16 Tem 2012 14:17
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:55
EKREM DUMANLI'DAN MEDYAYA RAMAZAN YAYINLARI İÇİN UYARI!
Zaman yazarı Ekrem Dumanlı, Ramazan ayı nedeniyle çoğalan dini yayınlar hakkında uyarıda bulundu.
Ramazan yayınları için küçük bir uyarı
Hep böyle oluyor. Ne zaman ruhlarımız daralsa, kalplerimiz çatlayacak hale gelse Ramazan ayının rahmet esintileri bizi çepeçevre kuşatıyor. Gün boyunca Rabb’imizin emrine uyup aç kalmak, susuzluğa katlanmak ve sonra bir iftar vakti O’na dolu dolu şükretmek... Gecelerinde ayrı bir bereket bulmak, gündüzünde ayrı bir sıyanete teslim olmak! Tarifi mümkün olmayan bir haz, tadına doyum olmayan bir zaman dilimi Ramazan ayı. Özlemiştik. Hem de çok!
Ramazan ayının geldiğini evlerde, sokaklarda, işyerlerinde; daha açıkçası hayata dair her karede hissediyoruz. Medyadan da anlaşılıyor artık Ramazan bereketi. Hangi televizyonu izleseniz iftar ve sahur programlarına rastlıyorsunuz, hangi gazeteyi açsanız bu mukaddes ayın bereketini anlatan sayfaları okuma imkânı buluyorsunuz. Toplumsal bir ihtiyaç var ki medya bu beklentiyi karşılamaya çalışıyor.
Aslında medya, bugünlere bir çırpıda gelmedi. Başta büyük iletişim kazaları da yaptı. Oryantalist bir yaklaşımla İslam’ı ele alanlara da rastladık vaktiyle; Müslümanlığa dair çok ayrıntı konulara odaklanarak kendini küçük düşürenlere de. Hamdolsun o dönemler önemli bir oranda geride kaldı. Ne var ki bazı yayınlarda hâlâ bir bilgi eksikliği gözleniyor.
Keşke medya din gibi hassas konularda gerçekten ehil danışmanlara müracaat etse. Kamu vicdanında pek de yeri olmayan bazı zevatı piyasaya sürüp tartışmalı konular üzerinden sansasyon yapmaya da gerek yok, bilgi gerektiren mevzularda kulaktan dolma laflarla ömür harcamaya da. Temmuzun kavurucu sıcağına aldırmaksızın Yüce Mevla’nın rahmet kapısını çalanlara her şeyden önce saygı duymak gerekiyor...
Ekrem Dumanlı/Zaman
Hep böyle oluyor. Ne zaman ruhlarımız daralsa, kalplerimiz çatlayacak hale gelse Ramazan ayının rahmet esintileri bizi çepeçevre kuşatıyor. Gün boyunca Rabb’imizin emrine uyup aç kalmak, susuzluğa katlanmak ve sonra bir iftar vakti O’na dolu dolu şükretmek... Gecelerinde ayrı bir bereket bulmak, gündüzünde ayrı bir sıyanete teslim olmak! Tarifi mümkün olmayan bir haz, tadına doyum olmayan bir zaman dilimi Ramazan ayı. Özlemiştik. Hem de çok!
Ramazan ayının geldiğini evlerde, sokaklarda, işyerlerinde; daha açıkçası hayata dair her karede hissediyoruz. Medyadan da anlaşılıyor artık Ramazan bereketi. Hangi televizyonu izleseniz iftar ve sahur programlarına rastlıyorsunuz, hangi gazeteyi açsanız bu mukaddes ayın bereketini anlatan sayfaları okuma imkânı buluyorsunuz. Toplumsal bir ihtiyaç var ki medya bu beklentiyi karşılamaya çalışıyor.
Aslında medya, bugünlere bir çırpıda gelmedi. Başta büyük iletişim kazaları da yaptı. Oryantalist bir yaklaşımla İslam’ı ele alanlara da rastladık vaktiyle; Müslümanlığa dair çok ayrıntı konulara odaklanarak kendini küçük düşürenlere de. Hamdolsun o dönemler önemli bir oranda geride kaldı. Ne var ki bazı yayınlarda hâlâ bir bilgi eksikliği gözleniyor.
Keşke medya din gibi hassas konularda gerçekten ehil danışmanlara müracaat etse. Kamu vicdanında pek de yeri olmayan bazı zevatı piyasaya sürüp tartışmalı konular üzerinden sansasyon yapmaya da gerek yok, bilgi gerektiren mevzularda kulaktan dolma laflarla ömür harcamaya da. Temmuzun kavurucu sıcağına aldırmaksızın Yüce Mevla’nın rahmet kapısını çalanlara her şeyden önce saygı duymak gerekiyor...
Ekrem Dumanlı/Zaman