Yine bu yıl aylık talebinde bulunanlar 2025'de dilekçe verenlere göre yüzde 30-35 daha fazla aylık alabilecek. Enflasyon ve büyüme verileri bu etkiyi ortaya çıkartıyor. Yani 5510 sayılı Kanunda düzenlenen aylık hesaplama yöntemi nedeniyle prim gün sayısı ile yıllık SPEK tutarları aynı olsa bile Aralık ayında bağlanan aylık ile Ocak ayında bağlanan/bağlanacak olan aylık arasında fark oluşacak.
ARTIŞ ORANLARI DA ETKİLİYOR
Emekliler açısından yasal olarak her Ocak ve Temmuz aylarında zam yapılıyor. SSK ev Bağ-Kur emeklileri 6 aylık enflasyon kadar memur emeklileri ise toplu sözleşme ve enflasyon farkı kadar zam alıyor. Ancak enflasyonun üzerinde yapılan refah payı artışları yıllar arasında emekli aylıklarını değiştiriyor. Böylece TÜFE'nin yüksek çıktığı ya da üzerinde refah payı verildiği yıllar başvuranlar açısından emekli aylığı daha yüksek oluyor.
TEK GÜNCELLEME VE AYLIK ARTIŞ
Bu sorunu çözmek için güncelleme katsayı sistemi yeniden ele alınabilir. Belirlenecek makul bir güncelleme katsayısı yıllar arasındaki farkı ortadan kaldıracaktır. Bu enflasyon ve büyüme ortalamaları dikkate alınarak 1.6 ile 1.9 arasında bir rakam olabilir. Ayrıca emeklilere yapılacak zamların Ocak ve Temmuz döneminde 6 aylık enflasyon kadar olması yerine her ay önceki ayın enflasyonu kadar artırılması sorunu çözecek bir uygulama olabilir. Böylece aylıkların enflasyon karşısında erimesi de önlenir
ÜÇLÜ YAPI DEĞİŞMELİ
Emekli aylığı hesaplanırken uygulanan üçlü yapı da sistemi karmaşıklaştırıyor. 1999 öncesi dönem için farklı aylık bağlama oranları ve güncelleme katsayısı, 1999-2008 arası için daha düşmüş bir aylık bağlama oranı ve yeni güncelleme katsayısı, ardından 2008 sonrası için düşük aylık bağlama oranı ve büyümenin enflasyonun etki ettiği güncelleme katsayısı. Bu hesaplamalar üç ayrı kanuna göre yapılıyor. Bu üç ayrı hesap toplanıp emekli aylığı ortaya çıkartılıyor. Dolayısıyla bu karma sistem hem hizmeti alanın hem de hizmeti verenin kafasını karıştırıyor.