EGEMEN BAĞIŞ 'TECAVÜZCÜ GAZETECİYİ' AÇIKLADI!
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, "Tecavüzden tutuklanan gazeteci var" sözüne açıklık getirdi
Egemen Bağış’ın ‘tecavüzcü gazeteci’ savunması
“Türkiye’de mesleği yüzünden tutuklanan hiçbir gazeteci yok. Gazeteci kimliği taşıyan bazı kişiler var, birine tecavüz ederken yakalanan, banka soyarken yakalanan... Bu kişiler beğenmediğimiz yazılar yazdıklarından dolayı tutuklanmış değiller. Çok daha kötü yazılar yazmış olan gazeteciler var ve bu kişiler hala bu haklarını kullanmaya devam ediyorlar’”
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın BBC’nin efsane programlarından Hardtalk’taki sözleri böyle. Ve bu sözler, o programın ekrana geldiği 1 Mart 2012 Perşembe gününden bu yana tartışılıyor.
Birçok meslektaşım, haklı olarak, defalarca seslendi Bakan Bağış’a, “Tecavüzcü gazeteci kim? Açıklayın, kamuoyu da öğrensin, biz de öğrenelim” diye.
‘Tecavüz’ değil, ‘cinsel taciz’
Baktım; Egemen Bağış’tan tafsilatlı, tatmin edici bir açıklama gelmiyor, böyle olunca da konunun gündemden düşeceği yok, aradım ve doğrudan kendisine sordum mevzuyu.
Telefonda küçük bir ‘hard talk’ da biz yaptık...
- Sayın Bakan, kim bu bahsettiğiniz tecavüzcü meslektaşımız?
- Ben isimlere hiç bakmadım.
- O zaman bu ifadeyi nasıl kullandınız?
- “İsnat edilen suçlar arasında var” dedim. Tekrar ediyorum, benim için isimler, siyasi görüşler hiç önemli değil. Ayrıca “O listedeki gazeteciler, o suçları işledi” de demedim. “Bu suçlar isnat ediliyor” dedim. Suçlu oldukları kesinleşmiş yargı kararlarıyla sabit oluncaya kadar, herkes gibi bu insanlar da elbette masumdur.
- Ama sözlerinizden çıkan sonuç, net şekilde, “Türkiye’de tecavüzcü gazeteciler var” şeklinde oldu. Böyle olunca da, haklı olarak hepimiz merak ediyoruz o kişinin kim olduğunu.
- Ben tutuklu gazeteciler listesinde, o gazeteciler hakkındaki suçlamalar bölümüne baktım. Sadece iddia edilen suçlara baktım. İsimler bölümüne bakmadım. Çünkü dediğim gibi isimlerle ilgilenmiyorum.
- Yani o zaman, o listedeki, ‘isnat edilen suçlar’ın arasında ‘tecavüz’ de vardı öyle mi?
- Cinsel taciz vardı... Banka soygunculuğu vardı, adam öldürme vardı, terör örgütü üyeliği vardı.
- ‘Tecavüz’ değil, ‘cinsel taciz’ suçlaması vardı yani listede?
- Evet.
- Bu iki fiil arasında fark var tabii... Tecavüz ile cinsel taciz arasında...
- Yanlış kelime kullandığım için benim özür dilemem birilerini rahatlatacaksa, ben özür dilerim. Üstelik ben bu insanlar peşinen suçludar da demedim, demiyorum. Böyle bir suçlama olduğunu söylüyorum. Bazı gazetecilerin bu noktada neden bu kadar alıngan davrandıklarını da anlamakta zorluk çekiyorum doğrusu.
***
Araya bir not düşeyim...
Tartışmanın kilitlendiği nokta ‘tecavüzcü gazeteci’ ifadesi. Bu ifadenin diğerlerinin önüne geçmesinden daha tabii bir şey yok.
Egemen Bağış, Hardtalk’ta, “raping” ifadesini kullandı. ‘Rape’ fiilinin Türkçe karşılığı ‘tecavüz etmek’.
‘Cinsel taciz’in İngilizce’deki karşılığı ise ‘sexual harassment’. Aynı sözcük değil yani. Anlamları, suçun niteliği, işlenmesi halinde karşılığı olan ceza da aynı değil elbette.
***
Ve ikinci bir not...
Bağış gibi İngilizce’ye son derece hakim bir ismin bile böyle bir sözcük hatası yapmasını, sanırım katıldığı programın niteliğine, formatına ve tabii zorluk derecesine bağlamak lazım. BBC’de “Hard”talk’a konuk olmak, adı üzerinde, “zor” iş...
Nitekim Bağış da, “Bugüne kadar, Türkiye’den kim Hardtalk’a, üstelik de üç kez katılmış? Bakın bakalım var mı başka kimse?” diye soruyor.
Haklı...
Çünkü HARDtalk‘ta Stephen Sackur‘un karşısındaki sandalyeye oturmak öyle herkesin (özellikle de siyasetçilerin) kolayca göze alabileceği bir risk değil.
Bir haberci olarak özlemim; bir politikacı ya da herhangi bir yetkilinin, Türkiye’de, bu ülkenin kanallarından birinde yayınlanan bir program için de aynı düşüncelere sahip olabildiğini görmek.
İsteğim; Türk medyasında da bir röportajcının bu denli ‘zor’ soruları muhatabına ‘kolay’ca yöneltebilmesi ve bu yolla saygın bir şöhrete sahip olabilmesi. Ve tabii hakkının da bizzat karşısına oturan politikacılar tarafından teslim edilmesi...
*****
KEŞKE...
Hepimiz, ‘doğru’ ile ‘gerçek’ arasındaki farkın ayırdında olabilsek...
Murat ÇELİK / VATAN