Efsanevi oyuncudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a: Bir kahkaha atsın ya da...
Türk sinemasının usta oyuncusu Ayşen Gruda, Adana'da düzenlenen Altın Koza Film Festivali'nin ardından Cumhuriyet'e konuştu.
Usta oyuncu Ayşen Gruda, "En çok istediğim şey ne biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir kahkaha atması. Ben ona kahkaha attırırım. Bir kahkaha atsın bütün vücudu, sinir uçları rahatlayacak. Bir kahkaha atsın veya bir kedi alsın" dedi.
Ayşen Gruda Türkiye’nin saygın sanat festivali Adana Altın Koza Film Festivali’nin onur ödülüne değer görüldü.
Ödül alması sonrası Cumhuriyet'ten Ceren Çıplak'a konuşan Gruda, Türkiye gündeminden dolayı sinirlerinin laçka olduğunu söyledi.
Ceren Çıplak'ın Ayşen Gruda ile yaptığı söyleşi şöyle:
- Öncelikle, Ayşen Gruda denince aklıma “Gülen Gözler” filminde canlandırdığınız evin büyük kızı Fikret ile Şener Şen’in canlandırdığı çılgın aşık Vecihi gelir aklıma... Vecihi’lere ihtiyacımız var diyebilir miyiz?
Neredee şimdi o Vecihi’ler... O inatçı aşıklar... Şimdi tak sepeti koluna devri.
- Onca ödülün arasına Adana Altın Koza’yı da eklediniz...
Bir Altın Koza eksikti bu da tamamlandı. Altın Koza, Türkiye’nin önemli bir kaç festivalinden biri en azından bu festivalde kavga çıkmıyor.
- Türkiye gündemi nedeniyle Adana’daki festivalin yapılamama ihtimali sizi ürkütüyor mu?
Beni ürküten kanın akması, gençlerin ölmesi. Ben ödül almayabilirim, festival de ertelenebilir. Gençlerin ölmesi beni üzüyor.
- Filmlerinizdeki bir karakter “Ay kendimi intihar edeceğim” derdi. Bu cümle üzerinize yapıştı mı? Neden bazı replikler sanatçıların üzerine yapışır?
Ben öyle bir cümleyi hayatımda hiç kullanmadım umarım bundan böyle de kullanmam. Türk halkının adetidir bu. Bir rol üzerinize yapışır kalır. Biz zarf mıyız ki pul gibi üzerimize yapışıyor. Anthony Quinn, “Zorba” mı oldu? Bir oyuncu sette ya da sahnede rolünü oynar ve orada bitirir. Oynadığı rolün isim Nazan ise örneğin Nazan orada kalır Ayşen evine döner.
- Bizler, Erol Taş’ı taşlamış bir milletiz...
O zaman dönüp bir kendimize bakalım. Biz ne yapıyoruz diye. Bir insana kötülük yüklerken sorgulamalıyız acaba kötülük içimizde mi var diye. Hepimiz Zübük’üz ama bir kişiye yükleniyor Zübüklük. (“Zübük” filmi Türkiye siyasi yapısındaki çarpık karakterleri hicveder)
- Son dönemde gişede komedi filmlerinde müthiş bir artış var, izliyor musunuz?
Evet birkaçını izledim. Çok fazla plan çekiliyor. Komedinin bir ritmi var. Ertem Eğilmez, tiyatrodaki montaj usulünü bildiği için filmleri tuttu ve gülünüyor. Çok fazla plan çekilmemeli. Gerektiği kadar plan çekilmeli. Planları atamıyorlar, kıyamıyorlar. Olmaz öyle.
Ben kendimi izlemem pek. Sıkılıyorum izlerken. Aynaya bakıp bu kadının neyine gülüyorlar diyorum.
- Sizin de yer aldığınız bir filmin bir komedi sahnesi internette çok izleniyor: O sahnede gazeteci rolündeki Tarık Akan size bir seçmede “İdealiniz var mı?” diye soruyor. Siz de “Televizyonun taksidi bitsin alacağım” diyorsunuz. Televizyonun taksidi bitti mi? İdealinizi alabildiniz mi?
(Gülüyor) Türk milleti hep der ya şunun taksidi bitsin bunu alacağım diye... Benim idealim öyle büyük şeyler değil. İşimde başarılı olmak en büyük idealim. Oyunda kendime göre bir hırsım vardır. Arabam olsun köşküm olsun gibi hırslarım yok. Yalın var ama iyi bir oyuncu değilsin ne yapayım seni?
- Türkiye’de sanatçıların ihmal edildiğini düşünüyor musunuz?
Bir ressam, bir yazar, bir bilim insanı kolay yetişmiyor. Sanat insanlarına, bilim insanlarına değer verilmeli. Komünist Rusya’da bilim insanlarına, sporculara değer veriliyordu. Komünizmin olduğu zamanlarda bir sanatçı ben bir yıl bir eser üzerine etüt yapacağım denildiğinde ona müsaade edilir. Maaşı da verilirdi.
- Bugünün Türkiye’sini nasıl bir film anlatabilir?
Bir fikir var aslında. Bir anne var. O annenin bir oğlu IŞİD’de biri PKK’da, diğeri de askerde. Kadının acısı düşünülmeli. Çok güncel.
