“Emanet oylar” HDP’den geri dönecek mi?..
Medyaradar medya-siyaset analisti Atilla Akar, HDP’ye giden “emanet oylar” olgusunun yeni seçimdeki olası akıbetini ele aldı…
Dananın kuyruğunun kopmasına az kaldı!.. Seçimler yaklaştıkça anketler, tahminler, iddialar da birbirini kovalıyor. Terör ortamının azması işin tadını tuzunu iyice kaçırsa da herkes bir yandan göz ucuyla olan biteni izlemeye, anlamaya çalışıyor. Bu da normal elbette…
“Terör” dedikte önceleri “sivil siyaset” açısından (Yerim sizin sivil siyasetinizi!) büyük umutlar bağlanan ama evdeki hesabın çarşıya uymadığı ve adı gitgide daha çok PKK ile birlikte anılan Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin bu seçimdeki akıbetinin de ne olacağı ayrıca bir merak konusu. Tam bu noktada muhtelif sorular mevcut…
Geçen seçim barajın altında kalma kaygıları yaşayan HDP bu kez de aynı stresi yaşayacak mı? Barajı geçebilecek mi yoksa takılacak mı? Barajı geçse bile oyları düşecek mi yoksa artacak mı? Tırmanan PKK terörü HDP oylarını hangi yönde etkileyecek? Bütün bunlar kafaları meşgul ediyor…
Lakin hepsinin temelinde aslında bir soru yatıyor? O da “HDP’ye giden emanet oylar geri dönecek mi?”, “Beyaz Türkler bu kez desteklerini geri çekecekler mi?”, “Beyaz Türkler klasik partileri CHP’ye geri dönecekler mi?” (Önümüzdeki günlerde şu “Beyaz Türkler ve siyaset” olgusuna değinen ayrı bir yazı yazmak şart oldu anlaşılan!) şeklinde formüle edebileceğimiz durumdur. Her şey bu noktada düğümleniyor gibi…
Öyle anlaşılıyor ki HDP’nin “başarısı” denen olgu aslında “Beyaz Türkler”den devşirilen oylarla neredeyse birebir bağlantılı. Bir anlamda HDP’nin kaderi “Beyaz Türkler”e bağlı ve onların tercihlerine endeksli. Gerçekte homojen olmayan ama öncelikle “Erdoğan nefreti” sayesinde HDP’ye akan oylar bakalım bu kez nasıl şekillenecek?..
“BEYAZ TÜRKLER” AÇISINDAN DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!
Peki yakınlaşan 1 Kasım seçimlerinde durum ne olacak? Bu oylar eski mecralarına geri mi dönecek yoksa sabit mi kalacak? Her ne kadar terör bir “faktör” gibi görünse de durum bazı kesimlerin HDP’ye yönelmelerini engellemeye yetecek mi? Benim kendi payıma bulduğum cevaplar ise şunlar;
1) Türkiye şu anda “Anti-Erdoğancılık” üzerinden bir “operasyon” yiyor. “Oltaya gelenler” açısından aslında değişen fazla bir şey yok. Tam tersine bu kesimlerde Erdoğan nefreti daha da katlanmış vaziyette O yüzden “Beyaz Türkler” ve HDP ilişkisinde fazla bir oynama beklenmesin.
2) Bu “Erdoğan’ın da işine geliyor. Şu an bu fasit daireden nemalanan sadece iki kesim var. Erdoğan ve HDP. Kendisini “sol” zannedenler de bu değirmene su taşıyıp duruyor. Mevcut “zihinsel statüko”lar ise bunun kırılmamasına hizmet ediyor. “Erdoğan’ı başkan yaptırmamak” hezeyanıyla Türkiye’yi ateşe atıyorlar.
3) Bunlar “Düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığıyla şeytanla bile işbirliği yaparlar.
4) Sanıldığının aksine Beyaz Tükler “Ulusalcı” falan değildir. “Kemalist hassasiyetler”i gösterişçi “Bayrak Atatürkçülüğü”nden, “Anıtkabir törenciliği”nden öteye geçmez.
5) Türkiye’nin başına örülen çoraplara “emperyalizm” merceğinden bakmazlar. Alık derecede kafaları basmaz. Bunlarda “Batıcılık” zirve yapar. Geçmişin “Mandacılığı”na eş bir kafa yapıları vardır. İhanet potansiyelleri yüksektir.
6) Bunlarda “Milli” hassasiyetler yok denecek kadar azdır. Esas itibariyle “kozmopolit”tirler. Bu topraklara aidiyet hisleri zayıftır.
7) Kaldı ki bunların bir kısmı zaten “Türk” de değillerdir. “Türkmüş” numarası çekerler. Onların kimlerin “kriptosu” olduğu meçhuldür!
8) Bunlar için “laiklik”, “modernlik” temel yönelimdir. Türkiye’nin bölünmesi umurlarında olmaz. Yeter ki kendilerine “Batılı gibi yaşayacakları” bir “toprak parçası” kalsın. Bunlar için vatan ve bayrak sadece toprak ve bir bez parçası”dır zaten! Onlar için Türkiye Cumhuriyeti yoktur. Kendi gettolarında “Nişantaşı, Cihangir, Bebek Cumhuriyetçikleri”, ya da moda tabirle “kanton”ları vardır!
9) Dolayısıyla bunlardan bir “pişmanlık” , “biz meğerse ne kadar yanlış yapmışız” duygusu beklemek saflık olacaktır. Bunlar -ufak bir kısmı hariç- bir “şaşırmışlık”tan dolayı değil, gayet “bilinçli” olarak HDP’ye yönelmişlerdir. O yüzden onların ağırlıklı kesiminin ilk tercihi gene HDP olacağa benziyor.
10) Daha önce de saptadığım ve bu köşede yazdığım gibi HDP’nin baraj sorunu yoktur. (Sadece oranlar tartışılır) Bu bir ayağıyla yedeklediği “Beyaz Türk oylar” sayesindedir. Bu kesimin HDP’den vazgeçmek için psikolojik saikleri değişmemiştir. Tam tersine daha da pekiştiği, kemikleştiği söylenebilir. Bu seçimde de - belki ufak bir fire verebilirler- destekleri değişmeyecektir.
O nedenle umudunu “Beyaz Türkler”in HDP’den yüz çevirmesine bağlayanlara, hesabını bunun üzerinden yapıp, hatta bir tür kumar oynayanlara çok gülüyorum. Bunlar Türkiye’de “Beyaz Türk” denen nicel açıdan küçük ama etkisi büyük bu kesimi hiç anlamamışlar demektir.
Türkiye’nin bölünmesi ve içeriden etnik kaosla çökertilmesi projesine destek veren, payanda olan Beyaz Türkler, kriptolar, kozmopolitler, çakma ulusalcılar, köklerini reddeden bir kısım CHP’liler, kimlik zafiyetli sosyalistler, sahil Atatürkçüleri, Çeşme-Alaçatı laikçileri, Cihangir entelleri, Beyoğlu marjinalleri, pabucumun liberalleri, bunların medya uzantıları mevcut duruma sevinebilirler!
23.09.2015.
[email protected]