Dünya o foto muhabirini konuşuyor! Katili ile kurbanını aynı karede yakaladı!
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem, Rus büyükelçi Andrey Karlov'un uğradığı silahlı suikasti kare kare görüntülemeyi başaran ve böylece efsane fotoğrafları tarihe bırakan ismi yazdı.
Medya Mahallemizin Değerli ve Güzel İnsanları!
Gününüz aydın, neşeniz bol olsun diye başlayamadığımız dönemlerin ülkesinde yazmak çizmek o denli zor ki!
Sanırım hepiniz benim gibi düşünüyorsunuz.
Bizim gibi saati saatine uymayan kaç ülke vardır acaba?
Allah zeval vermesin, ülkemiz üzerindeki kirli, alçak oyunları bozacağız inşallah!
Descartes, düşündükçe var olduğunu söylüyordu, oysa ben düşündükçe yok oluyorum!
Sözcükleri bulmak için çabalamayan biriyken, memleketimizde yaşanan onlarca trajik olay karşısında kelimenin tam anlamıyla kitlendim.
Belki de uzun süre Çağan Irmak’ın dediğini yapmakta fayda var!
Çağan Bey, “Bugün gazete okumayacağım, twitter’a bakmayacağım, sosyal medyaya bulaşmayacağım, gerçek dünyadan hiçbir haber almayacağım, kitabım dışında hiçbir şey okumayacağım. Bugün kendime bu iyiliği yapacağım, Sevgili Dostlar.” diyor.
Keşke bir parça gamsız olabilsek!
Unutsak zamanı ve dinlesek doğayı.
Bir sabah da acılara değil de umuda uyansak!
Sevgili Dostlar,
Bugünlerde kendimi de toplamaktayım, bütün yorgunluklarımla beraber. Kaldırıyorum eski valizin içine. Ne var ne yoksa sıkıştırdım. Kaldırdım hiç kimselerin ulaşamayacağı yerlere!
Giderek nadiren gülümseyen zamanlara hapsolduk!
Bu memlekette kuşlar da yorgun!
Kanadımız kırık, çırpınıyoruz!
Allah’ım bizi güzel ve hayırlı haberlerle sevindir!
* * *
Medya Mahallemizin Değerli ve Güzel İnsanları!
Dün gece torunları uyuttuktan sonra elime eski bir kitabımı aldım.
Arasından çıkan notu aldığım tarih 1975.
İkinci Basın Kurultayı’na giderken elimden düşürmediğim felsefenin değerli isimleri arasında yeralan eğitimci Cemil Sena Ongun’un ‘İnsanlar ve Ahlaklar’ adlı eserinden alıntılamıştım; “Fakirlerin çoğu da mantar gibidir; kendi kendilerine ürerler; zehirlileriyle zehirsizlerini ayırt etme zahmetine katlanamayanlar, tembelliklerinin cezasını çekerler…”
Dün akşam tüm dünya şoke oldu!
Rus Büyükelçi Andrey Karlov, polis kimlikli bir vatan haini, alçak ve şerefsiz çocuk tarafından, 1994 doğumlu onun bunun tetikçisi tarafından öldürüldü.
Suikastla, ülkemiz tarihine kan sıçrattı!
FETÖ’nün gazeteci kılıklı alçağı adeta bu suikastı biliyordu!
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kapatılan yayın organı Today's Zaman'ın eski Ankara Temsilcisi Abdullah Bozkurt'tan söz ediyorum!
FETÖ soruşturması kapsamında aranan ve ABD’de yaşadığı belirtilen Bozkurt, 16 Aralık'ta 'turkishminute.com' isimli internet sitesinde, Rus Büyükelçi'ye saldırı olacağını biliyor gibi ,"Türkiye'de büyükelçiler artık güvende değil" başlığını kullanmıştı!
Firari FETÖ'cü bu herif, Abdullah Bozkurt, dün akşamki saldırının ardından Twitter'da da Türkiye aleyhine kara propaganda yaptı.
Bu korkak kaçak acilen uluslararası polis teşkilatı tarafından yakalanıp sorguya çekilmelidir.
* * *
Çok zor ve dayanılması çok güç ama büyük sabır gerektiren günlerden geçiyoruz.
Memleketin her günü acı yüklü!
Acaba diyorum, önce ağlatıp sonra hepimizi alıştırdılar mı ne?
Atakan Gülgar haklı; “Ölümü o kadar kolayladılar ki, yaşamak olağanüstü bir şey oldu.”
Mirza Tazegül’e de teşekkür ediyorum; “Yüreğimin dağlarında serseri bir poyraz eser, susuşlarım bile buz keser…”
Memleketimizin İstiklal mücadelesinin büyük kahramanlarından orgeneral Kazım Karabekir’in dediği gibi, “Öyle puslu ki hava; şeytan bile ‘Müslüman’ mintanı giyiyor…”
* * *
Sevgili Dostlar, Türk-Rus dostluğuna hain ve alçak saldırının duyulmasından sonra herkes gibi televizyon karşısındaydım!
Dün akşam, uluslararası haber kanalları CNN ve BBC rezalet ötesi yayıncılık yaptılar!
