01 Ağu 2022 17:14 Son Güncelleme: 01 Ağu 2022 17:25

Efsanevi şarkıcı Bob Dylan hakkındaki taciz davasında karar

Efsanevi şarkıcı Bob Dylan'ın, 1960'larda 12 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunmakla suçlandığı dava düşürüldü.

New York, ABD’de federal bir yargıç, Bob Dylan’ı, 1965’te, 12 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunmakla suçlayan davayı reddetti.

CNN’in haberine göre, Dylan’ın avukatları, istenen kanıtların sunulmadığını, davada adı baş harfleri “J.C.” olan davacının, “bu davadaki temel olgusal iddialarla doğrudan ilgili kanıtları yok ettiğini” söyledi.

Dava, Dylan’ı davacıyla arkadaşlık kurmakla suçluyordu. İddialarda Dylan’ın, şu an 56 yaşında olan davacıya cinsel taciz ve istismarda bulunduğu, uyuşturucu, alkol ve fiziksel şiddete maruz bıraktığı ve psikolojik olarak zarar verdiği ifadeleri yer alıyordu.

Dylan, 1940 yılında ABD’de doğdu. Kariyeri boyunca 125 milyondan fazla plak sattı. En ünlü şarkılarından bazıları arasında “The Times They Are a-Changin”, “Like a Rolling Stone” ve “Blowin’ in the Wind” yer alıyor.

BOB DYLAN KİMDİR

İlk ismiyle, Robert Allen Zimmerman. Rusya'dan göç eden Yahudi atalarının niçin bir Alman soyismi taşıdıkları hakkında bir fikir bulunmamaktadır. Ayrıca Bob Dylan kendi biyografisinde Türk ataları olduğunu da yazmıştır.

Sonradan "Huzurevine oranla daha fazla kişinin öldüğü yer" olarak tanımlayacağı üniversiteden atıldığında, henüz 18 yaşında bir gençti. Yirmisinde ise dağınık ve kirli saçları, eski püskü giysileri, omzunda gitarı ile New York'ta, "Beatnic"lerin arasında bulunmuştur. Ona göre New York "Henüz çok fazla insanın gitmediği, gidenin de geri dönmediği" bir yer ve oraya gitmek, "Aya gitmek gibi bir şey"dir.

"The Freewheelin' Bob Dylan" 1963'te piyasaya çıktığında, Dylan, bir ilah olma yoluna çıkmıştır. Albümün kapağında New York sokaklarında sevgilisi Suze Rotolo ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır. "Blowin' In The Wind", herkesin diline düşmüştür.


Her seferinde farklı bir şeylerden bahseden Dylan; savaşların anlamsızlığından, Tanrı’dan, adaletsizlikten, seksten, aşktan, sevgiden bahsetmiştir. Her seferinde değişik kesimlerin tepkisini çekmiştir. Bir şeyler söylüyordu; fakat bir başka sefer aynı şeyleri tekrarlamıyordu. Çoğu kişiye göre o, sadece içinden geleni yapıyordu. Belki de, kitleler onu görmek istedikleri gibi görüyordu. Folk müziği seçmesinin nedeni de zaten, gitarı ve armonikasından başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayacak olmasıydı.

Joan Baez’in söylediğine göre, "gördükleri sadece kendisi için bir şey ifade ediyordu". "Başkalarının ihtiyaçları için kafa yoran biri değildi." Yine de Baez ona aşık oluyordu. Geceliği oniki dolarlık izbe bir otel odasında gazetecilere üstünde kocaman siyah ceketi, beyaz gömleği ve mor kol düğmeleri ile röportaj verirken, Baez’in gözünde "Gözleri Tanrı’nınki kadar yaşlı ve kendisi bir kış yaprağı kadar naif"ti.

Dylan, 1965'te İngiltere turnesi sırasında yanındaki "elit bohemlerle" birlikte Savoy Otel’de ikamet etmiştir. Ve Marianne Faithfull ona yakın olabilmek için otele gider, odada bir köşeye çekilir. Dylan’ın daktilosuna, "eninin ideal mısra ölçüsü olduğunu söylediği" kalın bir tuvalet kağıdı takılıdır. Faithfull onun dikkatini çekmediğini düşünürken, o, sürekli bir şeyler yazmıştır. Ne yazdığını sorduğunda, aldığı cevaba şaşıracaktır Faithfull. Dylan, onun hakkında bir şiir yazmaktydı.

Dylan’ın teklifi üzerine, yeni albümünü dinlerler bir gece otel odasında. Ona göre; "Onun özel dinleyicisi olmanın bir bedeli vardır, O gece Tanrılardan biri Olimpos’tan inmiş, ona kur yapmaktadır".

Fakat Faithfull hamiledir ve bir hafta sonra evlenecektir. Faithfull’un o gece gerçeği söylediği için pişmanlık duymasının nedeni, onunla yatamamış olması değil, o tuvalet kâğıtlarına kendisi için yazılanları hiçbir zaman öğrenemeyecek olmasıdır.

İngiltere turnesi Joan Baez’le ilişkilerinin de sonu olur. Forest Hill Konseri’ne kendisini davet ederek New York’tan Amerika’ya açılmasına yardımcı olan Joan Baez’i, İngiltere turnesinde sahneye davet etmemiştir.


1973’teki “Pat Garrett and Billy The Kid” albümüne kadar bir süre sessiz kalır. Bu yıl, “Knockin’ on Heaven’s Door” ile Bob Dylan olduğunu bir kez daha hatırlattığı yıldır. Üç yıl sonra gelen Desire albümündeki “One More Cup Of Coffee” ise bir başka klasik olacaktır.