07 Eyl 2017 15:25 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:41

Emrindeki zırhlı araçların kışladan çıktığından haberi yokmuş

- FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 4. Kolordu Komutanlığı ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 216'sı tutuklu 268 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi- Sanık eski kurmay yarbay Kabaklı: - "Taburların ve araçların kışladan çıkışından haberim...

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, 4. Kolordu Komutanlığı ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 216'sı tutuklu 268 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.

Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan'da görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

İddianamede sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddia edilen eski 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı kurmay yarbay Savaş Kabaklı, darbeye hazırlık toplantılarına katılmadığını belirtti.

Örgütün üyesi ve yöneticisi olduğu yönündeki beyanların tümünü reddeden Kabaklı, Kara Harp Okulunu 1997'de bitirdiğini kaydetti.

Kabaklı, görevde olduğu dönemde terörle mücadele operasyonlarına katıldığını, amirleri dışında hiç kimseden emir ya da talimat almadığını anlattı.

Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddialarına ilişkin Kabaklı, "Benimle ilgili sadece bir şüphelinin beyanı vardır. İftira atılmaktadır. Bu konseyin başı kim? Kim kime emir veriyor belli değil. Alt üst arasındaki ilişki nedir, görev dağılımı, hiçbir şey net değil. Toplantıya katıldığımı iddia eden Murat Yanık'ı tanımam, mahkemeye getirilmesini talep ediyorum. Ayrıca gizli tanıklar toplantılarda benden bahsetmemişler. Adım atama listesinde geçmemiştir. Ankara'da Altınpark civarından bir toplantıya katıldığıma ilişkin beyanları var. O saatler arasında orada olmam imkansız." ifadelerini kullandı.

Darbe girişimi gecesi tugay komutanlığına Ömer Cüneyt Akyol'un yerine Ali Kalyoncu'nun atandığına ilişkin telefon geldiğini savunan Kabaklı, "O gece Akyol'u aradım. Bana 'Ne oluyor?' diye sordu. Kendisinin yerine Ali Kanyoncu'nun atandığını öğrendiğimi söyledim. O da 'Tamam, kapat ben bir Ali'yi arayayım.' diyip telefonu kapattı. Akyol'un darbecilere karşı yapılması gerekenlere ilişkin bir emri olmadı." diye konuştu.

Sanık Kabakçı, nizamiyede kimseye "Araçlara binin." talimatı vermediğini, zırhlı araçların talimatı dışında firari sanık Ali Kalyoncu tarafından kışladan çıkartıldığı iddiasını dile getirdi.

Darbe girişimi gecesi emir komuta zincirine uymak dışında herhangi bir iş yapmadığını ileri süren Kabaklı, "Eğer darbeci olsaydım ya kaçardım ya da talimat aldığım iddia edilen Ali Kalyoncu kaçarken beni de yanına alırdı." dedi. Kabaklı, tahliyesini talep etti.

Mahkeme Başkanı Melih Uçar'ın darbeden ne zaman haberdar olduğunu sorduğu Kabaklı, 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar'ın televizyondaki açıklamasını duyduğunda bir şeylerin ters gittiğini fark ettiğini ancak o ana kadar cep telefonuna bakmadığını söyledi.

- "Gecenin anormal olduğu ortada ama tarafımı bulamadım"

"Çünkü bir koşuşturmaca vardı." diyen Kabaklı'ya, Başkan Uçar, "Sen kurmay yarbaysın, bu koşuşturmaca nedir, saldırı mı oldu, ne oldu, Sorma gereği duymadın mı?" sorusunu yöneltti. Kabaklı, soruya, "Ortamda bir gariplik var, bizim ne tarafta olduğumuz belli değil, beni sürekli tersleyen bir tuğgeneral var. O gecenin anormal bir gece olduğu ortada ama tarafımı bulamadım." karşılığını verdi.

"Taraf derken, hangi taraflar vardı?" şeklindeki soru üzerine de Kabaklı, "Yanınızda birileri bir şeyler yapıyor. Tepenizden uçaklar geçiyor. Bu tip şeyler yaşanıyor. Başınıza bir general gelmiş. Birinci sıradan generalliğe atanmış Ali Kalyoncu tugayımızda, başımızdaydı. Asıl tugay komutanı da 'Ben bir Ali Kalyoncu ile konuşayım.' dedi. Ali Kalyoncu iyi adam mı kötü adam mı anlamanız mümkün değil." değerlendirmesini paylaştı.

Bir soru üzerine "Taburların ve araçların kışladan çıkışından haberim olmadı." diyen Kabaklı, birlik içinde karşılaştığı Süleyman adli kişinin, garajlar bölgesinde araçlar ve personelin bulanmadığını söylediğini anlattı. Kabaklı, bunun üzerine nöbetçi astsubayların bulunduğu yere geçip nizamiyeleri arattırdığını, nizamiyedekilerin de çıkıştan haberinin olmadığını öğrendiğini bildirdi.

Kabaklı, araçların, normalde kapısı kilitli olan ve kimsenin bulunmadığı 3 No'lu nizamiyeden çıkış yaptığını öne sürdü.

Tutuksuz sanık er M.Ç. de Ankara Emniyet Müdürlüğünün önüne komutanlarının talimatı üzerine zırhlı araçlarla gittiğini, silahını yanına almadığını ve ateş etmediğini savundu.