21 Oca 2017 13:44 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:24

Ekşi, İnci ve Uludağ Sözlük'te Bylock arandı!

İddianamede Ekşi Sözlük, Uludağ Sözlük ve İnci Sözlük gibi platformların da incelendiği ve bu programa dair bilgilere 15 Temmuz öncesinde rastlanmadığına dikkat çekildi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, BDDK Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının, "FETÖ/PDY ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle 38 kurum çalışanının açığa alındığı ve bunlardan 33'ünün ByLock programını kullandıkları" yönündeki 26 Ağustos 2016 tarihli raporun gönderildiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunun, haklarında daha önce işlem yapılmayan 26 şüpheli hakkında "FETÖ/PDY üyesi olma" isnadıyla soruşturma başlattığı hatırlatıldı.

BAŞKA ÜLKELERDE KAYITLI TELEFON HATTI

FETÖ ile ilgili diğer iddianamelerde olduğu gibi, örgütün genel değerlendirmesi, işleyişi, hukuki nitelendirilmesi, amacı, paralel devlet kurma çabaları, hiyerarşik, zihinsel, mali, sosyal ve kültürel yapısı ile yönetim modeli, istihbarat ağı, kullandığı yöntemler ve gelir kaynaklarının başlıklar halinde anlatıldığı iddianamede, delil olarak değerlendirilen ByLock programının teknik analizi yapıldı.
Örgüt üyelerinin acil durumlarda görüşülmesi gereken bir konuyla ilgili, birinci derecede yüz yüze haberleşme yöntemini kullandığı, mecbur kalınmadıkça telefonla görüşme yapılmadığı belirtilen iddianamede, örgütün en önemli haberleşme aracının da mobil telefonlar olduğuna vurgu yapıldı.
İddianamede, terör örgütü mensuplarının kendi adlarına kayıtlı olmayan mobil telefon hatları temin edip, bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmelerinin bile legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veri olduğu kaydedildi.

Örgütün üst düzey "abi" ve "ablaları"nın, sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebildiği başka ülkelerde kayıtlı mobil telefon hatları kullandıkları, yurt dışındaki okullarla irtibat için ise kiralık hatlar vasıtasıyla şifreli IP telefon kullandıkları anlatılan iddianamede, mobil veri ile iletişime imkan tanıyan Skype, Tango, ByLock, Kakaotalk, WhatsApp ve benzeri programların da düşük maliyetli olması ve mesajlaşmaların şifrelenerek korunması sebebiyle sık tercih edilen haberleşme yöntem ve aracı olduğu ifade edildi.

17-25 ARALIK'TAN SONRA KULLANILMAYA BAŞLANDI

Örgüt lideriyle çoğunlukla en sağlıklı haberleşme yöntemi olarak kabul edilen canlı kuryeyle haberleşildiği, talimat almak veya faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla ABD'nin Pensilvanya eyaletine gidilerek örgüt lideriyle yüz yüze görüşüldüğü ve talimatların bizzat liderlerinden alındığı anlatılan iddianamede, "Casusluk şebekesi gibi hareket eden ve gizliliğe büyük önem veren FETÖ, özellikle 17-25 Aralık sürecinden sonra suç faaliyeti içinde olmanın bilinciyle muhtemel telefon dinlemelerine karşı, o güne kadar örgüt içi iletişimde kullandığı programlar terk edilerek, örgüt tarafından geliştirilen kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanmaya başlamıştır" ifadesine yer verildi.

ByLock programının kurulum dosyası olmadan, haricen ya da internet üzerinden temininin mümkün olmadığı, programa erişimi örgüt üyelerinin birbirlerine kurulum dosyasını dijital ortamda vererek sağladığı ve bu özelliği nedeniyle de programın örgüte aidiyeti kesin olan bir program olduğu aktarılan iddianamede, bunun da ByLock programına, FETÖ/PDY içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin ulaşmasının mümkün olmadığını gösterdiğine işaret edildi.

ByLock programının, Bluetooth, flashbellek vb. ile kurulum dosyasını telefona kopyalamayla başlayan özde bir mesajlaşma programı olduğuna yer verilen iddianamede, giriş şifresi oluşturulduktan sonra sisteme Türkiye haricinden başka bir ülkenin serverı üzerinden bağlantı sağlanabildiği ve bu bağlantının genellikle ABD üzerinden gerçekleştiği belirtildi.

İddianamede, ByLock'un sunucusunun Litvanya'da olduğu, program üzerinden gönderilen mesajların, alıcı tarafından silinmemiş ise 24 saat içerisinde, sistem tarafından otomatik olarak silindiği, göndericinin mesajı gönderdikten sonra telefonundan silmesi ve alıcının mesajı okuması durumunda sistemin mesajı otomatik olarak sildiği, gelen mesajlardan telefonların özelliklerine göre ekran görüntüsü ve kopyasının alınabildiği anlatıldı.