Ankara’daki suikastı 35 dakika sonra ekranda alt bant yazıyla duyurdular.
Ekranlarında havadan sudan yayınlar vardı!
Türk televizyonları ise genelde değerli bir yayıncılık anlayışıyla hareket ettiler.
Olayı en iyi aktaran gerçek bir haberci ve televizyon starı Selim Atalay oldu. Büyük bir fark attı o dakikalarda ekranda olanlara.
TRT1 kelimenin tam anlamıyla fiyasko yayıncılık ortaya koydu! Tüm haber kanalları Rus elçiye suikastı verirken, onlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pazar akşamı Trabzon’da yeni stadın açılışına dair haberi yayınlıyordu!
CNN Türk’te Nevşin Mengü, NTV’de Gökhan Gerçek, Kanal D’de Serdar Cebe olağan performans sergilediler.
Sahadan, olayın yaşandığı yerden tanıklığıyla tüm TV kanallarının mikrofon uzattığı isim Habertürk Gazetesi muhabiri Bahar Bakır oldu.
Bahar Bakır olağanüstü soğukkanlı ve başarılı bir gazetecilik örneği sergiledi.
Kutluyorum!
Kulağımı tırmalayan bir iki noktayı demeden geçemeyeceğim!
Kanal D muhabiri Beril Oğuz, salondan korku dolu gözlerle çıkmış kadının anlattıklarının üstüne “Görgü tanığı iddia etti” dedi. Beril Kardeşim, hanımefendi iddia etmedi, bizzat tanık olduğu alçaklığı, elçiye suikastı anlattı!
Suikastın tanığı olarak fotoğraf makinasıyla tarihe kaydeden değerli meslektaşımız Hürriyet muhabiri Haşim Kılıç, görevinin gereğini gözüpek sayılabilecek biçimde yerine getirdi. Kılıç, şoku üzerinden atmaya çalışırken, gözünün önünde katledilen Rus Büyükelçi Karlov’un vurulma anını aktarırken; “Bir iki kare çekme şansım oldu!” dedi.
Affet beni Haşim kardeşim! “Çekme şansın” değil, “çekme fırsatın” oldu!
Kızma bana, uzun uzun yazmam gereken tek isim Burhan Özbilici ustadır!
* * *
BURHAN ÖZBİLİCİ, FOTO MUHABİRLERİNİN ÜSTADIDIR
Dün akşam Ankara'da Çevik Kuvvet polisi Mevlüt Mert Altıntaş adlı hain, Rus Büyükelçi Andrey Karlov'u kameraların önünde, gazetecilerin tanıklığında öldürdü!
Vatan haininin saldırısını mesleğimizin gerçek bir ustası tarihe kaydetti!
Öyle bir usta ki, soğukkanlılığıyla tarihe damga vuracak Pulitzer’lik fotoğraflar çekti.
Büyük foto muhabirinin adı Burhan Özbilici.
Eski bir dostum olduğu için demiyorum. Burhan Özbilici, Rusya Büyükelçisi Karlov’a suikastı en çarpıcı karelerle dünyaya göstermiştir. En zor ve en trajik koşullarda bile Türkiye tarihine tanıklığını kararlılıkla sürdürmüş, gözüpek özel bir adamdır Özbilici.
Burhan Özbilici, dün akşamki suikasta tanıklık ederken duygularını ve muhtemelen korkusunu, hatta ölüm korkusunu bastırarak fotoğraf çekmiştir.
Fotoğrafları; tarihi bir anın en kıymetli belgesini oluşturacaktır.
Sevgili Burhan’ın yaptığı anlatılır gibi değil.
Olağanüstü soğukkanlı fotoğraflar için Burhan Özbilici’yi kutluyorum!
Katili ve kurbanını aynı karede yakaladı, yani ölümden sadece saniyelerle uzakta efsane fotoğrafları tarihe bıraktı!
Olayın şokunu, ölüm korkusunu ve paniğini atlatmak, o kadar kısa sürede deklanşöre basmak herkesin harcı değildir!
Türk foto muhabirlerinin son 40 yılına dair bir çalışma yapılsa ilk 10’da ilk sıralarda Burhan’ın adı yeralmalıdır!
ABD’nin önde gelen gazetelerinden Los Angeles Times da bugünkü sayısında Burhan Özbilici’nin tanıklığına geniş yer ayırdı.
* * *
Sevgili meslektaşlarım, medyanın genç isimleri şu sözlerimi asla unutmayın!
“Muhakkak ki, sizler de insansınız. Duygularınız ve güdüleriniz var. Ancak eğer gazetecilik yapacaksanız; duygularınızı yönetmeyi, en zor ve trajik koşullarda bile çalışabilmeyi kendinize ilke edinmelisiniz.
Dün olanlara tanıklık edip ekranlarda anlatamayan meslektaşlara şunu diyeyim; “can korkusu kınanamaz elbette. Ancak bazı meslekler, bazı insanların kaldırabileceği meslekler değildir. Duygularını yönetemeyenlerin mesleği değildir gazetecilik.”
