Yaz aylarında turizm gelirleri nedeniyle bir şekilde idare edilen kur hareketinin eylülde söz konusu dış borç ödemeleri nedeniyle hızlanabileceğini kaydeden Yılmaz, “Ekonomi yönetimi belli adımları atıyor ancak bu adımların sadece belli bir süre işe yaradığını ve tekrar aynı yere gelindiğini gördük. Kur korumalı mevduatta da BDDK'nın krediler için döviz sınırlaması kararında da böyle oldu” dedi.
18,50 AŞILIRSA…
Bundan sonra ekonomi yönetiminin kur korumalı mevduatta vade sınırını 1 aya indirmesi ve KKM faizinde politika faizi artı üç puan yerine artı beş-altı puan uygulamasının gelebileceğini söyleyen Yılmaz, kurun 16,50-18,50 aralığında hareket etmesini beklediğini, 18,50'nin aşılması durumunda enflasyona endeksli tahvilin bir kez daha gündeme geleceğini söyledi.
Esas sorun olarak Türkiye'nin döviz girişine ihtiyacı olduğunu ancak mevsimsel etkilerle turizm ve ihracat dışında döviz girişi olmadığını, Ukrayna krizi devam ettiğini, kış aylarında doğalgaz talebinin artacağını, işlerin istenen gibi gitmediğini belirten Yılmaz, “Bu saatten sonra TCMB'nin tek başına atacağı faiz artışı gibi adımlar da fayda etmez. O makas yatırımcı aleyhine o kadar açıldı ki 2-3 puanlık faiz artışının pozitif etkisi olacağını düşünenlerden değilim” dedi.
DÜNYADA FAİZ ARTIRILIRKEN TÜRKİYE’DE TABLO FARKLI
ABD ve Avrupa'da artan enflasyonu frenlemek üzere faiz artışlarına gidildiğini, ABD dolarının güçlendiğini, enflasyondaki seyre göre yeni faiz artışlarının gündemde olduğunu hatırlatan Çitilci, Türkiye'de ise düşük faiz-yüksek kur politikasının devam ettiğini, değersiz TL'nin ihracatı desteklemek için kullanıldığını dile getirdi.