Programın önce İngilizce yazılım olarak, daha sonra da Türkçe yazılım güncellemesi yapılarak "Turquoise" ismiyle tüm Türkiye'deki örgüt mensuplarının hizmetine sunulduğu, örgüt tarafından programın Türkçe- İngilizce versiyonlarının kullanıldığı ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"ByLock ve Turquoise isimli versiyonlar başta App Store ve Play Store olmak üzere hiçbir mağazada satışa sunulmamakta, örgüt üyeleri dışında temini mümkün olmamaktadır. Program kullanılmaya başlandıktan sonra başta örgütün elebaşısı Fetullah Gülen olmak üzere örgütün üst yöneticilerinin emir ve talimatlarının, bölge imamlarına, bölge imamları vasıtasıyla il ve ilçe imam, abi ve diğer sorumlulara, onların aracılığıyla da tüm diğer örgüt mensuplarına ulaştırıldığı bilinmektedir.

GOOGLE'DA ARAMALAR 7-13 EYLÜL 2014'TE TAVAN YAPTI

İddianamede, ByLock ve uygulama sunucularının ayrıntılı teknik çalışmalara tabi tutulduğu, bu çalışmalarda uygulamanın teknik tasarımına, mimarisine, işleyişine, aynı işlevi gören uygulamalarla benzer ve farklı yönlerine, kullanıcı profiline ilişkin hususların değerlendirildiğine vurgu yapılarak, "Google Play’de 2014 yılının başlarında kullanıma sunulan ve 2016 yılının ilk aylarına kadar çeşitli versiyonlarla kullanımda bulunan ByLock uygulamasında, kriptolu anlık mesajlaşma, kriptolu sesli görüşme, grup mesajlaşmaları, dosya paylaşımı, e-posta iletişimi, arkadaş ekleme özellikleri mevcuttur. Uygulama üzerinden telefon numarası veya ad-soyad ilgileriyle arama yapılarak kullanıcı ve telefon rehberindeki kişilerin de otomatik olarak eklenmesine imkan bulunmamaktadır. Kullanıcıların birbirleriyle ByLock uygulaması üzerinden iletişime geçebilmeleri için tarafların birbirlerinin 'kullanıcı adı/kodu' bilgilerini bilmeleri ve her iki tarafın diğerini arkadaş olarak eklemesi gerekmektedir." denildi.

Darbeye teşebbüs tarihi olan 15 Temmuz 2016'dan öncesine dair ByLock uygulamasına ilişkin açık kaynaklarda yürütülen araştırmalar sonucunda, uygulamanın Google Play ve Apple Store uygulama marketlerinden yayından kaldırıldığı ve uygulama kurulum dosyalarına erişimin devam ettiğinin tespit edildiği aktarılan iddianamede, 17 Aralık 2013 ve 17 Şubat 2016 tarihleri arasında 'ByLock' anahtar kelimesi kullanılarak yapılan Google aramalarına göre, aramaların 7-13 Eylül 2014 tarih aralığında tavan yaptığı, 2015 yılının başlarında inişe geçtiği ve sonraki süreçte de tekrar yükselişe geçmediğinin belirlendiği anlatıldı.

İNDİRİLMESİ DEĞİL, KULLANILMA DURUMUNA BAKILDI

İddianamede, ByLock uygulamasıyla ilgili Türkiye dışında Fransa, İngiltere ve ABD'de de arama yapılmasına rağmen aramaların neredeyse tamamının Türkiye kaynaklı olduğu, diğer ülkelerden yapılan aramaların da örgütün yabancı ülkelerdeki üyeleri veya Türk kullanıcılar tarafından VPN bağlantısı ile gerçekleştirildiğinin değerlendirildiği kaydedilerek, şu bilgilere yer verildi:
"İndirme sayılarının, uygulama sunucusu üzerinde olduğu görülen 215 bin 92 adet kullanıcı sayısıyla uyumsuz olmadığı değerlendirilmektedir. Nitekim tüm çalışmalarda, bilinçli veya bilinçsiz indirme değil, kullanma durumu irdelenmiştir. Dolayısıyla, muhtelif indirme rakamlarından ziyade, uygulamaya kayıt olmuş kullanıcıların esas alınması gerekmektedir. Twitter'da, 15 Temmuz 2016 tarihi öncesinde ByLock uygulamasına ilişkin paylaşımlarda bulunan kullanıcıların büyük çoğunluğunun, FETÖ/PDY lehine paylaşımlarda bulunduğu görülmüştür. Bu durum, kimliği tespit edilebilen hesap kullanıcılarının örgüte müzahir şahıslar olduklarının, kamuoyuna yansımasında önce uygulamayı bildiklerinin ve yaygın şekilde kullandıklarının göstergesi olarak değerlendirilmiştir."

