17 Ağu 2009 09:54 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:50

EKŞİ SÖZLÜK YAZARINDAN, YENİ ŞAFAK YAZARINA DAVA!..

Sanal dünyanın en dikkat çeken sitelerinden Ekşi Sözlük'ün yazarı Avasas, Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan'a hakaret davası açarak bir ilke imza atmış oldu.

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan'ın Eksi Sözlük yazarı Avasas'a hakaret ettiği gerekçesiyle başı dertte!


Ekşi Sözlük'teki köseşinde Avasas nick name'iyle, Kaplan'ın yazılarını eleştiren Avukat A.S., Kaplan'ın 4 Aralık 2007'deki köşesindeki, sanal karakter yazarlarının hukuki sorumlulukları olmaması nedeniyle rahat davrandıklarını belirttiği yazısında kendisine hakaret edildiğini belirterek mahkemeye başvurdu.


Avasas Benim


Başvurusunun işleme konulabilmesi için önce Avasas sanal karakterinin kendisi olduğunu İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde bilirkişi marifetiyle ispat eden Avukat A.S. daha sonra yazar hakkında suç duyurusunda bulundu.


Başvuruyu yerinde bulan Cumhuriyet Savcılığı Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan hakkında 'Basın yolu ile hakaret' suçundan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.


Bir ilk yaşanıyor...


Eyüp 2. Asliye Ceza Mahkemesi'de görülmeye başlanan ceza davası sonunda Kaplan ceza alırsa, internet ortamındaki sanal bir karaktere hakaret ettiği için ceza alan ilk kişi olacak.


İşte Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan'ın 4 Aralık 2007'deki Ekşi Sözlük'ü ve yazarlarını eleştirdiği o yazı:


Ekşi Sözlük: Paganografik çöplük ve sanal şiddet
Sanal âlem'de, Ekşi Sözlük diye bir "çöplük" var. Başlangıç'ta, henüz yaygınlaşmamışken, bir hayli imajinatif bir "şey"di Ekşi Sözlük. Yaygınlaştıkça, iyice bayağılaştı ve tam bir postmodern çöplüğe dönüştü.


Türkiye'deki belki de tek postmodern olgu, Ekşi Sözlük. Postmodernliğin "anything goes" / "her şey mübah" motto'sunun tastamam gerçeğe dönüştüğü bir "yer": Aklınıza gelecek, gelemeyecek ne varsa her şey var bu çöplükte: En kaçık "fikir"lerden en zıpkınca itiraflara; tahayyül bile edemeyeceğiniz cinsel sapıklıklardan, başka yerlerde dile getirilmesi bir hayli zor, son derece imajinatif fikirlere, buluşlara kadar her şey aynı anda cirit atıyor Ekşi Sözlük'te.


Postmodernli; izafileşmenin, ertelenemez arzuların, kırılgan ve uçuk kimliklerin, kaçık maskelerin, ışıltılı, içi boş imajların dünyası.


Postmodern dünyanın tastamam bir ürünü veya "ayna imgesi" olan Ekşi Sözlük, Marx'ın meta fetişizminin gerçeğe dönüştüğü; Freud'ün bilinçaltının karanlık dehlizlerinde kolgezdiğini söylediği türlü sapkınlıkların kolaylıkla totemleştirildiği, böylelikle yeni grotesk, paganist tabuların icat edildiği; Nietzsche'nin alacakaranlıklarda uçuştuğunu ve her şeye nüfûz ettiğini söylediği putlarının gün ışığına çıktığı paganografik bir çöplük.


Paganografik sözcüğünü bendeniz icat etmiş oluyorum: Pagan ve pornografik sözcüklerinin birleştirilmesinden ürettiğim bir kavram.


Adında "sözlük" sözcüğü olduğuna bakıp da bilgilenmek için de "dalabilirsiniz" Ekşi Sözlük'e; "ekşi" sözcüğüne bakarak, nasıl bir dünyada yaşıyor muşuz; ya da geleceğin gelmekte olan dünyası nasıl bir dünyaymış acaba, diye merak ederek de.


Bu sanal dünyada veya paganografik çöplükte göreceğiniz şey, genelde, "sınırsız özgürlük" denen şeyin ne kadar içi boş bir şey olduğu gerçeği olacaktır: İzafileşmenin, nasıl kolaylıkla nihilizme dönüştüğünün farkına varmanız olacaktır: Tastamam bir başka postmodern fenomen olan cynicism'in / iki yüzlülüğün, nasıl insanları kelimenin iki anlamıyla da "yüzsüz"leştirdiğini görmeniz olacaktır; hem maskelerle (burada özellikle "nickname"lerle / takma isimlerle) sanal âlemde fink atan, kimliğini gizleyen tipler anlamında; hem de insanın normal / açık kimliğiyle başkalarıyla aslâ konuşamayacağı, paylaşamayacağı sapkınca şeyleri, manyakça -sözümüna- "fikir"leri pagan bir vandalizmle ve şiddetle dile getirmekten çekinilmemesi anlamında bir "yüzsüzlük" bu.


Ekşi Sözlük türü "sanal ortam"lar, ilginç yeteneklerin, imajinatif fikirlerin ortaya çıkmasına da imkân tanıyabilir. Ama öte yandan da, gerçekten ipin ucunu kaçıran tiplerin, sapkınlıklarını "yüzsüz"lüğünden, kimliğini gizliyor olmasından ötürü tatmin etmeye çalışan ve dahası, önüne gelene, hoşlanmadığı kişilere her türlü saldırıyı yapmakta sakınca görmeyen tiplerin cirit attığı paganografik bir çöplüğe de dönüşebilir.


