04 Mar 2011 10:13 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:05

"ELİNDE SİLAH DEĞİL KALEM TUTANLARIN..." AKİF BEKİ SAVCILARA SESLENDİ!

Radikal yazarı Akif Beki, "Huzursuzum; susmakla konuşmak arasında kararsız kaldım" diyerek soruşturmayı yürüten savcılardan ne istedi?

Beni böyle suskun bırakmayın

Huzursuzum; susmakla konuşmak arasında kararsız kaldım. Dünkü gözaltılar karşısında susarsam fikrin namusuna halel getirmekten, konuşursam gazetecilik kisvesi altında işlenmiş bir suça ortak olma ihtimalinden korkuyorum.
Soruşturmayı yürüten savcılara sesleniyorum, iki yanlıştan birine düşmekten kurtarın beni. Nedim Şener, Ahmet Şık, Yalçın Küçük ve diğerleriyle ilgili elinizde her ne maddi delil varsa, beklemeden açıklayın. Açıklayın ki, dilimin bağı çözülsün...
Çünkü pek çokları gibi benim de kalbim mutmain, vicdanım rahat, aklım net değil bu sefer. O gazetecilerin hangi güçlü şüphe emarelerine, hangi somut delillere istinaden gözaltına alındıklarını bilmek istiyorum.
Kimin suçlu kimin masum olduğuna, hangi delilin geçerli hangisinin geçersiz olduğuna elbette mahkeme karar verecek. Ama o vakte kadar zihinlerdeki güçlü soru işaretlerini izale etmeli, adaletin sorgulanmasını engellemeli değil misiniz? Hukukun, muhalif basını susturmak için kullanıldığı safsatasına izin vermemeli değil misiniz?
Bu uygulamanın keyfilikten uzak adli bir zorunluluk olduğunu göstermeniz yetecektir. Yürüyen davalara, hukuka ve adalete olan inanca nahak yere gölge düşmesini benim kadar eminim siz de arzu etmezsiniz. Bütün bu yersiz tartışmalara son vermek sizin elinizde.
O zanlıların, gazetecilik faaliyetinin dışına çıktıklarına dair bulgularınız nelerdir? Yasadışı birtakım işlere karıştıkları, örgütsel bağlantılara sahip oldukları, aralarında psikolojik harp unsuru kriminallerin bulunduğu, üzerlerine atılı suçlara bulaştıkları neyle sabittir? Neden düzayak ifadelerine başvurulabilecekken, ertelenemez bir mecburiyete dönüştü baskın yöntemi?
Beklemeye tahammülüm yok, acilen ikna edilme ihtiyacı içindeyim.
En muzır, en ters, en muarız, en habis, en kızılası gazetecinin bile hapse müstehak olduğunu düşünemem çünkü. İcabı halinde savcılığa ifade vermeye çağrılabilecekken, elinde silah değil kalem tutanların şafak baskınlarıyla gözaltına alınmasını hoş karşılayamam çünkü.
Gazetecilikle izahı kabil olmayan bir suç isnat edilmediği, delil karartma ve benzeri haller aksini gerektirmediği sürece anlayamam bunu.
Söze söz, yazıya yazı, kitaba kitapla karşılık verilsin isterim.
Yalçın Küçük, Nedim Şener tarzı gazeteciliğe söyleyecek bir dünya lafım var ama dün sabahtan itibaren diyemiyorum artık. Onların özgürlüğüyle birlikte benim konuşma hakkım da elimden alındı.
Bütün kalbimle sesleniyorum size; özgürlük ve adaletin, insaf ve vicdanın, fikir ve kalemin namusu tehlikedeyse beni lütfen böyle suskun bırakmayın. Açık müracaatımdır; güvenimi sarsmayacağınıza inanıyor, konuşma hakkımın bir an önce iadesini rica ediyorum sizden.

Akif Beki/Radikal