EKŞİ SÖZLÜK'TE 15 TEMMUZ ÖNCESİNDE RASTLANMADI

ByLock uygulamasının, 15 Temmuz'dan önce, belirli sayıda olmak üzere, Twitter dışındaki çok az platformda yer aldığı, Ekşisözlük, Uludağsözlük ve İncisözlük gibi güncel konuların ve kavramların yoğun olarak paylaşılıp tartışıldığı platformlarda uygulamayla ilgili herhangi bir bilgiye rastlanılmadığına dikkat çekilen iddianamede, "Toplumda ve hatta teknik konularla ilgili insanlar arasından bilinirliği yok denebilecek seviyedeyken, istatistikler göz önünde bulundurulduğunda, diğer ülkelere kıyasla Türkiye'den kullanım değerlerinin açık, farklı, yüksek olması, (diğer tüm ülkelerin toplamından çok daha fazla) uygulamanın amacı hakkında fikir veren en önemli unsurlar arasında görülmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.

İdidanamede, iki kullanıcı arasında iletilen verilerin kriptografik algoritması kullanılarak şifrelendiğinin belirlendiği, kriptografik algoritmanın bir tür açık anahtarlı/asimetrik şifreleme algoritması olduğu ve biri gizli diğeri açık olmak kaydıyla iki adet anahtar kullanarak şifreleme yaptığı ifade edilirken, şöyle devam edildi:

"Uygulama sunucusunu yöneten şahsın, uygulamanın hizmet sunucuyu ve IP adreslerini kiralama yöntemi ile temin ettiği, söz konusu hizmetlere ait bedelleri aylık ve üç aylık aralıklarla ödediği, bu işlemleri [email protected] adlı elektronik posta adresi üzerinden gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Bahsi geçen sunucunun, Litvanya’da hizmet veren 'Baltic Servers' isimli firmanın kiraladığı sunuculardan biri olduğu görülmüştür."

Uygulama sunucusu yöneticisinin, uygulamayı kullananların tespitini nispeten zorlaştırmak amacıyla 8 adet ilave IP adresi kiraladığı ve 15 Kasım 2014'te uygulama için açtığı bir web sayfasında, Ortadoğu'dan gelen bazı IP adreslerinin uygulamaya erişimini engellediğini duyurduğu anlatılan iddianamede, "Uygulama sunucularına yönelik yürütülen teknik incelemeler neticesinde elde edilen bilgilerle, şahsın engelleme işlemini 17 Kasım 2014 tarihinde yaptığı, fakat 15 Kasım 2014 tarihinden önceki erişim log kayıtlarını veri tabanından sildiği tespit edilmiştir. Engelleme işlemine konu IP adreslerinin tamamına yakınının Türkiye IP adresleri aralığında olduğu, dolayısıyla şahsın, açıklamalarında, 'Ortadoğu' derken aslında özellikle Türkiye'den gelen bağlantıları engellemeye yönelik bir çalışmada bulunduğu anlaşılmıştır. Bu yöntemle uygulamayı kullananların tespitinin önüne geçilmesini amaçlayan kurgusal başka bir tedbir alındığı değerlendirilmektedir." denildi.
İddianamede, uygulama sunucusu yöneticisinin gerçekleştirdiği IP engellemesinin, Türkiye'deki kullanıcılarının uygulamaya erişimlerini engellemekten ziyade, kullanıcıların VPN kullanılması sonucunda gerçek IP adresleri ile sunucuya bağlanmalarının tespit edilmesini önlemeyi amaçladığı sonucuna varıldığı anlatılarak, yürütülen çalışmalar sonucunda ByLock uygulama sunucusundaki veri tabanı dosyaları, sunucu yöneticisi tarafından girilen komutlar ve sunucuda çalışan yazılım dosyalarının elde edildiği belirtildi.

İddianamede, ByLock uygulaması üzerinde yapılan çalışmalar sonucu, bütün çağrı hareketleri, mesajlaşma, mailleşme ve rehber bilgileri tablolarına ilişkin elde edilen şu verilere de yer verildi:
"Uygulamaya kayıt olan kullanıcı sayısı 215 bin 92, parolası çözümlenebilen kullanıcı sayısı (çözümleme işlemi devam etmektedir) 184 bin 298, oluşturulmuş toplam grup sayısı 31 bin 886, toplam mesaj içeriği (gönderilen ve alınan bütün mesajlar) 17 milyon 169 bin 632, çözümlenen mesaj içeriği (çözümleme işlemi devam etmektedir) 15 milyon 520 bin 552, verilerdeki toplam e-posta içeriği 3 milyon 158 bin 388, çözümlenen e-posta içeriği (çözümleme işlemi devam etmektedir) 2 milyon 293 bin 518, an az bir kez mesaj atmış ve/veya almış şahıs sayısı 60 bin 473, sesli görüşmeyi kullanan şahıs sayısı 78 bin 165, sadece sesli iletişim için kullanan şahıs sayısı 46 bin 799."