''EN BÜYÜK SORUNUM DIŞ GÖRÜNTÜM''
'Küçük Hesaplar' adlı diziyle ekrana dönen Seray Sever, seksapelini kapatmak için uğraşıyor ama nafile.
Star TV’de ’Küçük Hesaplar’ adlı diziyle ekrana dönen Seray Sever,
zekâsını ön plana çıkarıp, seksapelini kapatmak için uğraşıyor ama
nafile. Oyunculuktan yapımcılığa, sunuculuktan gazeteciliğe uzanan
bir kariyeri olan Sever’e göre kendisiyle Scarlett Johansson’ın
derdi aynı: ’Vamp kadın’ imajından dolayı iş kaybetmek...
Dizinizin gidişatından memnun musunuz? Saati ve günü değişti
sanırım...
Daha çok izleyiciye ulaşsın diyerek
değiştirdik günü. Sonuçta RTÜK ‘Küçük Hesaplar’ı ‘+13’ belirledi,
ama aslında herkesin izleyebileceği bir iş. Birkaç küçük espri
olabilir ama, sonuçta çok dozajlı, Türk halkını rahatsız etmeden
eğlendirebilecek bir dizi... Özellikle gençlerin çok seveceğini
düşünüyorum çünkü ‘ekşisözlük dili’ var, o edebiyat var. Bazen
Mazhar’la (rol arkadaşı Mazhar Alanson) ‘Bu ne demek’ diye
sorduğumuz oluyor.
Üç yıl yapımcılıktan sonra, kamera önüne geçmeye neden
karar verdiniz?
Çok özledim, zaten sit-com olayını çok
seviyorum. Yapım şirketimdeki görevimi pasifize etmiş gibiyim,
şimdi ortağım ilgileniyor. Sadece bütçelere bakıyorum, ekonomi
eğitimi aldığım için matematiksel konularda iyiyim.
Canlandırdığınız ‘Harika’ karakteri nasıl biri, size benzer
yönleri var mı?
Yazarlar benim değişik yanlarımı
keşfettikleri için şu aralar bir kişilik değişimine girdi Harika.
İyi eğitimli, kocasına âşık, sezgileri kuvvetli, enerji yoluyla
insanları anlayan, fal baktıran ve bakan, baktığı fallar çıkan bir
karakter. Ama yavaş yavaş sinirlenmeleri ve kıskançlıkları çıkıyor;
onu da özellikle ben istedim. Vardır ya meditasyon yapan tipler,
çok sakindirler, akıl verirler ama sonra birdenbire sinirlenip
saldırırlar... Hayatta ne kadar dingin kalmaya çalışırsanız
çalışın, haksızlıklara karşı köpürebiliyorsunuz; daha o tanrısal
boyuta eremedik. Harika da biraz öyle olmaya başladı, uçlarda
yaşayan bir karakter.
Dini konulara da ilginiz var sanırım, umre ziyareti
yapmıştınız...
Evet, o yüzden ramazanda çok
aranıyorum... Günde beş programa çağırılıyorum valla.
Astrolojiyle de aranızın iyi olduğu izlenimine kapıldım, Twitter
’daki mesajlarınızdan...
Burçlara karşı ilgiliyim. Her sene Hakan Kırkoğlu’nun karşısına
oturur, yıldız haritamı çıkartırım. Profesyonel anlamda ona
danışıyorum. Ayrıca başka bir astroloğum daha var: Sibel Aydın .
Yani çift astrologla ilerliyorum, gelişmelere göre hareket planımı
oluşturuyorum.
Yararını görüyor musunuz?
Boşluktan bir yerlere
sığınmaya çalışan, bütün gün meditasyon yaparak ‘Allah bana sinyal
göndersin’ diye bekleyen biri değilim. Fiziksel dünyada bazı
şeylerin matematiksel boyutunu da hesaba katarak hareket eden,
üstüne de ruhsal bağlantısını katan biriyim. Yani hem yatay hem de
dikey boyutta yaşadığımızı düşünen bir insanım. Burçlara dönecek
olursak, aldığım eğitim ekonomi, ondan öncesinde kolej. Safsata
olsa, peşinden gitmem. 14 yaşından beri astrolojiyle iç içeyim, 15
yıl önce Reiki’ye başladım. Millet yeni yeni ‘Reiki’ derken, ben
çoktan ‘master’dım. Astroloji bir yol haritası, dünyada çeşitli
enerji boyutları var ve bundan hepimiz çok etkileniyoruz. Mesela bu
aralar Merkür geri gidiyor; birinci günde iPad ’im kırıldı, ortağım
aradı, telefonu çökmüş, ofise gidiyorum bilgisayar çalışmıyor...
Arkadaşlarım da arayıp çeşitli olaylar anlatıyor, ben de ‘Merkür
geri gidiyor, ondan’ diyorum.
Demek Merkür’den dolayı aksilikler... Spiritüel başka bir
olaydan bahsedelim, Maya Takvimi’ne göre bu yıl sonumuz gelmişti
ama şimdilik bir gelişme yok.
Aslında orada denileni
doğru anlamak lazım; bansedilen şey son değil, aydınlanma çağının
başlangıcı... Bu zamana kadar aydınlanmamış olanlar ruhsal
aydınlanmaya gidecek. Belli bir ruhsal boyuta ermiş, dünyanın
geçici olduğunun bilincinde olan kişiler için sıkıntı olacağını
zannetmiyorum.
Kariyerinizde 19 yılı geride bıraktınız, oyunculuktan
yapımcılığa, sunuculuktan gazeteciliğe birçok projede yer
aldınız...
Evet, 19 mu, 20 mi bilemiyorum...
