''DOKUNAN YANIYOR!'' ORAY EĞİN'DEN PENSİLVANYA'YA KÖTÜ HABER!
Geçen hafta Philadelphia Inquirer gazetesinde Cemaat'in hiç hoşuna gitmeyecek bir haber yayımlandı.
Türk basını görmezden geldi ama önemli. Geçen hafta Philadelphia Inquirer gazetesinde Cemaat’in hiç hoşuna gitmeyecek bir haber yayımlandı. FBI’ın Cemaat okullarıyla ilgili bir soruşturma başlattığını duyuruyordu gazete. FBI soruşturması çok ciddi bir gelişme. FBI’a elini veren kolunu kaptırıyor. ’Dokunan yanıyor’ bir anlamda.
Ne ilginç ki, tam da Taraf’ın yayımladığı WikiLeaks belgelerindeki Gülen yazışmalarına denk gelen haber resmi kriptolardan sonra ilk kez ABD’nin kendi içinde Cemaat’e şüpheyle bakmaya başladığını gösteriyor.
Soruşturmanın nedeni tam 25 eyalete yayılan 120 civarındaki Cemaat okulundaki kuşku uyandıran faaliyetler. Ama bir İslami tarikat ya da terör soruşturması değil.
Aksine, FBI şimdi Cemaat’in şeffaflığını sorguluyor.
Bu soruşturmanın neden hayati olduğunu anlayabilmek içinse Amerika’yı ve Amerikalıları tanımak gerekiyor: Cemaat bu ülkenin ’açık toplum’ ilkesiyle çelişiyor. Her şeyin şeffaf olduğu, şeffaf olmasına özen gösterilen, insanlara hesap verme ve net, dürüst olma üzerine inşa edilen bir sistemde Gülencilerin kapalı yapısı kuşku uyandırıyor.
Çocuklarını bu okula yollayan Amerikalı velilerin pek çoğunun Gülen kimdir, Cemaat nedir haberleri bile yok. Ama yapılan işler kafalarında soru işaretleri oluşmasına neden olmuş.
Aniden bir öğretmenin vizesinin bitip ülkeye dönmesi mesela... Matematik ve Fen derslerine Amerikalı hocalar yerine kısıtlı İngilizceleriyle Türk öğretmenlerin atanması, bunlara da daha yüksek maaşlar verilmesi. Özellikle Pensilvanya Eyalet Üniversitesi’nin şehrinde bulunan Gülen okullarında, üniversitenin her yıl verdiği yüzlerce mezuna rağmen dışarıdan ’öğretmen’ ithal edilmesi normal mi?
Bu insanlar kim ve tam olarak ne iş yapıyorlar, neden ha bire görev yerleri değişiyor ve onları vazgeçilmez kılan nedir?
Veliler ve Okul Aile Birliği’nin kafalarındaki bir diğer soru işareti de bu yüksek maaşlı öğretmenlerin parasının bağışa gidip gitmediği. Öğretmenlerden birinin yazışmalardan ’Hizmet’ten bahsettiği, maaşlarının bir kısmının da Hizmet’e otomatik olarak bağış olarak kesildiği araştırılan konular arasında.
Aynı şekilde okul bütçesinden yapılan harcamalar da şaşırtıcı. Mesela dışarıdan getirilen konukların masraflarının okullara yıkılması gibi birçok konu var. (İster misiniz, ’hanut’ geziyle Cemaat’i yıkayıp yağlayan köşe yazarları da FBI kapsamına alınsın!)
Gülen Cemaati mensupları -tıpkı WikiLeaks belgelerinin de dikkat çektiği gibi- Amerika’ya en fazla vize başvurusu yapanlar arasında yer alıyor. Geçen sene eğitim vizesi H1B’ye Cemaat’le ilintili tam 684 başvuru yapıldı. Bu google’la bağlantılı 440 başvurudan da yüksek.
Cemaat, yıllardır Türkiye’de de şeffaflık eleştirilerine maruz kalıyor. Ancak Türkiye bir açık toplum olmadığı için, insanların yaşamından devlet yapısına kadar her şey belli bir ’mahremiyet’ kalkanı arkasında görmezden gelinebildiğinden bugüne kadar Cemaat bu eleştirileri kolaylıkla göğüsledi.
ABD, kapalı kapılar ardında, devletten gizli iş çevirmeye kalkan, sistemi uyutmaya çalışanları tolere etmemesiyle bilinen bir devlet. Öte yandan, bu kadar zaman Gülen’e ev sahipliği yapan, Cemaat’e destek çıkan da ABD.
Çünkü bir tek ABD yok. Amerika’nın devlet kurumları da kendi içinde çatışıyor: Bir yanda Gülen’e destek olan CIA, bir yanda Bakanlıklar ve FBI.
Kesin olan tek şey bu işin burada bitmeyeceği.
Oray Eğin/Akşam