- Bir röportajınızda siyasiler sanatçılarla ilgilenmeli mesajını vererek “Abdullah Gül beni aramalı” demişsiniz. Ne oldu aradı mı?
Yok hayır aramadılar. Aramasınlar da. Muhalefette olan üç partinin de ülkeyi çok sevdiğini düşünüyordum. Lakin öyle olmadığını anladım. Belki bir miktar CHP seviyordur.
- Bugün hangi siyasi liderin sizi aramasını istersiniz?
Kimse aramasın beni. Önce şu ülkeyi düzeltsinler. Vakit kaybetmemeleri lazım. Kim kanı durdurursa oyumu ona vereceğim.
Bülent Arınç'a: 'Bir erkek olarak sus ve ağlamaya devam et'
“Bir kadın olarak sus’ diyen Bülent Arınç’a aynı şeyi söylüyorum. Arınç’a: ‘Bir erkek olarak sen sus! Ağlamaya devam et. Tam ağlanacak zaman zaten. Devam et ağlamana, otur oturduğun yerde’ diyorum.”
'Üzümcü'nün tiyatroya binbir emeği var'
- Meslektaşınız Levent Üzümcü’nün Şehir Tiyatroları’ndan ihraç edilmesiyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Levent Üzümcü’nün Şehir Tiyatrosu’nda binbir emeği var. Bir insanın iki dudağının arasından çıkan bir kelimeyle bir oyuncunun geleceğine nasıl karar verilir? Şehir Tiyatroları’nın özerk olması gerekir.
'Sinirlerim laçka'
- Doğu’daki bazı illerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi, çatışmalar sürüyor, nasıl bir duygu içindesiniz?
Bu durum beni çok üzüyor. Ülke bir bütündür. Asla ben İstanbul’dayım banane demedim hiçbir şeye. Artvin’deki olayda beni üzüyor. Biz kendi içimize bir bakalım. Halk olarak içimize bir bakalım. Sen niye ağaçları kesiyorsun? Derelerin yolunu değiştirip ev yapıyorsun? Nedir bu merakın dünya malı dünyada kalır. Bırak ağacı, ağaç çok önemli bir şey.
Sinirlerim tüm bu olup bitenlerden dolayı laçka. “Eledim eledim” diye bir türkü vardır ya her dinlediğimde ağlıyorum. Bir evlat kolay mı büyüyor? Bir annenin yürek yakan feryadını duyuyoruz. O sesi ben çıkaramam.
- Acılı anneler meydanlarda yuhlatılıdı. Buna ne diyeceksiniz?
Ben bu haksızlıkların hepsine karşıyım. Bunu yapan zat annesinin ayaklarını öpüyordu. Annesinin mezarı başında ağlıyordu. Aynı şey Berkin Elvan’ın annesinin de hakkı. O hep yas tutacak unutabilir mi? Mümkün mü?
Gelin elele tutuşalım. Anne olmamız şart değil. Bu işi kadınlar, anneler çözer. Anneler el ele tutuşmalı.
'Politikacı ülkesini de halkını da sevmeli'
- Nasıl bir politikacı profili aklınıza yatıyor?
Politikacı dediğimiz insan önce kendini sevmeli ama sevme işini fazla abartmadan... Ülkesini de, halkını da sevmeli. Ayrım yapmadan ırk ayrımı gözetmeksizin. Atatürk bunu yaptı. Atatürk, cephede askerleriyle savaşıyordu. Ölümlerden döndü. Oturup asker ölülerinin gelmesini seyretmiyordu. Ordunun içindeydi.
Turgut Özal ile Semra Özal çifti bol neşeli, kahkahalı bir çiftti... Bülent ve Rahşan Ecevit’te gülmeyi bilen insanlardı. Muammer Karaca örneğini vereyim. Menderes zamanında oynadıkları oyun “Aman Ednan Bey duymasın”da Adnan Menderes geliyor izlemeye, kahkalarla izliyor. Kendisini eleştiren bir oyun olmasına rağmen tebrik ediyor oyunu. O da sağ partidendi.
- Şu an politikacıların yüzünün güldüğüne dahi şahit olamıyoruz...
En çok istediğim şey ne biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir kahkaha atması. Ben ona kahkaha attırırım. Bir kahkaha atsın bütün vücudu, sinir uçları rahatlayacak. Bir kahkaha atsın veya bir kedi alsın. Yine Bülent Arınç’a ithafen de diyorum ki kadınlar hep gülmeli. Cehaleti ortadan kaldıracak olan budur .Kadınlarımızı eğitmeliyiz cümlesi değil.
- Kadınlar devlet kademelerinde daha fazla mı görev almalı?
Bunun örneklerini de gördük. Tansu Çiller vardı o da olmadı. Kadınların mı acaba şöyle bir kendine bakması lazım...
- O zaman Başbakan ya da Cumhurbaşkanı kim olmalı?
Ben olmalıyım. Ne olursa olsun derhal hükümeti kurarım. Bu kanı durdurmanın çareleri vardır, durdururum. Türkiye’yi bir yerine oturturum. Zor fakat zor olan doğru olandır. Bu vazifeyi üstlenen bir insan egolarından arınmalı. Biraz yontulmalı.