Elif Şafak'tan Cumhuriyet mektubu: "Sizin cesaretiniz bana cesaret veriyor"
Yazar Elif Şafak, tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi yazar ve çalışanlarına mektup yazdı.
Yazar Elif Şafak Cumhuriyet gazetesine konuk oldu. FETÖ
soruşturması kapsamında tutuklanan Cumhuriyet gazetesi yazarı
Turhan Günay’a, gazete aracılığıyla mektup yazan Şafak “Uzun
zamandır size zihnimde, gönlümde hayali mektuplar yazıyorum ve
yazdığım hiçbir mektubu beğenmiyor, gönderemiyorum. Bu kadar
haksızlığın, karanlığın, barbarlığın karşısında kuracağımız her
cümle eksik geliyor, yarım kalıyor sanki” ifadelerini kullandı.
Elif Şafak’ın mektubu şöyle:
“Sevgili Turhan Günay,
Bir süre önce sosyal medyadan ve basından hapishanede
rahatsızlandığınızı öğrendim. Bir an evvel sağlığınıza kavuşmanızı
diliyorum, sizi seven ve sayan ve takip eden niceleri gibi ben
de.
Sadece sağlığınıza değil, bir an evvel ailenize ve sevdiklerinize
de kavuşmanızı diliyorum, özgürlüğünüze… Gerçi “özgürlük” kıt
bulunur bir kaynak, hızla eksilen bir kavram oldu artık Türkiye’de.
Kim özgür, kim değil, tartışılır doğrusu. “Dışarıdakiler”
içeridekilerden daha mı özgür, belli değil. Korku ve endişe iklimi
hâkim oldu topluma. Bölündük, hırçınlaştık; bütün toplumun kimyası
bozuldu adeta.
Uzun zamandır size zihnimde, gönlümde hayali mektuplar yazıyorum ve
yazdığım hiçbir mektubu beğenmiyor, gönderemiyorum. Bu kadar
haksızlığın, karanlığın, barbarlığın karşısında kuracağımız her
cümle eksik geliyor, yarım kalıyor sanki. Günbegün içimde birikiyor
kelimeler. Kesif bir hüzün, iletemediğim. Öte yandan biliyorum ki
sessizlik en beteri. Duyarsızlık ve umutsuzluk en beteri. Adalara,
camdan gettolara bölünen ve ortak demokratik değerler etrafında
buluşamayan bir sivil toplum en beteri.
Osmanlı ve Türkiye tarihi boyunca kaç yazara, kaç şaire, kaç
düşünüre ne büyük haksızlıklar reva görüldü. Bu toplum, en üretken
zihinlerini hor gördü, hırpaladı… Ama hiçbir zaman böylesine keskin
bir ayaz olmamıştı, böylesine zifiri bir karanlık çökmemişti
gazeteci ve akademisyenlerin üstüne. “Mahkemelik olmak,
parmaklıklar arkasına konmak, gazetecilerin, şairlerin, yazarların
kaderi mi bu topraklarda?” diye sormuştu okurlarınız Cumhuriyet
Kitap’a yaptığınız o müthiş çarpıcı kapağı gördüklerinde.
Bu can memleketin romancıları, şairleri, editörleri, yayıncıları ve
okurları olarak size ne kadar çok şey borçluyuz. Bunca sene
kendinizi edebiyata, kitaplara, sanata, özgür düşünceye adadınız.
Türkiye’nin en uzun soluklu, en düzeyli edebiyat mecralarından
birini binbir emekle siz oluşturdunuz.
Ben yeni bir romanım çıktığında bilirdim ki Cumhuriyet Kitap en
özenli, en derinlikli ve (muhakkak ki kitap odaklı) eleştiri
yapacak. Yazı değil, ne yazık ki yazar odaklı yazıların âdet
olduğu; eleştirinin saldırı, küçümseme ve hakaretle karıştırıldığı
bir ülkede sizin duruşunuz nasıl da önemliydi, farklıydı, iyi
biliyorum. Her zaman sadık bir Cumhuriyet Kitap okuru oldum. Her
zaman saygı duydum yaşattığınız kaliteli, nesnel platforma. Bizlere
soluk alanı açtınız. Farklı kuşakları, toplumun farklı kesimlerini
edebiyat ve kitap sevgisi etrafında buluşturdunuz.
Ben yeni bir romanım çıktığında bilirdim ki Cumhuriyet Kitap en
özenli, en derinlikli ve (muhakkak ki kitap odaklı) eleştiri
yapacak. Yazı değil, ne yazık ki yazar odaklı yazıların âdet
olduğu; eleştirinin saldırı, küçümseme ve hakaretle karıştırıldığı
bir ülkede sizin duruşunuz nasıl da önemliydi, farklıydı, iyi
biliyorum. Her zaman sadık bir Cumhuriyet Kitap okuru oldum. Her
zaman saygı duydum yaşattığınız kaliteli, nesnel platforma. Bizlere
soluk alanı açtınız. Farklı kuşakları, toplumun farklı kesimlerini
edebiyat ve kitap sevgisi etrafında buluşturdunuz.
Bir gün aniden, Cumhuriyet ailesinin diğer çalışanlarıyla birlikte
tamamen haksız bir şekilde tutuklandınız. Olur olmadık şekilde sizi
yaftalamaya çalıştılar. Kimsenin inandığı yok tabii ki. Senelerin
edebiyat editörü Turhan Günay’ı aslı astarı olmayan yaftalardan mı
öğreneceğiz?
Bilmenizi isterim ki size ve Cumhuriyet mahpuslarına saygım büyük
ve her geçen gün daha da artmakta. Akın Atalay, Murat Sabuncu,
Hakan Karasinir, Bülent Utku, Güray Tekin Öz, Mustafa Kemal Güngör,
Önder Çelik, Kadri Gürsel, Musa Kart ve Ahmet Şık. Tek tek herkese
selamlarımı, sevgilerimi, hüznümü, burukluğumu ve umudumu
gönderiyorum. Sizin cesaretiniz bana cesaret veriyor. Bana ve kim
bilir kaç insana. Haksız yere hapis yattığınız her sabah ve her
gece siz yeni arkadaşlar, yeni ruhdaşlar kazanmaktasınız.
Çoğalmaktasınız sular, çağlayanlar gibi. Sadece Türkiye’den değil,
tüm dünyadan akın akın dostlarınız.
Evet, dünya konuşuyor durumunuzu, yakından takip ediyor. Dün Londra
Kitap Fuarı’nda İngiliz Yazarlar Derneği PEN’in etkinliği vardı.
Dünyanın dört bir yanından gelen yayıncılar, editörler, yazarlar,
gazeteciler oradaydı. Ve en çok merak edilen konulardan biri
Cumhuriyet çalışanlarının durumuydu.
Sevgili Turhan Bey, edebiyat camiası için değil sadece, aydınlığa,
okumaya, kültüre ve demokrasiye önem veren herkes için siz çok
kıymetlisiniz.
Lütfen iyi bakın sağlığınıza, ruhunuza, güzel gönlünüze, bizlere
örnek olan vicdanınıza.
En derin sevgilerimle, saygı ve ruhdaşlıkla…”