Üniversitede hobi olarak sunuculuğa başladım, baktım arada
kalıyorum, devam ettim. Bu aralar köşe yazarlığı konusunda
teklifler var. Geçenlerde Vatan’da astroloji yazdım ama vakit
olmadığı için devam etmedim. Zaten Hakan’la da (Kırkoğlu) hep
konuşuyoruz, “Bir dönem mutlaka yazacaksın, bilinç olarak sana
yollar açacak” dedi. Yazı dilim de iyidir. Yazmak da beni konsantre
eden, her şeyi unutturan bir şey. Ancak hiperaktifim, oturup ödev
yapmak gibi geliyor, okulda da o kadar çok ders çalıştım ki,
sıkılıyorum. Sorumluluk bilincim çok yüksek, onun için henüz
başlayamadım. Yaparsam en iyisini yapmalıyım. Bu arada beş yıl bir
kadın dergisinde röportajlar yaptım, erkek kılığına girip Beyoğlu
’nda gezdim; yaratıcı işler yaptım yani. Ama dediğim gibi,
konsantrasyon meselesi. Yakın bir zamanda yazacağımı biliyorum ama
yazarsam daha ruhsal boyutta olacak.
Ruhsal boyut derken neyi
kastediyorsunuz?
Yazacaksam, kendimden bahsetmem ama
kendi deneyimlerimden insanların paylaşacağı şeyler olmalı. Onun
için astroloji yazdım; Çünkü insanlara bir duygu vermeyeceksem ya
da ‘Ne diyorsun?’ dedirtmeyeceksem yazmanın anlamı yok. Yoksa
‘Bugün şuraya gittim, çocuğum şunu yaptı’ türü yazıları
sevmiyorum.
Çok yönlü bir kariyeriniz olduğundan bahsettik... En çok içinize
hangi işler sindi?
Beni zorlayan ‘challange’ eden şeyleri seviyorum. Yeni hedefler
belirlemeyi ve başarmayı severim. Sunuculuğa hobi olarak başladım,
en üst seviyeye ulaştım. Sıkıldım çünkü artık daha fazla ne
sunabilirdim? Onun için oyunculuğa geçtim. Prodüksiyon da
tecrübelerim ve eğitimimi birleştirdiğim bir işti. Çok da keyif
aldım ama sektör sallantıda...Bir de ben biraz, ‘ AB ’ seviyorum;
zevklerim AB kitlesine hitap ediyor. Haliyle bazı Türk dizilerini
izlediğim zaman beşinci dakikada değiştiriyorum kanalı...
İNSANLAR SEKSİ FOTOĞRAFLARA MERAKLILAR
Şuh kadın imajını yıkmak için bir dönem Betül Mardin ’le
çalışmıştınız, memnun musunuz sonuçlardan?
Betül Abla
hayatında ilk kez bir sanatçıya danışmanlık yaptı. Şuh kadın olayı
benim en büyük derdim, burada da beni o imaja sokmaya çalışıyorlar,
yakaları kapalı şeyler giymek zorunda kalıyorum hep. Diyorum ki ‘Bu
kadar güzel kızlar da var, bana oynamayın’. Bugün bir Scarlett
Johansson örneğine de bakarsak, kadın Photoshopla kendini farklı
biçimlere sokmaya çalışıyor. Geçenlerde fotoğraflarına bakıyordum
da ‘Bu değil’ dedim... Sonuçta ‘şuh kadın’ imajından dolayı, farklı
rollerde oynayamıyor, iş kaybediyoruz... Bazı insanların doğuştan
fiziği böyle, ne yapalım, biz buyuz. Amatör zamanlarınızda size şuh
fotoğraflar çektiriyorlar, ama zamanla ‘istemiyorum’ diyorsunuz.
Bunları yıkmak için saçımı koyuya boyattım, baştan ayağa kapalı
giysiler giydim. Ama ne oldu? Yine Google ’a girip adımı
yazdığınızda, önünüze ilk seksi fotoğraflar çıkıyor. Bu anlamda
insanlarda da tuhaflık var, ona meraklılar herhalde. Ama ben çekici
bulunmaktan hoşlanmıyorum, iltifat filan da sevmem. Zekâmın ön
planda olmasını istiyorum, bu yüzden boğazıma kadar kapanmak
zorunda kalıyorum yani, nasıl bir durum... Neyse internet konusunda
çok hassasım, gençlerden oluşan bir sosyal medya ekibim var.
seraysever.com sitesini bir portala dönüştürdük, o proje üzerinde
çalışıyorlar. İleride çoluğumuz çocuğumuz olacak, yeni nesiller
tarafından yaptığımız güzel işlerle anılalım.
İNTERNETTE SALLAMAK KOLAY
İnternet demişken, Nihat Doğan ’ı Twitter ’da ‘savaş çığırtkanlığı’
yapmakla suçladığınız yazıldı...
Ben girmedim Nihat Doğan ’la polemiğe yaaa... Bebek Kahve’de
oturuyordum,geldi biri uzattı mikrofonu sordu. Yoksa adım onunla
anılsın, ya da başka polemiklerle, aman istemem. Sadece şunu
dedim,eğer bir halk kahramanıysan, ona göre hareket edeceksin.
İnsanları oturduğun yerden sürüklemeyeceksin savaşa...
‘Halk kahramanı’ Nihat Doğan mı oluyor?
Yani
demek istediğim sallamak kolay. Bazı isimler var, saat 12’den sonra
oturuyorlar, birbirlerine Twitter üzerinden laf atıyorlar.
Hayatlarını buna adamışlar...Yazıp duruyorlar, ama dediğim gibi,
sallamak kolay.
Aslı Barış / Radikal