20 Haz 2019 17:28 Son Güncelleme: 20 Haz 2019 17:44

Duayen gazeteci Küçükkaya'yı eleştirdi: "Bu sana bir ders olsun İsmail"

Cumhuriyet yazarı Zafer Arapkirli, gazeteci İsmail Küçükkaya’ya oldukça dikkat çeken göndermelerde bulundu.

AK Parti adayı Binali Yıldırım ile CHP adayı Ekrem İmamoğlu arasında gerçekleşen tarihi canlı yayının tartışmaları halen sürüyor.

İmamoğlu ve program moderatörü İsmail Küçükkaya’nın yayından önce bir otelde buluştuklarının ortaya çıkması sonrası tamamen yön değiştiren tartışmalara bugün gazeteci Zafer Arapkirli de katıldı.

Geçtiğimiz ay AK Parti’nin İstanbul Adayı Binali Yıldırım tarafından bloklanan ve RS’de yayınlanan programına yayın durdurma cezası verilen gazeteci Zafer Arapkirli, Küçükkaya ve İmamoğlu arasındaki görüşmenin yanlış olduğunu söyledi.

Küçükkaya için eleştirel ifadeler kullanan usta gazeteci, kişisel Facebook hesabından yaptığı paylaşımı “Ha bu sana bi ders olsun..." ifadeleriyle noktaladı.

İŞTE ARAPKİRLİ’NİN O PAYLAŞIMI:

İsmail Küçükkaya'nın, mâlûm TV münazarası öncesindeki görüşme trafiğine ilişkin bir kaç kelâm etmek farz oldu.

İlke olarak, gazeteci mülakat yapacağı hiçbir konuğu ile önceden içerikle ya da biçimle ilgili bir temasta bulunmaz. İçerikle ilgili zaten "zinhar" görüşmez, pazarlık etmez. Gazeteciye böyle bir şey teklif dahi edilemez. Kendisinin de böyle bir teklif götürmesi akıldan bile geçirilemez. "Bana diyecekleriniz, bir talebiniz var mı?" lafını söyleyene de gazeteci bile denmez..

Şekil (format, stüdyo, teknik gereklilikler vs.) konusunda yapılacak temaslar da, yayının yapımcısı (prodüktör, yayıncı kuruluş temsilcileri) vb. insanlar tarafından yapılır. Gazeteci-Sunucu asla bunlara karışmaz. Ancak kendi kurumunda görüşülürken (o da kıdemli ve üst düzey bir sunucu ise-ki İsmail bu konumdadır kurumunda) bu işlere belki burnunu sokabilir.

Bunları bir yana koyalım.

Ancak, 16 Haziran günkü yayının "tarihi-özel" niteliği gözönüne alındığında, diyelim ki, İsmail Küçükkaya'nın bu tür bir ön görüşme yapması (sonradan tartışma çıkmaması için) gerekmiş olabilir. Biraz kafayı çalıştırsa, bunun aleyhinde kullanılabileceğini hesaplayarak;

a) Bu görüşmeleri herkesin önünde şeffaf biçimde yapmalıydı. Otel odaları filan.. Çok aptalca bir şey...

b) Her iki tarafın temsilcileri ile (Ekrem ve Binali Bey'lerle değil) sadece teknik anlamda görüşmek kaydı ile (hepsi birarada iken-Burası çok önemli) buluşmalıydı.

Bunları yapmazsan, işte böyle sonrasında kendin olayın konusu, öznesi, haberin nesnesi olursun.

Hem kendi saygınlığına, hem de açık biçimde Ekrem Bey'in kazandığı görülen (zaten bu olay da onun için yaratıldı) münazaraya gölge düşürürsün.

Geçmiş olsun İsmail kardeşim.
Lazın, idam sepasına giderken dediği gibi:
"Ha bu sana bi ders olsun..."