mi? Ne kadar zamandır Türkiye'yi sarsan raporlar, araştırmalar yayınlanmıyor, üniversiteler uyuyor. Köşe yazarları ilginç çıkışlar yapmıyor, dergilerin peşinden kitleler gitmiyor, basın hükümetleri sarsamıyor. Bırakın muhalefeti, insanın kendi özgün düşüncesini açıklaması için başvurduğu bütün kapılar yüzüne kapatılıyor.

Bu aynı zamanda bir çöküşün de habercisidir. Bu çöküşün altında da Türkiye'deki sol kültürünün, sosyalist geleneğin çökmesi yatıyor.

Kuvvetli bir sol hareket olsaydı bugün, toplumun en cesur muhalifleri elbette Bülent Ersoy ya da Hülya Avşar olmazdı. Sol, düşünce sistematiği içinde muhalefetini gerekçeleriyle yapar, insanları ikna eder, hatta hayatın yönünü dönüştürürdü...

Magazin figürlerinin çıkışlarından en çok sosyalist kültürü öldürenlerin ders alması gerekiyor. Vursunlar kafalarını duvarlara o üniversite üyeleri, yazarlar, aktivistle