'Dört Bir Taraf'ta tansiyon yine yükseldi
CNN Türk'te ekrana gelen programda her bölümde olduğu gibi yine tansiyon yükseldi.
CNN Türk ekranlarının en çok sesli programı 'Dört Bir Taraf'a dün akşam Nazlı Ilıcak, Turgut Kazan, Abdulkadir Selvi ve Nagehan Alçı gündemi yorumladı.
Aslında daha doğru bir tanımlamayla, dün akşam da dört kişi aynı anda konuşmaya çalışarak "kakafoni" ve "gürültü"ye yol açtı demek gerekiyor.
Abdülkadir Selvi'nin Nazlı Ilıcak'ın sözlerini eleştirmesi, Nazlı Ilıcak'ın cevap vermesi, Nagehan Alçı'nın tartışmaya müdahil olması, Turgut Kazan'ın hem cemaati savunan Ilıcak'a hem de hükümeti savunan Selvi'ye eleştiri okları yöneltmesi ile program bir televizyon programı olmaktan çıktı ve "çok sesli kanon" kıvamında devam etti.
İŞTE O ÇOK SESLİ KAVGA
Nazlı Ilıcak: Balyoz davasında ilk 90 kişi serbest bıraklılınca, bizler de dahil olmak üzere bu dava gayri ciddi hale geldi dedik. Böyle bir düşünce bahis konusuydu. Yargıtaya seçilenler de, oylamaları getireyim, toplu bir davranma değil…
Turgut Kazan: Dosya başına 31 saniye düştü.
Nazlı Ilıcak: Hayır efendim. Daha önce başladı. Hayır yapmayın.
Turgut Kazan: Ne daha öncesi…
Nazlı Ilıcak:Bakın bunu tartışalım, kimisi 12 oyla, kimisi 18 oyla seçildi. Böyle bir toplu davranış yoktu. Elinizde delil yokken kimsenin hakkını yemememizi…
Turgut Kazan: İnsanların hakları yeniyor. İçeride yatıyorlar..
Nazlı Ilıcak:Anladım. Bakın hakimleri kişisel olarak eleştirebilirsiniz. Ama falanca cemaatle ilişkisi var, derseniz ben sizin kimliğinize, hukuk adamlığınıza saygı duymam.
Abdulkadir Selvi: Efendim tabi şu var. İnsanların bu ülkede hayatı karartıldı. Burada masal anlatılmıyor. Yaşanmışlıklar var. Cezaevi görmüş insanlar bir gün cezaevinde kalmayı iyi bilir. 10 yıl, 20 yıl… Uydurulan delillerle insanların hayatı karartıldı. Tüm olumsuzlukları başbakan'a, tüm iyilikleri cemaate yüklemek suretiyle bunun içinden sıyrılamaz.
Nazlı Ilıcak: Şimdi tersi yapılıyor…
Abdulkadir Selvi: Siz cemaati savunmak için her şeyi yapıyorsunuz… Ama ne kadar… Dünyanın hangi detarjanını getirirseniz getirin…
Nagehan Alçı: Hatırlar mısınız? Bu cümleyle başladı. 7 Şubat olmuştu Nazlı Hanım belge istiyorum belge diye bağırıyordu.
Turgut Kazan: Açıkça başbakan, en kahraman savcılarla görüşüyordu.
Abdulkadir Selvi: Zekeriya Öz'e başbakan kendi zırhlı aracını verdi. Bu bir sorudur. Olmadı demiyorum ben.
Turgut Kazan: Usulsüzlüklerden başbakan sorumludur.
Abdulkadir Selvi: Bunların tartışılması lazım. Ama tüm olumsuzlukları başbakan'a yükleyip…
Nazlı Ilıcak: Tam tersi yapılıyor diye müdahale ediyorum.
Turgut Kazan: Cemaatin, İstanbul'daki bütün özel yetkili mahkemeleri mahkeme değil birer suç örgütüydü. Tamamı suç örgütüydü.
Nazlı Ilıcak: Siz nereden cemaate nispediyorsunuz? onu ben anlamıyorum.
Abdulkadir Selvi: Cambaza bak açıkgözlülüğü ile herşeyi başbakana yıkıp cemaati bu kirli ilişkilerden sıyıramazsınız.
Nazlı Ilıcak: Tam tersine, her şey cemaate yıkılıyor.
Abdulkadir Selvi: Dünyanın hiç bir detarjanı cemaati temizleyemez hiç uğraşmayın.
Nazlı Ilıcak: Yolsuzlukları yıkıyan detarjandan mı söz ediyorsunuz?
Abdulkadir Selvi: Siz çok iyi bilirsiniz. Yolsuzlukluları yıkıyan o detarjanların markasını iyi bilirsiniz. Burada şunu söylemek istiyorum.
Nazlı Ilıcak: Biraz da yolsuzluklardan söz edin isterseniz. Sizi biraz kullanıyorlar burada.
Nagehan Alçı :Siz de biraz darbecilerden bahsedin. Ama darbecilerin arkasına gizlendiğiniz için…
Nazlı Ilıcak: Yoo hiç bir darbe filan yok. Yolsuzluk var darbe yok.
Abdulkadir Selvi: Selam örgütü adını verip dinlendi insanlar…
Nagehan Alçı: Türkiye bu nedenle ne hale geldi. Hala böyle bir körlük…
Nazlı Ilıcak: Ne körlüğü yahu… Hukuk halledecek. Biz burada halletmeyeceğiz ya… Yargıçları sürgüne yollamayacaksınız.