28 Oca 2017 14:01 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:26

Egemen Bağış'ın FETÖ'cü ilan ettiği Metehan Demir Medyaradar'a konuştu!

Eski Bakan Egemen Bağış’ın kendisiyle ilgili sözlerine Gazeteci Metehan Demir’den yanıt geldi. Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin’e konuşan Demir, "Bu dönemin en büyük mağduru benim" dedi ve ekledi: Egemen Bey bu yanlış anlaşılmayı düzeltecektir inanıyorum.

İnternete düşen bir ses kaydında “Her Cuma bir ayet sallıyorum, bakara makara'' dediği öne sürülen Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış, bu telefon görüşmesini yaptığı gazeteci Metehan Demir'i “FETÖ ile bağlantılı olmakla” suçladı.

Bağış’ın bu sözlerinin hemen ardından meslektaşım Metehan Demir’e ulaştım. Kendisi üzgün ve hakikaten şaşkın çünkü bu sözleri asla hak ettiğini düşünmüyor.

Demir diyor ki “Bu sürecin en büyük mağduru benim, hayatım boyunca vatanımdan başka bir şey düşünmedim, bunun tersi olsaydı başıma bunlar gelir miydi? Bağış’ın sözlerini düzelteceğini ve yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.

Uğradığı haksızlık nedeniyle oldukça yıprandığını ve yorulduğunu söyleyen gazeteci Demir, Bağış’ın bahsettiği o gazetecilerle ilgili de konuştu.

İşte Demir’in o açıklamaları…

RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
[email protected]
twitter adresi: @gazetecialev


“NE GELDİYSE BAŞIMA VATAN SEVGİSİNDEN, HANGİ GAZETECİ NE İDİĞÜ BELİRSİZ BİR SES KAYDI İÇİN KENDİNİ YAKAR?”


Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış, geçmiş dönemde internete sızdırılan ses kayıtlarına ilişkin açıklamalarda bulunurken sizi de FETÖ’cü ilan etti. Neler söylersiniz?

Olur mu böyle bir şey sizce? Olabilir mi? Hayatım boyunca vatanımdan başka bir şey düşünmedim. Ne geldiyse de bundan başıma geldi. İnanıyorum k; Egemen Bey, bu yanlış anlaşılmayı düzeltecektir. Bu dönemin en mağduru benim. Daha ne olabilir? O zaman da söyledim bir gazeteci böyle ne idüğü belirsiz ses kayıtları ile kendini mi yakar? Ben artık gerçekten bıktım.

“O ÖZÜR KAYITLAR İÇİN DEĞİL, SEVENLERİM İÇİNDİ”

Sızan ses kayıtlarının ardından özür dilemeniz sanırım Egemen Beyi kızdırdı. Çünkü ısrarla o montaj derken, sizin özür dilemeniz, olayı sanki kabullenmek gibi algılanılmış olabilir?

O zaman da konuşamadım. O özür söz konusu montaj ses kaydı için değil, beni sevenlerden adımın bu tartışmalara karıştığı içindi. Ben o zaman da “üzerinde oynanmış da olsa” ifadesini özellikle kullandım... Bu ne demek o oynanmış kirli pusu da benim asker içinde dinleme yapan illegal yapıların saldırısıydı. Biz bu ülke için canımızı veririz... Herkesin canı sağ olsun. O dinlemecileri yazmıştım ardından hemen bu pusu kuruldu. O zamanı bilen herkes bilir… Evet, özür diledim ama bu sadece adımın tartışmalı bir konuda geçmesinden. O zaman da söyledim. Hala hesabımda durur bu konuşma, üç ayrı konuşmamın kesip biçilmesi oynanması ile kurgulanmış. Ben artık çok yoruldum çok. Ama hiçbir medyada anlatamadım ki derdimi... İyi niyetimin kurbanı oldum.

Egemen Bey’in bahsettiği FETÖ’cü gazetecilerle yakınlığınıza dair neler söyleyeceksiniz?

Ben Egemen Bey'in de sözlerinin yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Bana bu haksız ithamda bulunacak bir kişi değildir... İyi de o gazeteciler o zaman her şeye hakimdi, herkesle görüşürdü. Bir tek ben onlarla yakın değildim. O gazeteciler de o zaman her yere ulaşan kişilerdi.

Neler hissediyorsunuz şu an bu tarz konularla sürekli yüzleştikçe?

Bilen yüzbinler var ama Bu ülkeye olan sevgim nasıl diğerlerince görülmez? Tek tarafım benim bu güzel ülkedir... Düşmanlarım da bu ülkeye her tür kötülüğü yapanlardır...Bu sürecin en mağduru benim. Başka bir şey söylenir mi?

Hak er geç yerini bulur... Ben sadece habercilik yapmaya çalışıyorum... O kadar... Ülkede habercilik ölüyor... Doğruya doğru yanlışa yanlış diyelim. Belki birbirimizi sevmiyor olabiliriz ama elele vermek ve sağduyu saygı ile hareket etmek zorundayız. Aylardır tek başıma habercilik yapmaya çalışıyorum....

“ONLARLA İŞİM OLSA BUNLAR BAŞIMIZA GELİR MİYDİ?”

FETÖ denilen örgütle geçmişte herhangi bir yakınlığınız oldu mu?


Hayatımda ne Pensilvanya’ya gittim ne oradan birini tanırım. Gidenlerle de gitmedim...O zaman da her şeyi söyledim. Böyle olmasa bunlar başımıza gelir miydi?