29 Ağu 2020 15:24 Son Güncelleme: 29 Ağu 2020 15:28

Ebru Timtik posteriyle ilgili İstanbul Barosu'ndan açıklama

Adil yargılanma talebiyle başlattığı ölüm orucunun 238. gününde yaşamını yitiren Avukat Ebru Timtik'in posteri İstanbul Barosu binasına asılmıştı. Poster kaldırıldıktan sonra ise binaya Türk bayrağı asılırken İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul Barosu'nu hedef almıştı. Baro ise eleştirilere yaptığı açıklamayla yanıt verdi.

Adil yargılanma talebiyle ölüm orucuna başlayan ve 238. gününde hayatını kaybeden avukat Ebru Timtik için dün İstanbul Barosu önünde bir uğurlama programı düzenlendi. Timtik'in cenazesinin baro önüne getirilmesine izin verilmezken İstanbul Barosu'nun balkonundan sarkıtılan Timtik'in fotoğrafı tartışma yarattı.

SOYLU'DAN SERT TEPKİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Barosu binasına Avukat Ebru Timtik'in posterinin asılmasına sert tepki gösterdi ve suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.

İstanbul Barosu binasındaki Ebru Timtik'in fotoğrafının olduğu poster, daha sonra kaldırıldı ve binaya Türk bayrağı asıldı.

İSTANBUL BAROSU'NDAN AÇIKLAMA
İstanbul Barosu ise bir açıklama yaparak eleştirilere yanıt verdi. Açıklamada Ebru Timtik'in posterinin “baro görevlilerine rağmen” Müdür Yardımcısının odasına girilerek asıldığı, iddia edildiği gibi güvenlik güçleri tarafından değil yine baro yönetimi tarafından indirildiği vurgulandı.

Açıklamada ayrıca baro binasındaki Türk bayrağının da bu noktadaki tavrının işareti olarak binaya çekildiği belirtildi.

'SAVCI SELİM KİRAZ'IN ŞEHİT EDİLMESİYLE İLGİLİ AVUKAT TİMTİK'E YÖNELTİLEN BİR İDDİA YOK'
Öte yandan açıklamada, Ebru Timtik hakkında Savcı Selim Kiraz'ın öldürülmesi olayına dair bir yargı kararı olmadığının da altı çizildi.

İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu tarafından yönetim kurulu adına yapılan "İstanbul Barosu, İçişleri Bakanı, Ölüm Orucu, Poster ve Algı Operasyonu" başlıklı açıklama şöyle:

Dün ölüm orucunda kaybettiğimiz Av. Ebru Timtik için yapılan anma vesilesiyle, İstanbul Barosu özelinde bir algı operasyonu tasarımlandığı anlaşılmaktadır.

Son aylarda tartışılan ve yasalaşan çoklu baro sistemine de “özel bir yarar” getireceği umulan bu tartışmaya, İçişleri Bakanının da gerçek dışı anlatımlarıyla katılmış olması dikkat çekicidir.

Gerek bizzat İçişleri Bakanı, gerek bir takım basın organları ile operasyoncu trollere aşağıdaki maddeleri özel bir duyarlılıkla anımsatmayı, İstanbul Barosu olarak şimdiye kadar sürdürdüğümüz tavrın gereği sayarız:

Dün İstanbul Barosu önünde yapılan anma sırasında, Av. Ebru Timtik’in posteri Baro tarafından asılmamıştır. Poster “baro görevlilerine rağmen” Müdür Yardımcısının odasına girilerek asılmıştır.

Bu poster, İçişleri Bakanının beyanının aksine, güvenlik güçleri tarafından değil, bizzat Baro görevlilerince indirilmiştir. Bunun tanığı da, güvenlik güçleridir.
İstanbul Barosu, bu noktadaki tavrının işareti olarak binaya Türk Bayrağı çekmiştir.

'VERİLEN KARAR KESİNLEŞMEMİŞTİR'

Av. Ebru Timtik için Mahkemece verilen karar, kesinleşmemiştir. Bir hukuk kurumu olarak konumumuzu belirleyen en temel ilke, evrensel hukukun genel kabule ulaşmış kurallarının başında gelen “masumiyet karinesi”dir. Kaldı ki, anlatmaya çalışılan da o yargılamadaki ihlaller ve kararın yanlışlığıdır. Bu çerçevede bir terör üyesinden veya terör savunuculuğundan söz edilmesi, düzenlenen algı operasyonunun bir parçasıdır.

C. Savcısı M. Selim Kiraz’ın şehit edilmesi ile ilgili terör eyleminde, Av. Ebru Timtik’e yöneltilen bir iddia yoktur. Henüz kesinleşmeyen kararda da bu yönde bir saptama yoktur.

M. Selim Kiraz’ı şehit eden eylem, İstanbul Barosu tarafından en ağır şekilde lanetlenen bir terör eylemidir. Bugün de aynı anlayış içinde bulunan Baromuz, her yıl Savcımızı anmakta ve onun isminin yaşatılmasına verdiği önemi her yıl özel olarak vurgulamaktadır.

Av. Ebru Timtik özelinde savunduğumuz değer, “adil yargılanma ilkesi” dir. Bu alanda ülkemiz yargısının çok ciddi bir sorun yaşamakta olduğu, tüm hukukçuların malumudur. İstanbul Barosu olarak bu tartışmaların dışında kalmamız beklenemez.

Bu tartışmanın içinde bulunmak, “ölüm orucu” eyleminin kutsanması anlamına gelemez. Daha önce de, bu türden eylemler sırasındaki tavrını açıkça ilan etmiş olan İstanbul Barosu, bugün de aynı noktadadır. Ölüm orucu, onanacak bir eylem değildir. Yaşam hakkını öncelikle savunan bir kurumsallığın başka bir noktada bulunması beklenemez.

Burada önemli olan konu, yaşadığımız soruna “insan hakları odaklı” yaklaşıp yaklaşmadığınızdır. Ölüm orucundaki avukatların eylemlerinin sona ermesini sağlamak uğruna, başlangıçtan bu yana etkin bir çaba gösterilmiştir. Bu çabalarımızın odağındaki temel yaklaşım, sadece ve yalnız “ölümü engellemek” olmuştur. Son kez 18.08.2020 tarihinde, hastane ziyaretleri yaparak soruna dair duyarlılıkları anlatan 9 Baro Başkanımızla birlikte, “görünen bu gelecek” işaret edilerek basın toplantısı ile uyarılmıştır. Ne yazık ki, bu uyarılar beklenen karşılığı bulmamıştır.

İstanbul Barosu; resmî sitesi ve sahiplendiği tüm mecralarındaki yazı, afiş, duyuru, bildirge ve toplantıları ile çizgisini “net biçimde” ortaya koyan bir hukuk kurumudur. Bu çizgiyi tanımak isteyenleri tarihe geri götürecek bütün kaynakları açık iken, şimdi o çizgi üzerinden yaratılmaya çalışılan kuşkular, bir algı operasyonudur. Hukuk bilincinin yeterli gelişim süreci izlememiş olması nedeniyle, böyle bir algı operasyonunun yararlı olacağını düşünenler, karşılarında avukatları bulacaklardır.

İstanbul Barosu, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletinin Atatürk Devrimlerinden doğduğunu bilen ve bu Cumhuriyetin değerlerini yaşayıp yaşatmayı amaçlayan mücadelesine aynı bilinçle devam edecektir.