Dünyaca ünlü star açıkladı: Sezen Aksu ve Fazıl Say'a hayranım!
Ünlü sanatçı Lara Fabian Sinema Terspektif dergisinden Onur Kutlu ve Deniz Keziban Çakıcı'nın sorularını cevapladı.
Türk asıllı Matt Ersin prodüktörlüğünde çıkardığı ‘Kamuflaj’ adlı
albüme güncel ve zarif bir yorum getiren sanatçı Lara Fabian Sinema
Terspektif dergisinden Onur Kutlu ve Deniz Keziban Çakıcı'nın
sorularını cevapladı.
Yaşadığımız çağın kimlik sorununa atıfta bulunan yeni albümünde;
bireylerin saklanma ihtiyacı ve maskelerimizi kamufle etmenin
zorunluluğuna değinen Fabian, ‘Kamuflaj’ albümünde güncel ve önemli
bir soruna yorum getiriyor.
Türkiye’nin müzik ve sinema alanında zenginliğine vurgu yapan
sanatçı, Sezen Aksu ve Fazıl Say hayranlığını dile getirdi.
Sinema ile yakın bağı olan olan Lara Fabian, Ferzan Özpetek ile bir
projede çalışmayı arzu ettiğini belirtti. Usta yorumcu, takip ve
takdir ettiği isimler arasında; Türkiye’nin gururu Nuri Bilge
Ceylan, Fatih Akın ve Halit Ergenç’e de yer verdi.
İşte o röportaj:
"Kamuflaj" albümünü neden başka bir dilde değil de,
İngilizce çıkardınız?
“Kamuflaj” albümüm, benim ilk İngilizce albümüm değil. Daha önce de
“Lara Fabian” ve “Wonderful Life” isimli orijinal şarkılardan
oluşan İngilizce albümlerim olmuştu. Bu albümlerde “I will love
again” , “Broken Vow” ve “Adagio” gibi, repertuvarımın önemli
parçaları yer alıyor. Bundan sonra da , “Every Women in Me” adında
, saygı duyduğum ve benim müziğimi etkileyen kadın sanatçıların
şarkılarını seslendirdiğim bir İngilizce albümüm daha oldu. Ve
“Mademoiselle Zhivago” adındaki albümümde yer alan birçok parça da
İngilizceydi. Ben kariyerim boyunca hem İngilizce, hem Fransızca
şarkı söyledim. Bir albüm yaparken, şarkı bestelerken, hangi dilde
olacağı doğal bir şekilde belirleniyor. Kimlerle çalıştığıma bağlı.
Kamuflaj albümünü, İsveçli ve Amerikalı bir ekiple gerçekleştirdik.
Dolayısıyla, doğal olarak İngilizce oldu. Her dilin kendine öz bir
müzikalitesi var. Bazı şarkıları başka dillere çevirdiğinizde ayni
şekilde etkili olamıyor. Örneğin, “I Will love again”, İngilizce
olmalıydı. Aynı şekilde de “Je t’aime” i Fransızca dışında bir
dilde ayni şekilde etkili olacağını düşünmüyorum.
İngilizce şarkı söyleyen Lara Fabian ile Fransızca,
İtalyanca, Rusça, Türkçe şarkı söyleyen arasındaki farklılıklar ve
aynılıklar neler? Her dil bir kültür olduğuna göre dil geçişlerinde
o kültüre adapte mi oluyorsunuz?
Önemli olan, hangi dilde şarkı söylersem söyleyeyim, Lara Fabian
kalmam. Tabii ki şarkılarda kullandığımız dil, ses ve yorumlama
tarzımızı da etkiliyor. İngilizce albümlerde sesimde duyduğunuz
bazı şeyleri Fransızca albümlerimde duyamayabilirsiniz ve bunun
tersi de geçerli. Ben doğuştan çok kültürlülüğü olan bir insanım.
Annem İtalyan asıllı, babam Flaman. Ben ise Kanada ve Belçika
vatandaşıyım. Dolayısıyla, benin dillerim Fransızca, İngilizce ve
İtalyanca. Başka dillerde de , örneğin Türkçe de şarkı söyledim.
Ama tabii bu dilleri konuşmuyorum ve anlamıyorum. Fonetik şekilde
okuyorum. Her ne kadar söylediklerimin anlamını sorup öğrensem de,
kendi dilimde , kendimin yazdığı şarkılar kadar hakkını vermem zor.
Ama başka dillerde de şarkı söylemekten zevk alıyorum. Benim için,
bu ülkelerin insanlarıyla bir bağlantı kurma çabası önemli ve
bundan büyük zevk alıyorum. Ama tam anlamıyla adapte olduğumu
söyleyemem. Her şarkıda, ben ben kalıyorum. Zaten doğrusu da böyle
olmalı..