Sevgili Burhan; yaşasaydı foto muhabirlerinin atası sayılan Robert Capa sana selam dururdu!
* * *
İZTV Genel Yayın Yöneteni-Foto Muhabiri Coşkun Aral, Pulitzer ödüllü ilk Türk foto muhabiri Murat Sezer, ödülleri saymakla bitmez AFP Foto Muhabiri Bülent Kılıç, Hürriyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Sebati Karakurt (Carlos), Reuters Haber Ajansı'ndan Osman Örsal, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin Başkanı Rıza Özel, Anadolu Ajansı’nın bir döneme damgasını vuran objektifi Mustafa Abadan… Sizler de özel objektiflersiniz! Fotoğraflarınız, Türkiye'deki yayın organlarının yanı sıra dünyanın önemli gazete ve dergilerinde de yer buldu, buluyor.
Tarihin gözü olmuş benim gibi şimdi emekli koltuğunda oturan dostları ve bugün makine elde yılmadan, yorulmadan koşturan her meslektaşı sevgiyle anıyorum!
* * *
DİL YARESİ!
FOX’un Çalar Saati İsmail Küçükkaya, bu sabah çoğu yayınında yaptığı gibi kanalın haber yönetmeni Doğan Şentürk’ü yere göğe sığdıramadı!
Ne diyeceğini şaşırmasına şaşırıyorum!
Küçükkaya, Ankara muhabiri Kemal Aktaş’ı dünkü saldırı sonrası gösterdiği habercilik refleksinden dolayı kutlarken dedi ki; “Okul arkadaşım, başkentin önde gelen gazetecilerinden Kemal Aktaş olayın güzel, önemli detaylarını anlattı.”
İsmail Küçükkaya bir ara İngilizce bildiğini vurgulamayı da ihmal etmedi; “Çok satan, best seller”!
Sevgili Küçükkaya, ikisi de aynı şey! Biri Türkçe, diğeri İngilizce!
* * *
Artık izlenmeyen, kelimenin tam anlamıyla dibe vurmuş yandaş televizyon kanalı 24’teki dostların ne yapıp ettiğini de izlemeden edemedim.
Ankara’dan Aykut Türel adlı genç bir muhabir, Rus Büyükelçiye suikastın düzenlendiği yerin yakınlarından anlatıyordu.
Saç baş yolduran, meslek adına içler acısı bir yayın yapan bu genç kardeşimiz, İngilizceyi ana dilinden daha iyi bildiğini duyduğum sunucu Selim Atalay’a bulunduğu yerden “lokasyon” diyerek söz etti.
İki defa tekrar etti hem de; “Selim Atalay, saldırının gerçekleştirildiği lokasyonda güvenlik önlemleri arttırılıyor”.
Bunu dediği sırada saatler 19.53’ü gösteriyordu.
O sırada 24 ekranında alt yazıda saldırganın öldürüldüğü yazıyordu!
Yani her şey olup bitmiş!
Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek ile dinlemeye doyamadığım, her konuda konuşabilecek kadar engin bilgi ve birikimlere sahip evlere şenlik Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel beyefendilere soruyorum; Aykut Türel’i nereden transfer ettiniz, kaç para bonservis ücreti ödediniz!
Arkadaşımız ikide bir “silah sesi kesildi, silah sesi gelmiyor” deyip devam etti!
Allah’tan mesleğin hocalarından olan Selim Atalay durdurdu!
Vallahi Aykut kardeşim, Selim Atalay bile dediklerine dayanamadı, canlı yayında dersini verdi; “Olay 19’da olmuş, şu an itibarıyla neredeyse 1 saat geçmiş. Saldırgan ölmüş, içeriden silah sesi falan beklenmiyor artık. Neyse, teşekkürler Aykut”.
* * *
Sevgili Dostlar;
Ciner Medya Grubu’nda Habertürk televizyonunda 17/25 Aralık darbe girişimi kumpası sırasında algı yayınlarını koordine eden ve yapan FETÖ’cü Oğuz Usluer, Abdullah Kılıç ve Cuma Ulus ile ilgili yazdıklarıma tepkiler çığ gibi!
‘Alo Fatih’ lakaplı Fatih Saraç ile ‘Ceyar’ lakaplı Kenan Tekdağ Keskin Kalem’in yedi sülalesini yad ediyorlarmış!
Sağolsunlar, varolsunlar!
Tetikçiniz Rambo devrede, siz üzülmeyin. O telefonun diğer ucundan esip gürlüyor!
Hani şu kadın çalışanlarını taciz eden, erkek çalışanlara da yumruk sallayan Rambo bozuntusu var ya, işte O çocuk!
17/25 Aralık’ta Habertürk TV haber merkezinde Oğuz Usluer için "Oğuz benim oğlumdur. Ağzından çıkan her söz benim lafımdır” diyen Fatih Saraç ile Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer’i işe alanın kendisi olmadığını söyleyen, ama Ciner Medya’da içilen suyun bile kendi bilgisi olmadan tüketilmediğini yedi cihanın bildiği Kenan Tekdağ’a selam ediyorum.
Hadi bana eyvallah!
Kaçtım!!!
KESKİN KALEM