18 Tem 2009 01:21 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:49

"DÜN YAZIİŞLERİ TOPLANTISINDA HAKİM OLAMADIM KENDİME; AĞLADIM!.." YASEMİN ÇONGAR'I AĞLATAN HABER NE?

Taraf gazetesi köşe yazarını yazıişleri toplantısında ağlatan haber ne?

Karanlık savaşın kefareti


Anna Politkovskaya´yla, 2006 yılı başlarında Washington´da tanışmıştım.

Yabancı Basın Merkezi´ne gelip, küçük bir gazeteci grubuna Kirli Savaş´ı anlatmıştı.

Bir cümlesini hiç unutmadım.

"Binlerce masum insanın kaçırıldığı, işkence gördüğü ve yargısız infaza kurban gittiği bu savaşın kiri, Rusya´yı ve Çeçenistan´ı yönetenlerin yüzünden çıkmayacak.. ta ki onlar günahlarının kefaretini ödeyinceye kadar" demiş ve eklemişti, "bunun tek yolu da gerçeklerin gün ışığını görmesi."

Vladimir Putin´den, Ramazan Kadirov´dan öfkeyle bahsediyordu.

Kadirov´un 2004´te, kendisini bizzat tehdit ettiğini söylüyordu.

Putin, Rusya´yı "Sovyet döneminin karanlığına geri götürecek"ti, Politkovskaya´ya göre.

Kadirov için, "günümüzün Stalin´i" diyordu.

Onca tehdide, saldırıya, karalamaya rağmen hayatını, bu konudaki kitabına verdiği isimle Kirli Savaş´ın gerçeklerinin gün ışığını görmesine adayan Anna Politkovskaya 2006´nın sonbaharında, Moskova´da oturduğu apartmanın asansöründe ölü bulundu.

Kafasında ve omzunda birer, göğsünde iki kurşun vardı.

Kırk yedi yaşındaydı.

***

Anna Politkovskaya´nın yakın arkadaşı, insan hakları eylemcisi Natalya Estemirova önceki sabah Çeçenistan´ın başkenti Grozny´de işe gitmek için evinden çıktıktan kısa bir süre sonra kaçırıldı.

Çığlıklarını duyan, beyaz bir arabaya tıkılıp götürüldüğünü gören tanıklar var...

Aynı gün öğleden sonra, evinden seksen kilometre uzakta, İnguşetya sınırları içindeki bir otoyolun kenarında buldular cesedini.

Kafasından ve göğsünden vurulmuştu.

Elli yaşındaydı.

***

Natalya Estemirova, 1999´dan beri Çeçenistan´daki insan hakları ihlallerinin ortaya çıkarılmasına adamıştı hayatını.

Gorbaçov döneminde kurulan bir insan hakları örgütü için çalışıyordu; Kirli Savaş´ı yazarken Anna Politkovskaya´ya yardım etmiş, arkadaşının öldürülmesi ve kendisine yönelik bitmek bilmez tehditler, bu savaşın karanlık yüzünü açığa çıkarma çabasından vazgeçirmemişti onu.

Natalya Estemirova´yı hiç tanımadım.

Ama dün öldürüldüğünü öğrendiğimde, çok saygı duyduğum bir Amerikalı gazetecinin, New Yorker´ın Genel Yayın Yönetmeni (ve New York Times´ın eski Moskova Temsilcisi) David Remnick´in kendisiyle yaptığı bir söyleşiyi izledim internette.

Estemirova´nın David´e verdiği cevapları dinlerken, üç yıl öncesine döndüm;

Anna Politkovskaya´yı işittiğimi sandım.

Kavgaları ve kaderleri kadar, sesleri de benziyordu bu iki cesur kadının; irkildim ama şaşırmadım.

Ramazan Kadirov, tıpkı Politkovskaya gibi, Estemirova´yı da bizzat tehdit etmişti.

Ve anlaşılan, bu tehdit yine havada kalmamıştı...

Büyük ihtimalle, tıpkı Politkovskaya gibi, Estemirova´yı da Rus-Çeçen derin devleti öldürtmüştü.

David Remnick´in dün New Yorker´ın web sitesinde yazdığı gibi, "korkunç bir olaydı bu ama aslında kendisini, gerçeği söylemeye adamış Ruslara yönelik çok sayıda saldırıdan sadece sonuncusuydu."

Ve yine Remnick´in ifadesiyle, "her seferinde aynı tepki veriliyor, öfke çığlıkları atılıyor, dramatik bir cenaze töreni düzenleniyor, Rus hükümeti olaya buz gibi ilgisiz kalıyor, soruşturma uzadıkça uzuyor, en sonunda da senaryosu Dostoyevski tarafından çoktan yazılmış bir dava ile olayın üstü kapanıyordu."

***

Dün yazıişleri toplantısında hâkim olamadım kendime; ağladım.

Natalya Estemirova´yı konuşuyorduk, evet.. ama bir yandan da, Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ergun Tokgöz´ün hazırladığı iddianameye bakıyor, Çeçenistan´daki değil, Türkiye´deki beyaz arabaların hikâyesini okuyor; oraların değil buraların kirli savaşından sahneleri izliyorduk.

Eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz´ün bilgisi ve talimatıyla gerçekleştirilen işkenceleri, yargısız infazları, bugüne dek faili meçhul kalsa da aslında bölge halkının indinde yıllardır "faili meşhur" olan cinayetleri bizzat tanıklarının anlatımından öğreniyorduk.

Bu korkunç hikâyelerin bir kısmını, Taraf´ın Güneydoğu Temsilcisi Faruk Balıkçı´nın haberinde okuyacaksınız bugün.

Okurken, bu hikâyeleri iddianamesine koyan Ergun Tokgöz´ün, Ankara´daki bir grup hâkim ve savcı tarafından görevinden alınmak istendiğini unutmayın lütfen.

Kirden ve kandan arınmamızın yolu, bu karanlık savaşın günahlarının kefaretini ödemekten geçiyor...

Ve, tıpkı Çeçenistan´daki gibi, ancak ve ancak gerçeklerin gün ışığına çıkmasıyla mümkün bu.

Savcı Ergun Tokgöz´ü safdışı etmek isteyenler işte bunu önleme çabasında...

Unutmayın.

Yasemin Çongar/Taraf