Görebildiğim kadarıyla Ekşi Sözlük'te, üç tip, kafayı takmış durumda bana: Avasas, hotagu ve loststone "nickname"lerini kullanan tipler. Üçü de benden değil, İslâm'dan nefret eden tipler bunlar. Özellikle "Avasas" nickname'ini kullanan "yüzsüz", nasıl olsa hiç bir hukûkî yaptırımı yok diye aşağılık saldırılarda ve hakaretlerde bulunmaktan çekinmiyor. Aşağılık biri olmasa bu kadar aşağılaşmaz.


Batı'da sanal âlemle ilgili ciddî hukûkî önlemler alınmaya başlandı. Türkiye'de henüz vaziyet, "gücü gücü yetene"den ibaret. Ekşi Sözlük türü, her tür söylemsel şiddete, iftiraya, karalamaya, hakarete, "çamur at izi kalsın" ilkelliğine, vandalizmine, paganografisine sonuna kadar açık mecraların artık hukûkî takibe alınması gerekiyor.


Kavgayı Avasas'ın bu yazıları başlattı:


Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan nam zatın iddiasıdır. Bugün bir yazısını okuyayım dedim, bir sürü cevherle karşılaştım. Gerçi ben şaşırmıyorum, bu adamlar hakkındaki görüşlerimin sağlamasını yapıyor bu tür saçmalıklar. Hrant Dink'in cenazesi ile ilgili yazdıklarına bakalım:


"Aksine, ancak cenazenin ve bir insan hayatının ulvîliğini anlayamayacak bir "ruhsuzluk" hâli ile malul olan Türkiye'deki sol-seküler çevreler, Hrant Dink cinayetini şov yapmak, hatta bu toplumun temel değerlerine, kutsallarına küfretmek için bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirmekte en küçük bir sıkıntı bile yaşamadılar."


"Dahası, cinayet sonrasında özellikle sol-liberal-seküler çevrelerin türkiye'de dînî azınlıklara, özellikle de Hıristiyanlara ne kadar eziyet edildiğini söyleyerek doğrudan topluma ve bu ülkeye çok rahat şekilde hakaretler yağdırmaları kimsenin gözünden kaçmadı. Oysa bu ülkede başka dinden olanlar değil, asıl Müslüman çoğunluk eziyetlerle, yasaklarla hem de nefesi tıkanacak kadar büyük baskı ve sindirme operasyonlarına maruz kalıyor. Bunu ne zaman göreceğiz peki?"


"Türkiye'ye söyleyecek hiç bir şeyi ve uygulayacak hiç bir ciddî projesi olmayan sol-seküler hareketlerin Hrant Dink cinayetini ne kadar ilkel bir şekilde araçsallaştırdıklarını ve siyasal bir ranta çevirdiklerini hatırlamakla yetiniyor ve "Hepimiz Emeniyiz" diye sloganlar atan kişileri ve bu kişilere methiyeler dizerek toplumun temel dinamiklerini dinamitlemeyi yegane vazife olarak telakki edenleri kınıyorum."


Bu laflara ne denebilir? Sinemacıymış, İslami entelektüelmiş. İşte çapı ve algısı bu kadar. Bu tek bir örnek değil. Hepsinde benzer takıntılar var. Sanki aynı tür hastalıktan mustarip gibi benzer semptomları gösteriyorlar. Yeni Şafak denen, görece olarak daha soft bir İslamcı gazetede yazıyor bu muhterem. İngiltere görmüş, bol bol kitapları ve makaleleri varmış. İşte böyle kriz dönemlerinde zihniyet sırıtıyor. En entelektüelleri böyleyse gerisini siz düşünün. Bunların bu saçmalıklarını, saptırmalarını, belden aşağı vuruşlarını irdeleyince linç kampanyası ile din düşmanı, müslümanları sevmeyen, jakoben laik ilan edilen de ben oluyorum. Asıl islama zarar veren bu zihniyet.


Büyük entelektüel Yusuf Kaplan isimli zatın yazısından çıkardığım yargıdır. Evet Yusuf Kaplan okumalarına devam ediyorum. Gerçi bu yargıyı da sol liberal sekulerlerin Hrant Dink' i kullanması iddiasını ortaya saçtığı yazısından çıkardım ama neyse. Belki yanılıyorum, bu muhteşem insanın yazdıklarını anlamakta aciz kalıyor ve haksızlık yapıyorum. Onun için yargıyı çıkardığım kısmı buraya koyayım. Eğer yanlış yargı çıkarmışsam kimsenin yüzüne bakamam. Sözlük kamuoyu değerlendirsin:


"Bu ülkede, bir yalan uğruna, saçma sapan saplantılar ve paranoyalar adına müslümanlığın izleri silinmeye çalışılıyor; ama kimsenin kılı kıpırdamıyor hâlâ. Oysa bütün tarikatleri, bütün İslâmî cemaatleri bu ülkeden kovun, bu toplum bir anda çöker ve birbirini yer. İnanın bu toplum, toplum olma özelliğini kabiliyetini yitirir: cinsel sapıklıklardan uyuşturucuya, yolsuzluklardan hırsızlıklara kadar seküler hayatın kaçınılmaz ürünü olan bütün çözülme ve dekadans biçimleri bu toplumun toplum olarak yaşamasını imkânsızlaştırır. Bunu göremiyor olmalıyız ki, hâlâ bu toplumda İslâm'ın sunduğu ne kadar değer ve kurum varsa yok etmek için elimizden gelen şeyi yapmakta hiç bir sakınca görmüyoruz. Yazık; çok yazık!" '


Vatan