Son albümünüzü "Kamuflaj" olarak adlandırmanızın özel bir
nedeni var mı? Dünyanın içinden geçtiği sarsıcı ve acımasız süreçle
bu adın bir ilgisi var mi?
Tabii ki var. Kimlikle alakalı konular beni her zaman
ilgilendirmiştir. Etrafımıza baktığımızda, gerek kendi çevremizde
olsun, gerek daha geniş kapsamda, siyasi açıdan, kimliklere ilişkin
bir sürü sorun , baskı ve mücadele görüyoruz. Bu etnik kimlik
olabilir, cinsel kimlik, ya da cinsel tercih. Ya da dini kimlik,
ait olduğunuz sosyal kitlelerin kimliği. Bazen de bir ilişki
içerisinde yarattığımız ve yasadığımız kimlik de sorun
yaratabiliyor. Bazılarımız, kendilerini koruma ihtiyacından, gerçek
kimliklerini saklamak, kamufle etmek mecburiyetinde hissediyor.
Topluma ayak uydurma, dikkat çekmemek ve tepki görmemek için bir
kamuflaj söz konusu. Bu albümde, bu konuyu isleyen ve “kamuflaj”
adında bir şarkı da var. Günlük hayatımızda taşıdığımız maskeler
ile ilgili. Kendinizi korumak için saklanma ihtiyacınızla alakalı…
Karışık bir konu aslında ve bu konu beni yakından ilgilendiriyor,
özellikle yasadığımız bu çağda..
Modern, güncel ve zarif bir kayıt gerçekleştirmişsiniz son
albümünüzde. Bu dengeyi sağlarken en çok hangi noktada
zorlandınız?
Teşekkür ederim. Aslında bu albümün ortaya çıkması sürecinde herşey
son derece akıcı bir şekilde gelişti. Türk asıllı prodüktörüm ve
menajerim, Matt Ersin, beni yeni bir ekiple bir araya getirdi.
Stockholm ve Los Angeles merkezli, Amerikalı ve İsveçli bir ekip.
Oturduk, hep beraber çalıştık ve 10 gün içerisinde 12 şarkı ortaya
çıktı. Bugüne kadar gerçekleştirdiğim bütün albümler arasında
en sıkıntısız ve en akıcı şekilde ortaya çıkan albüm bu oldu. Her
şey sanki doğal şekilde yerine oturdu.. Melodiler, aranjmanlar,
kayıt sureci. Benim için son derece tatmin edici bir süreç. Bazı
sanatçılar, albüm hazırlıklarında ne kadar zorluk yasadıklarını, ve
bir doğum sancısına benzeterek anlatırlar. Bu albümün doğuşu, bunun
tam tersiydi. Benim için de yeni bir tecrübe. Ve bazı
şeylerin güzel olması için illa da acı çekilmesi gerektiği
söylemini yalanlayan bir süreç..
Günlük hayatınızda neler dinlersiniz?
Çok farklı şeyler dinlerim, genelde Spotify üzerinden yeni şeyler.
Yeni sanatçılar keşfetmeyi seviyorum. Maalesef radyolarda hep ayni
15-20 şarkıyı arka arkaya duyuyoruz. Oysa o kadar güzel şeyler var
ki her tarz müzikte. Size şu ya da bu artisti diye isim vermek
istemiyorum. Hep farklı şeyler, ama genelde pop müziği dinliyorum,
hem İngilizce, hem Fransızca, bazen de başka dillerde.
Türk bir sanatçıyla bir proje gerçekleştirmek ister
misiniz? En çok kiminle çalışmak istersiniz?
Türkiye müzik konusunda , başka konularda da olduğu gibi, çok
zengin bir ülke. Çok farklı tarzlarda müziklerin olduğunu
biliyorum, ama sanatçıların hepsinin isimlerini bilmiyorum. Size
bahsettiğim prodüktörüm vasıtasıyla farklı şeyleri dinleme şansım
oldu. Sezen Aksu , Nilüfer, Candan
Erçetin tanıdığım ve takdir ettiğim isimlerin başında
geliyor, hem sesleri hem de müzikleriyle. Klasik müzikte
ise Fazıl Say dünyaca ünlü. Yeşim
Salkım ve Halit Ergenç ile tanışma
fırsatım oldu. Ve tabii Mustafa Ceceli ile. Bunun dışında, Kudsi
Erguner gibi çok değerli müzisyenler var dünya
çapında. Ama Sezen Aksu’yla tanışıp birlikte
çalışmak çok isterim.
