30 Kas 2013 08:17
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:47
Ekrem Dumanlı o manşetin arkasında durdu; Neyi yalan?
Ekrem Dumanlı attıkları manşetin sonuna kadar arkasında olduklarını söyledi.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem
Dumanlı Samanyolu Haber Televizyonu'nda Gündem Özel programında
dershanelerin kapatılmasıyla ilgili çok önemli açıklamalar
yaptı.
Dumanlı Zaman'ın deşifre ettiği "eğitime darbe planı taslağı
elimize geçtiğinde inanamadık" dedi. Dumanlı "dershanelerin
kapatılmasının imam hatiplerin kapatılmasından farkı yoktur"
dedi.
Dumanlı şöyle devam etti: "14 kasım günü biz bunu manşet
olarak kullandık. İşin doğrusu ilk taslak elimize geçtiği zaman
işin doğrusu çok açık net olarak söylüyorum. İnanamadık."
Türkiye dershanelerin kapatılmasıyla ilgili şoke eden gerçeği
Zaman Gazetesi'nden öğrendi. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü
Ekrem Dumanlı Samanyolu Haber Televizyonu'nda yayınlanan Gündem
Özel programına konuk oldu. Samanyolu Haber Televizyonu Genel Yayın
Yönetmeni Metin Yıkar 'ın sorularını cevapladı. Dumanlı eğitime
vurulmak istenen darbeyi nasıl deşifre ettiklerini anlattı.
Dumanlı: "Eğer bu taslak doğru ise diye bir tabir kullandık.
Eğitime darbe eğitime büyük darbe. Yukarıda da eğer bu taslak
doğruysa sonra tahkik ettik. Sağdan soldan aldığımız fikirlerle
aldığımız kanaatlerle. İpuçları ile anladık ki taslak doğru. O
zaman yukarıdaki üst başlığı değiştirdik eğer bu taslak yasalaşırsa
dedik." ifadelerin kullandı.
NEYİ YALAN?
Dumanlı attıkları manşetin sonuna kadar arkasında olduklarını
söyledi. Taslak yasalaşırsa Türkiye'ye nasıl zararlar vereceğine
dikkat çeken Dumanlı şunları söyledi; "Hala da aynı yerdeyiz. Bu
taslak yasalaşırsa eğitime büyük darbe vurulmuş olur. Zaten zaten o
günden sonraki gelişmelerde bütün bu sürecin doğru olduğunu
gösterdi. Tabii ki mesela yalan dendi. Birinci gün öğleye kadar bir
şey denmedi. İkindi vakti bir şey denmedi. Sonra akşamüstü yalan
diyenler oldu. Neyi yalan?"
Manşet Milli Eğitim Bakanlığı'nda deprem etkisi yaptı.
Dumanlı o gün taslağı hazırlayan müsteşarların yaşadığı paniği
şöyle anlattı;
"Mesela. Müsteşar bey beni aradı. Beyefendi neyi yalan bunu
söyle yarına hemen yazalım. Dedi ki "dershaneler kapanmayacak."
tamam yarın manşet yapayım. Dershaneler kapamayacak. "Hayır tam o
manada söylemiyorum da" diyor. "Levhası inecek Milli Eğitim'in
çatısı altından çıkacak ama dershane devam edecek, neden çünkü ders
ihtiyacı devam edecek" tamam onu yapalım. Sonra yalan denilen her
şey tek tek doğru olduğu ortaya çıktı."
Dumanlı dershanelerin üzerinde hiç düşünülmemiş bir taslakla
karşı karşıya kaldığını söyledi. "Neden karşı çıkıyoruz?" sorusuna
şöyle cevap verdi: "Biz niye bu yasaya karşı çıkıyoruz veya bu
taslağa neden karşı çıkıyoruz. Meselenin aslına bakmak lazım. Aslı
şu devlet diyor ki ben bir kanun çıkaracağım 1960'lardan beri
faaliyet gösteren dershaneleri kapatacağım. Biz diyoruz ki böyle
bir şeye hakkınız yok. Ancak şöyle hakkınız olabilir. Öyle bir
eğitim sistemi oturtacağım öyle bir eğitim sistemi işler hale
getireceğim ki dershanelere ihtiyaç kalmayacak. Bu gayet
güzel."
