11 Kas 2010 12:27 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:47

EMİN ÇÖLAŞAN'DAN TRT'YE ÇOK SERT ELEŞTİRİ VE İBRAHİM ŞAHİN'E AÇIK MEKTUP!

Ey TRT, sen kimsin? Eğer gazetecilik (!) yapmaya niyetlendiysen, ''Gazetecilik'' yapacak en son yayın kuruluşu sensin.

DÜNYADA YOK BÖYLE BİR ŞEY

Sevgili okuyucularım, dün 10 Kasım, büyük Atatürk’ün 72. ölüm yıldönümü idi. Sabah saat 9’u 5 geçe, neredeyse bütün Türkiye ayakta, saygı duruşunda idi.
O saatte gazeteye gidiyordum. Birden sirenler çalmaya başladı. Sirenler çalınca caddelerdeki tüm araçlar korna çalmaya başladı. Yıllar içerisinde bilmiyorum kaçıncı kez tanık olduğum bu manzara, inanılmazdı.
Göz yaşartıcı, hatta ağlatıcı idi.
Benim o sırada bulunduğum yerde gördüğüm manzara şöyle:
Tüm araçlar yolda durmuş, bazıları korna çalıyor. Araç sürücülerinden ve içindekilerden pek çoğu inmiş, saygı duruşunda bulunuyor.
Yayalar öyle.
Askerler ve polisler selam durmuş.
Esnaf dükkanlarının önüne çıkmış, saygı duruşunda.
Bir insan düşünün, aramızdan ayrıldığından bu yana tam 72 yıl geçmiş ve hala böyle içtenlikle anılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde böyle bir olay yok. Her ülkenin kendine göre bir ’’Kurtarıcısı’’ vardır. Onlar da günün birinde ölmüştür. Hiçbiri böyle sokaklarda, çok uzun yıllar sonra bile milletinin gözyaşları ile anılmaz.
Atatürk, kendi el yazısıyla hazırladığı ve ’’Ne mutlu Türküm diyene’’ diye bitirdiği meşhur Onuncu Yıl Nutku’nun müsveddesinde, yine el yazısıyla bir cümle yazmıştı:
’’Beni hatırlayınız.’’
Sonra o cümleyi nutuktan çıkardı ve okumadı. Ama o sözcük, Gazi’nin adeta içten gelen bir vasiyeti idi.
Milleti, onun vasiyetini yıllardır yerine getiriyor.
Onu hatırlıyor.

X X X
Sokaklarda bu sevgi seli yaşanırken, Anıtkabir yine tıklım tıklımdı. Hem protokol, hem de milletin bireyleri. Devlet protokolü oraya böyle günlerde zorunlu olarak gidiyor!
Tahmin ediyorum, dün Anıtkabir’de, Gazi’nin huzurunda saygı duruşunda bulunan bazıları, içlerinden şöyle geçiriyordu:
’’Ulan işi gücü bıraktık yine buraya geldik... Ulan ne işim var benim burada!..’’
Mutlaka aralarında, içlerinden küfredenler bile vardı.
Eh yani, olacak o kadar!
Önemli olan bazılarının içinden geçenler değil, sokaklarda milletin içinden dökülen o sevgi seli.

AĞCA’NIN TRT’DE NE İŞİ VAR?

O bir katil. Hem gazeteci büyüğümüz Abdi İpekçi’yi öldürdü, hem de daha sonra İtalya’da Papa’yı vurdu. Bu işleri kimin adına yaptığı hiçbir zaman belli olmadı.
Binbir maceraya karıştı, cezaevinden kaçtı, yurtdışında yaşadı, Papa’yı vurduktan sonra İtalya’da enselendi. Hem orada, hem Türkiye’de uzun yıllar hapis yattı ve 11 ay önce tahliye edildikten sonra yine kayıplara karıştı. Kendisiyle medyada yapılacak söyleşiler için büyük paralar istiyordu.
Bu adam tahliye edildikten sonra burada bir çağrıda bulunmuştum:

’’Hiç kimse parayla konuşan bu katili ekranlarına çıkarmasın, gazetelerinde onunla söyleşi yaptırmasın.’’
Türk medyası bu konuda gerçekten sağlam durdu ve bu adamı konuşturmadı. Ekranlarını ve sayfalarını bu katile açmadı.

Fakat gelin görün ki, önceki gece TRT bu adamı ekrana çıkardı. Devletin ve milletin parasıyla yayın yapan kuruluş, Mehmet Ali Ağca’yı adeta övdü, yaptıklarını görmezden geldi, Abdi İpekçi cinayetini bir sözcükle olsun soramadı.
Belli ki Ağca daha önceden bunlara ’’İpekçi’yi soracak olursanız yayına katılmam’’ diye rest çekmişti.

Ey TRT, sen kimsin ve neyin peşindesin? Eğer gazetecilik (!) yapmaya niyetlendiysen, içine doldurup kadrona aldığın iktidar yandaşlarıyla, bu memlekette ’’Gazetecilik’’ yapacak en son yayın kuruluşu sensin.
Adamlara bak yaaa, katili ekrana çıkarıyor ve İpekçi cinayetini soramıyor. Sorsa ne olacak da, soramıyor işte! Sunucu olan şahıs ise katili ’’Bugün yasalar karşısında suçsuz bir insan’’ diye tanımlıyor.