Ve sinema. Nasıl sinema ile aranız?
Sinema ile uzun yıllardır yakın bir ilişkim var. Ucundan katıldığım
film projeleri mesela; Kevin Kline‘in başrolde olduğu ve Cole
Porter’in hayatını konu alan “De-Lovely” filminde küçük de olsa rol
almıştım. Bunun dışında, Steven Spielberg ‘in “A.I. Artificial
Intelligence” filminin şarkısı “For Always” i seslendirdim. Aynı
şekilde “Final Fantasy” filminde de “The dreams within”şarkısını,
Walt Disney ‘in “Notre Dame’ın kamburu” çizgi filminin Kanada
versiyonunda ise “Esmeralda” karakterini seslendirdim. Ve
Rusya ile Ukrayna da gerçekleştirilen “Mademoiselle Zhivago”
projesi de, seslendirdiğim parçaların birer küçük filmlerle
canlandırıldığı bir sinematografik projeydi. Halen Youtube da
mevcut ve izlenebilir. Basit bir müzik klipinden öte; bir dizi,
mini-film diyebileceğimiz bir projeydi..
Ne tür filmleri izlemeyi tercih ediyorsunuz?
Müzikte olduğu gibi, filmlerde de birçok farklı projeleri takip
ediyorum? Avrupa sineması da, Hollywood filmleri de takip
ettiklerim arasında. Her sinema tarzında güzel yapıtlar
oluyor. Son seyrettiğim filmler arasında, “Beni adınla cağır “(Call
me by your name”), ”Coco”, “Dunkirk”, “Hakaret” (The Insult”)
, “Shape of Water”, ve Ferzan Özpetek’in “Napoli Velata” var.
Gördüğünüz gibi birbirinden çok farklı filmler..
Birçok dizi ve filme müziklerinizle eşlik ettiniz.
Oyunculuk yapmayı, bir senaryonun içinde yer almayı düşündünüz
mü?
Senaryosunu beğeneceğim bir filmde önemli bir rol almak isterim.
Bugüne kadar bana sunulan film projelerinde, hep şarkıcı rolü
teklif edildi. Bunu ilginç bulmuyorum. Farklı bir kadını
canlandırmak isterim, kendi hayatimi anlatan bir karakteri değil.
Böyle bir güzel proje gelse, hele Ferzan Özpetek gibi bir
yönetmenden, seve seve katılırım.
Bir senaryonun içinde yer alsaydınız en çok hangi tarz bir
oyunculuğu tercih ederdiniz?
Oyunculuk tarzı konusunda fikir yürütecek kadar tecrübem yok. Bence
bu, yönetmen ile birlikte çalışarak belirlenecek bir şey. Bir
filmde rol alırsam, her şeyden evvel, senaryoda yer alan karakterin
canlanmasına hizmet etmeliyim. Ama o karakter tabii ki benim
açımdan ilginç bir karakter olmalı. Bir şeyler ifade eden bir
karakter..
Türkiye’de konserleriniz oldu. Ve ciddi bir hayran kitleniz
mevcut. Türk sineması hakkında ne düşünüyorsunuz? Yurtdışı
gösterimlerini takip ettiğiniz bir film var mı?
Türk sinemasını çok iyi tanıdığımı söyleyemem. Ama uluslararası
festivallerde başarılı olan birçok Türk yönetmen var, onların
yapıtlarını izliyorum. Örneğin; Nuri Bilge Ceylan. Daha çok Fransız
sinemasına yakın bir tarzı var. Sessizliklerin; diyaloglardan bile
daha önemli olduğu filmler. Ferzan Özpetek’in filmlerini çok
beğeniyorum, kısmen İtalyan asıllı olmamdan dolayı, Türk-İtalyan
sinemasının buluştuğu noktada kendine yer yapan bir yönetmen.
İtalyan sinemasının şiirselliği ile Türkiye’ye öz bir
gizemliliği ve çelişkileri birleştiren, çok boyutlu ilginç
karakterler içeren çok güzel filmlerini seyrettim. Fatih
Akın’ın son izlediğim filmi, “In the fade” de çok
etkileyiciydi.
Türk oyunculardan beğendiğiniz isimler var mı?
Maalesef, isimlerini bilmediğimden Türk oyuncuları sayamam. Bizzat
tanışma fırsatım olan Halit Ergenç dışında.
Seyrettiğim Türk filmlerinde çok iyi oyuncular var, ama isimlerini
bilmiyorum. Ülkeniz hakkında aslında birçok şeyi; isimleri
bilmesem de, prodüktörümden den dolayı biliyorum. Türkiye
benin için hem uzak, hem de yakın bir ülke.