Dumanlı dershanelerle ilgili kara propaganda yapıldığını
söyledi; "Dershane nedir bir ihtiyaçtır. Neye ihtiyaçtır? Çocuğunu
özel okula gönderemeyen özellikle onun için söylüyorum hani biraz
fakir öğrenci gidemiyor gönderemiyor diye bir kara propaganda
yapılıyor. Bence doğru değil. Çünkü esas insanlar çocuklarını özel
okula gönderemiyor. Özel okul 10 lira 15 lira 20 lira 30 lira.
Dershane 2 lira 3 lira. Şimdi yıllarca özel okula gönderemeyen aile
lise sona geldiği zaman 1 sene dişini sıkıyor çocuğunu bir sene
sıkıştırılmış bir dershane programı ile aradaki uçurumu
kapatıyor."
Ekrem Dumanlı teşebbüs hürriyetinin çiğnendiğine dikkat çekti.
Dumanlı"dershanelerin kapatılmasının İmam Hatiplerin
kapatılmasından farkı yoktur" dedi.
Dumanlı: "Yazarlar çizerler kendilerini düşünce kuruluşu üyesi
diye takdim edenler. Bu kadar devleti kutsayıp sonra da kalkıp
"kardeşim bu ihtiyaçları zaten devlet görecek size ne ihtiyaç var
kardeşim" demesini fevkalede ben yadırgıyorum. İnsani bulmuyorum
İslami de bulmuyorum. Çünkü eğer siz devlet gücü ile bir eğitim
müessesinin kapatılmasını meşru görüyorsanız bizden öncekilerin
devlet gücü ile kanun gücü ile imam hatipleri kapatmasını da meşru
görmeniz lazım. Onunla bunun arasında teknik olarak hiç bir fark
yoktur."
Dumanlı, dershanelerin kapatılmasında devlet'ten çok
devletçilik yapıldığının altını çizdi.
Pardon hangi rejimle yönetiliyoruz?
Dumanlı: "Milli Eğitim öyle bir performans gösterecek ki
insanların derse dershaneye ihtiyacı olmayacak. Eyvallah. Biz
ihtiyaç yoksa zaten dershane de yoktur. Ama hem ihtiyaç devam
edecek hem de biz bunu halk eğitim merkezlerinde yapacağız." pardon
hangi rejimle yönetiliyoruz? Yani diyorsun ki "özel sektörü ben
buradan alırım ama ihtiyaç devam ettiği için devlet aracılığı ile
yaparım" e o zaman bunun bir adım ötesi kolhozlar solhozlar efendim
bir kısım sosyalist yapının getirdiği devletleştirmedir.
Kamulaştırmadır."
Dumanlı dershanelerin kapatılmasını siyaset ve toplum
mühendisliğine benzetti. Rant eleştirilerine cevap verdi.
Türkiye'de "inşaat kadar büyük bir rant kapısı yok onları da
kapatalım o zaman" dedi.
Dumanlı: Önce kapatacağız diyorsun buna tepki gelince hayır
dönüştüreceğiz. Bu da çok incitici bir söz. Kanun zor ile ben seni
dönüştüreceğim sözü bir siyaset mühendisliğidir. Bir toplum
mühendisliğidir. Bunu yapmaya hiç bir ehli vicdanın hakkı yoktur
diye düşünüyorum. Çok pahalı tamam pahalı restoranları da
kapatalım. Burası bir rant kapısı. Bu ne biçim laftır ben
anlamıyorum. Rant kapısı ne demek? O zaman TOKİ'ler de bir rant
kapısı. Öyle değil midir? KİPTAŞ'lar da bir rant kapısı inşaat
kadar büyük bir rant kapısı var mı? Oralardan başlayalım o zaman
hepsini devlet yapsın. Özel hastaneler kapatılsın külliyen hepsi
devlet hastanesine dönüştürülsün."
Dumanlı "bizim bu konudaki amacımız hırgür çıkarmak
değildir" dedi.
Dumanlı: "İnanan insanlar devlet kavramı ile bir ağır imtihan
yaşıyorlar. Gördüğüm acı gerçek budur. Devlet gücü nerede hangi
miktarda kullanılır aslında dershane meselesi bunun bir tabiri
caizse bir göstergesidir. Bunun Türkiye'ye de Türkiye'deki bu güzel
demokratik yapıya da faydasının olacağını düşünmüyorum. Bizim
derdimiz bir hır gür çıkarmak değil ki, bir kavga çıkarmak değil
ki, bir kalp kırmak değil ki. Bir güven zedelemesi değil ki. Ortada
bir vaka var."