DÜN GÖREVDEN ALINAN SERDAR TURGUT BUGÜNKÜ KÖŞESİNDE NE YAZDI?..
Dün ani bir kararla genel yayın yönetmenliği görevinden alınan Serdar Turgut'tan ilginç bir yazı
Korkulacak bir şey de yok E. Özkök´e birkaç tavsiye
Geçtiğimiz pazar günü Ertuğrul Özkök `Cennete gitmek nasıl bir şeydir´ başlıklı yazı yazdı.
Ölüm korkusu, ölmenin anlamı ve inanışlar üzerine güzel bir yazıydı.
Burada bunu konu etmemin nedeni, yazının herhangi bir yeriyle tartışma filan da değil.
Zaten bu tür konularda tartışmaya girmek de pek anlamlı değildir. Çünkü meselenin temelinde ölüm olduğundan, ister istemez inanışlar giriyor işin içine.
Kimsenin inanışını tartışmak doğru olmadığına göre ben burada, tartışma fikrini aşıp başka bir şey yapmaya çalışacağım.
O yazıdan anladığım kadarıyla Özkök ile ben aynı konuda düşünmek sürecindeymişiz.
Yaşlanma ile birlikte gelen bazı korkuların sonucu mu bu çakışma, bilemiyorum... Ben bu düşünme sürecinde çok faydalı bulduğum bazı kitaplar okudum.
Onları Ertuğrul Özkök´e de tavsiye etmek istiyorum sadece. (Yanlış anlama olmasın diye şunu da vurgulayayım: Ben 30, o 35 yaşındayken birisine abi demek daha kolaydı. Ama ben şimdi 55 yaşına geldiğimden abi lafını kullanmak bana pek doğru gelmiyor. Bu abi denilen kişi açısından da hoş olmasa gerek diye düşünüyorum. Dolayısıyla işin içinde farklı havalar atma gayretim filan da yok)
Ölüm, ölümün anlamı ve geçmişimiz üzerine düşünen herkese müthiş bir kitap tavsiye edeceğim. Julian Barnes `Nothing to be Frightened of´ (Korkacak Bir Şey Yok) adlı bir kitap yazmış.
Maziden tanıdığımız isimlerin şimdi ölü ve sizin de ölecek olmanızın anlamı üzerine derin bir iç monolog bu kitap.
Yazar tamamen duygusallık dışındaymış gibi yazmış. Zaman zaman da bazılarına göre depresif gelebilecek bu konuya müthiş bir mizah duygusuyla yaklaşmış. Bence, bir yaşından sonra kaçınılmaz olarak ölümden korkacak ve ölmenin kendisi için ne anlam ifade ettiği üzerine düşünecek her insan bunu alıp hemen okumalı. Bu kitap sizde derin bir tatmin duygusu bırakacak..
İkinci tavsiyem ise bir roman. Fantastik romanın büyük ustası Jose Saramago `Death Takes a Holiday´ (Ölüm Tatile Çıktı) adlı bir kitap yazmış.
Başlıkta denildiği gibi romanın geçtiği yarımadada ölüm olayı bir yılbaşı günü tamamen ortadan kalkıyor. Ve insanlar o an bulundukları durumda ölümsüz olarak yaşamaya başlıyorlar.
Roman, ölüm kavramının olmadığı dünyada dinin de olamayacağını söylüyor. Dahası, ölümün olmadığı dünya çok da sıkıcı geliyor. Çünkü bir süre sonra dünya insanlara birtakım rutin tekrarlardan ibaretmiş gibi gelmeye başlıyor.
Romanın bir kahramanı bu çelişkili durumu `Eğer bir süre sonra tekrar ölmeye başlamazsak bizim geleceğimiz tehlikede olacak´ diye ifade ediyor.
Saramago hiç bitmeyecek gibi gözüken uzun cümleleriyle fantastik romanında aslında derin felsefi konularla boğuşuyor. Düşünen insanlar için büyük bir lezzet bu kitap.
Bir de bunların yanında Norman Mailer´in `On God´ (Tanrı Üzerine) adlı kitabını tavsiye edeceğim.
Ölüm, yaşam gibi konuları düşünürken Yaradan´ı da düşünmemek imkânsız tabii ki.
Mailer son derece kişisel ve derin iç monologlardan oluşan bir eser çıkarmış ortaya.
Üçünü birden okuyanların içi daha güzel olacak, buna eminim...
SERDAR TURGUT/AKŞAM