İsmini cismini bilmediğimiz, ancak bu program nedeniyle ’’Gazeteci (!)’’ olduğunu öğrenme fırsatı bulduğumuz sunucu, yayın boyunca katile son derece saygılı davrandı, ’’Şu soruyu sormama izin verin lütfen’’ gibi laflar etti. Sanki karşısında Tayyip vardı!
Ancak bu aşamada büyük bir tesellimiz olduğunu da inkar etmeyelim!

TRT, Ağca’ya para ödememiş! O kadar ki, programın ön görüşmeleri yapılırken, çay kahve paralarını bile Ağca kendi ödemiş.

Oh be, bunu duyunca nasıl da rahatladım. Bütün bu yazdıklarımı geri alıyorum!

VE TRT’NİN YANDAŞ PARALARI

Ağca’ya para ödemediğini gururla açıklayan TRT, son yıllarda AKP yandaşlarının besin kaynağı, mama makinesi oldu. Bu devlet kuruluşunun bazı yandaşlara ödemekte olduğu ve bugüne kadar gizli tutulan paralar, CHP Milletvekili Kemal Anadol tarafından soru önergesi yapılınca takke düştü, kel göründü.

Bu liste dün bazı yayın organlarında açıklandı ama olsun. Bu listeyi yazmadan duramayacağımı anladım! İşte o liste ve program başına ödenen paracıklar. Programların hemen hepsi haftalık. Okuduğunuz rakamları dörtle çarpmayı unutmayın:

Enine Boyuna programı: Taha Özhan 2.000, İbrahim Kalın 1.250 Törkiş lira.
Politik Açılım programı: Fehmi Koru, Derya Sazak, Fuat Keyman ve Mustafa Erdoğan: Kelle başı 2.500 Törkiş lira.
Herkes İçin Adalet programı: Taha Akyol 3.000 Törkiş lira.
Yüz Yüze programı: Mustafa Akyol, Ümit Zileli, Beril Dedeoğlu, Deniz Ülke Arıboğan ve Ferhat Kentel: Kelle başı 1.000 Törkiş lira.
Sinerji programı: Mehmet Barlas 1.300 Törkiş lira.
Ezberbozan programı: Tamer Korkmaz 1.250 Törkiş lira.
Kuşak Farkı programı: Oral Çalışlar ve Reşat Çalışlar: Kelle başı 1.850 Törkiş lira. Program danışmanı Ayda Özüçevik 475 Törkiş lira.
Küresel Nabız programı: Bahar Feyzan 1.850, Mete Çubukçu 1.250 Törkiş lira.
Çıkış yolu programı: Ergun Babahan 3.200, Ekrem Dumanlı 1.475 Törkiş lira.
Gündeme Dair programı: Emre Aköz 1.230, Mümtazer Türköne de aynen 1.230 Törkiş lira.
Sensiz Olmaz Olur mu programı: Polis memuru Önder Aytaç 1.500 Törkiş lira.

X X X
Listenin çoğu AKP yandaşı, İslamcı, Kürtçü, liboş, Fethullah tayfasından oluşuyor. Bazıları yandaş ve yalaka medyada köşe yazarı. Onlar, TRT’den kaç para aldıkları sorulduğunda yanıt verememişler, bazıları da inkara yeltenip para almadıklarını iddia etmişlerdi! Devletin milletin kendilerine torpille hortumlanan paralarını iyi günlerde harcasınlar!
Koş vatandaş koş, sen de TRT’ye koş! Bul torpilini, al programını... Mümkünse AKP’den bir kartvizit getir. Kısmetine ne kadar çıkarsa... Ayda 5.000 Törkiş mi olur, 12.000 Törkiş mi olur, onu AKP ve TRT Genel Müdürü belirler.

X X X
(TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’e özel mektubumdur: Sayın Genel Müdürüm, size saygılarımı sunuyorum. 33 yıllık gazeteciyim. Çevremdekiler, bu işlerden biraz anladığımı, Ergun Babahan, Ekrem Dumanlı, Emre Aköz, Mümtazer Türköne, Fehmi Koru, Derya Sazak, Taha Akyol, Mehmet Barlas, Tamer Korkmaz, Oral Çalışlar gibi liboş ve yandaş köşe yazarlarından hiçbir eksiğim olmadığını söylerler!

Kendilerinden de sorabilirsiniz, Sayın Cumhurbaşkanım, Başbakanım, Hayrünisanım, Eminanım falan da beni çok severler. Eğer mümkünse, TRT’de kulunuz Emin Çölaşan’a da düzenli bir program ayarlamanızı istirham ediyorum. Taş atacağım da kolum mu yorulacak! Haftada program başına 1.500 verseniz iyidir. Ayda 6.000 eder ki, çok çok iyidir!
Size özel olarak yazdığım bu mektubun aramızda kalacağına, kimsenin duymayacağına inanıyorum. Olumlu yanıtınızı bekliyor, başarılarınızın devamını diliyorum!)

Emin Çölaşan / SÖZCÜ