Dün Eurovision Bugün Olimpiyatlar!.. LGBT Akımı “Küresel Bir Proje” mi?..

Medyaradar analisti Atilla Akar, dün Eurovision’da bugün ise Olimpiyat açılışındaki “LGBT Propagandası”nın arka planındaki saikleri aktardı…

Efendim: Daha dün Eurovision şarkı yarışması esnasında şahit olduğumuz rezalet bugün bir kez daha Paris Olimpiyat Oyunları Açılış Töreni esnasında tekrarlandı. Sözüm ona koreografi adı altında öpüşen erkekler, travestiler, kadın elbiseleri içinde dans eden erkekler (drag Quenn’ler), lezbiyenler birer LGBT propagandası olarak ekranlardan adeta taştılar. Meşaleyi taşıyan translar, kırmızı halıda sakallı kadınlar, onların arasında 10 yaşında kız çocuğu, vb birer kepazelik olarak hafızalara kazındı. İlaveten birde video var. Her tarafta LGBT bayrakları, Paris’te köprü üzerinde öpüşen erkekler, bir eve girip “üçlü ilişki” yaşayacağı anlaşılan bir erkek, iki lezbiyen. Bunlar televizyonlardan verilebiliyor.

Düşünün: ortada bir olimpiyat açılışı var. Olimpiyat denince ne akla gelir? Spor, sporcular, müsabakalar, rekorlar, vb. Olimpiyatların LGBT temayla ne ilgisi var? Olimpiyat Gay – Bar mı? Olimpiyat drag Quenn gösterisi mi? Olimpiyat eşcinsel taşkınlıklar mekânı mı? Ne ilgisi var? Biri bana bu bağı göstersin. Gösteremez. Kısaca ne alaka? Kel alaka!..

İnsanlık “Proje Akımlar”ın tehdidi Altındadır!..

Dolayısıyla kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın. Kimse bunu “Özgürleşme”, “cinsel tercih” vb gibi laflarla yutturmaya çalışmasın. Bu eğilim Antik Yunan’dan beri binlerce yıldır var. Lakin hiçbir zaman bugünkü gibi küresel çapta toplumların üzerine boca edilmemişti. Ki, bu olaya artık bir marjinal kesimin masumane şımarıklıkları, aşırılıkları, bireysel davranışları, vb gözüyle bakılamaz. Bugün artık belli bir merkez tarafından yönetilen, bir plan doğrultusunda dünyaya pompalanan “Küresel bir proje ve operasyon” vardır. Söz konusu dayatmaya böyle bakmayanların (Şaşkın entelektüellerin kulağı çınlasın!) yaşananları anlamaları imkânsızdır.

Bütün bu “Sapkın rol modeller” boşuna gözümüzün içine sokulmamaktadır. Hep söyledim, gene söyleyeceğim: dünya bugün muhtelif “Proje akımlar” ın tehdidi altındadır. (Bu akımları LGBT, Cinsiyetsizlik, Hayvanseverlik, Vejetaryenlik, azgın Feminizm, Eşcinsel evlilikler, Aile karşıtlığı, vb olarak sayabiliriz.) Bunların uzun süredir birdenbire ortalığı bu derece kaplamaları tesadüf değildir ve olamaz. O halde ortada planlı bir “tasarım” vardır. Aymazlar aksini düşünebilir!..

Sorun Tek Tek LGBT Bireyler değildir!..

Ancak burada bir ayrımı doğru kurmakta yarar var. Burada sorun tek tek LGBT bireylerin “Şahsi tercih”leri değildir. (Bu “tercih” lafını hiç sevmiyorum. Çok yanıltıcı bir kelime ve zaten o yüzden kullanılıyor. Artık ortada bir tercih yoktur. Düpedüz zorlama, özendirilen, arkasında bir gücün olduğu bir “akım” vardır) O insanlar elbette cinsel yönelimleri dolayısıyla baskılanamaz, aşağılanamaz, dışlanamaz. Bertaraf edilmesi gereken söz konusu akım ve onları organize eden “Yapı” dır. Hatta o insanlara bile bunun bir “Küresel tuzak” olduğu anlatılmalıdır. Gençler ise bilhassa uyarılmalıdır. Gidişat tam çürümeye doğrudur!..

O yüzden buna karşı çıkmak gösterilmek istendiğinin aksine “Homofobik” olmak demek değil bir uyarı vazifesidir. Yoksa kimin kimle ne yaptığı bizi ilgilendirmez elbet. Fakat bugün ortada böylesi basit bir bireysel davranış yoktur. Artık ortada bir dayatma, özendirme, “rol model” gibi sunma çabası vardır. Bilinçli ve sistemlidir. Bunu görmek gerek, görmeyen kördür!..

Hedefte Geleneksel Değer ve Kurumlar Vardır!

Düne değin bu akımlar sadece dünya nüfusunu azaltma ve kontrol projesinin birer ayağı olarak, “Erkek erkekle, kadın kadınla ilişki kurarsa üreme olmaz” denilerek gündeme getirilmiş ama şimdi başka yan amaçlara da hizmet etmektedir. (Şu sıralar çok çokça ama yanlış tartışılan hayvanseverlikte kadınlara köpeklerinin “Evlatları” olduğu duygusunu vererek, anaçlık duygularını sömürmektedir. Böylelikle doğurmaları engellenmektedir.) Hedefte insan davranışlarını kontrol vardır.

Bildiğimiz medeniyetin sonu demektir bu. Binlerce yıldan beri süzülmüş davranış kodları, cinsel kimlikler, aile paramparça edilmeye çalışılmakta, son derece sinsi bir zihin, kimlik ve davranış mühendisliği uygulanmaktadır. Bütün bunlar modernizm, özgürleşme, insan hakları, demokrasi, vb etiketi altında pazarlanmaktadır. “Tek Dünya Devletçi küreselciler” in “Yeni Dünya Düzeni” nin kültürel ayağıdır bu.

“Son Akşam Yemeği”ndeki Hakaret!..

Bu eksende bütün dinsel ve ahlaki değerlerde hedeftedir. Nitekim Paris’teki “LGBT Show” da Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosundan esinle Hz. İsa ve Havarileri adeta birer LGBT üyesi gibi resmedilerek alaya alınacaktı. Böylelikle olay bir tık daha yükseltilecekti. Hristiyan dünyasının ve bilhassa Katolik Hristiyanlığın hassas bir noktasına temas ediliyordu. Eski Ahit’ten beri lanetlenen Sodom ve Gomora sapkınlığının propagandası alenen yapılmaktaydı. Bu fütursuzca eylem birçok Hristiyan ve diğer dinlerin mensupları içinde saygısızca ve rencide edici bir davranıştı. Küresel hadsizlik sınırları zorluyordu!..

Dün Eurovision, bugün Olimpiyatlar. Yarın gene nerede karşımıza çıkarlar bilinmez. Fakat bu akımın giderek gemi azıya aldığı, küresel yapıdan her açıdan teşvik ve finanse edildiği, medya ve siyasi partilerden destek gördüğü, önlerinde ciddi bir engel olmadığı düşünülürse zamanla daha da cüretkâr olacağı açıktır.

Söz konusu küresel projenin diğer ayakları da birlikte düşünülürse süreç “İnsanlığın Son Akşam Yemeği” ne doğru gidebilir!..

28.07. 2024